Uluslararası İlişkiler Konseyi’nden Micah Zenko, Amerika Birleşik Devletleri’nin diğer ülkelere karşı kaç kez bomba kullandığını açıkladı. Sonuçlar tahmin edileceği üzere hiç de iç açıcı değil. Zenko’ya göre ABD, 1 Ocak 2015’ten beri 23 bin 144 bombasını nüfus yoğunluğu Müslüman ülkelere karşı kullandı.
Zenko’nun açıklamasına göre, Birleşik Devletler’in 2015 yılında büyük bir çoğunluğu –22 binden fazla- Irak ve Suriye’de patlayan bombaları sırasıyla Afganistan, Pakistan, Yemen ve Somali’yi de hedef almış. Bu ülkelerin en büyük ortak özelliği ise Müslüman ağırlıklı bir nüfusa sahip olmaları.
Kaynağı genelde bakanlık yanlısı bir düşünce kuruluşu olan veriler, ABD’nin diğer ülkelerde nasıl bir tahribat yarattığını ortaya koyuyor. 
Bununla birlikte, görülüyor ki insanların tepesine bomba yağdırmak pek de işe yaramıyor. 2015 yılı içerisinde ABD’nin 947 bomba attığı Afganistan’da Taliban, 2001’de sahip olduğu bölgeden çok daha büyük bir bölgeye sahip. Amerika, Obama’nın verdiği çekilme sözüne rağmen Afganistan’daki savaşının on altıncı yılına girdi. Geçen senenin sonunda ise Obama tekrar fikir değiştirerek ABD kuvvetlerinin 2017’ye kadar Afganistan’da kalacağını açıkladı.
Bir diğer ilginç not da -şu anki dahil olmak üzere- son dört başkanın da Irak’ı bombalaması... Obama’nın Irak’a karşı ilk hava saldırısı 2014 yılının Ağustos ayındaydı. O dönemde ABD’nin IŞİD’e karşı yürüttüğü savaş ,sınırlı ve insancıl bir müdahale olarak adlandırılıyordu. Bundan sonra, önceki Savunma Sektreteri Leon Panetta IŞİD’e karşı yürütülen harekatın 30 yıllık bir savaş olacağını ısrarla vurguladı. Beyaz Saray ise, Irak ve Suriye’deki durumla ilgili birkaç kez "uzun dönemli bir girişim” ifadesini kullandı.
Tüm bu bombalara ve tahribata rağmen rapor da, bakanlık da, konsey de toplamda altı sivilin şanssız bir şekilde ödlüğünü savunuyor. 30 Ekim 2015’te Afganistan’ın Kunduz kentinde ABD’nin bir hastaneyi bombalaması olayında 30 sivil hayatını kaybetmişti. Hala soruşturması devam eden olayda hayatını kaybeden kişilerin ölenlerin arasına eklenmemesi, ABD’nin bu konudaki güvenilirliğinin sorgulanmasına neden oluyor.
