Bazen öyle başımız ağrır ki 'Acaba yeterli su içmedim mi?' diye düşünüveririz. Vücut yeterli su almadığında bazı sinyaller verir fakat çoğu zaman bu uyarıları görmezden geliriz.
Bilime göre ortalama olarak, erkeklerde vücut ağırlığının %60'ını, kadınlarda vücut ağırlığının %50'sini ve çocuklarda vücut ağırlığının %65-75 kadarını su oluşturur. Bu dengeyi bozmak beraberinde pek çok fiziksel ve zihinsel sorunla karşı karşıya kalmak demek.
Gereğinden az su içmenin vücudunuza sessizce verebileceği 7 önemli zararı okuyunca yerinizden kalkıp su içmek isteyebilirsiniz.

Susuz kalan cilt, zamanla nemini kaybeder. Bu da mat, cansız bir görünüme neden olurken cildin erken yaşlanmasına da zemin hazırlar.
Su tüketimi vücutta birçok alanda olduğu gibi beyin fonksiyonları için de hayati önem taşır. Susuzluk kendini en çok zihinsel yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve baş ağrısıyla belli eder.
Prof. Dr. Canan Karatay televizyon programında yaptığı bir açıklamada, "Bütün hastalıklar bağırsaklarda başlıyor ve bu Türkiye’de çok yaygın. Bu konuşulmuyor, hedef alınmıyor bile. Kabızlık pandemisi var." demişti. Ülkemizde kabızlık vakalarının oranının bu kadar yüksek olmasının baş nedenlerinden biri de az su tüketimi.
Su içilmediğinde sindirim yavaşlar, şişkinlik ve kabızlık kaçınılmaz olur.

Böbrekler toksinleri süzebilmek için suya ihtiyaç duyar. Yeterli sıvı alınmazsa idrar yoğunlaşır ve taş oluşumu riski artar.
Susuz kalan bir vücut, enerjisini korumak için yavaşlamaya başlar. Dolayısıyla hem fiziksel hem de zihinsel performans düşer.
Tükürük üretimi azalınca ağız kurur ve bakteriler kolayca çoğalır ve kötü ağız kokusunun ortaya çıkması için harika bir ortam oluşur.
Vücudun sıvı dengesi bozulduğunda bağışıklık sisteminin tepki verme hızını yavaşlatabilir.