
Şampiyonlar Ligi öncesinde Başakşehir deplasmanına çıkan Galatasaray’da ön plana çıkan 2 isim vardı. İlkay Gündoğan ve Leroy Sane. Transferin son günlerinde takıma katılan İlkay Gündoğan’ın bu takımın çehresini nasıl değiştirdiğini 2-3 maçtır çok net görüyoruz. Tecrübesini, oyun aklı ve yeteneğiyle birleştirdiğinde neden yıllarca Manchester City, Barcelona ve Dortmund gibi önemli takımlarda yıllarca oynadığını anlayabiliyoruz. Liverpool maçındaki Barış’ın penaltı kazandırdığı pozisyonun öncesinde neden kaleye direkt gitmediği ve topla kendi etrafında bir tur attıktan sonra takımıyla birlikte hücuma çıkması çok iyi bir örnekti. Başakşehir maçında da nefis bir an sundu bize. Sane’ye yaptığı asistte topa yumuşacık dokunuşu, etrafında bir tur dönüşü ve kadifemsi ayağıyla Sane’ye asisti… Maestro, üstat, duayen…
Maçta 2 gol atan Leroy Sane ise sonunda kendine geldi diyebiliriz herhalde. Geldiği günden beri takımın bana göre en tartışılır ismiydi. Maaş/performans birlikteliğinde verileri bence yeterli değildi. Hatta kimisi yeni Wilfried Zaha’mız hayırlı olsun bile diyordu. Bu maçta gösterdi kendini. Yeter mi? Tabii ki hayır… Ama bize yapabileceğini gösterdi. İlkay ile birlikte aynı futbol dilini konuştu. Maç boyu çok iyi anlaştılar, İlkay adaptasyon sürecine çok iyi bir katkı vermiş belli ki. Alman ekolünü Türkiye’ye getirdiler. Güzel de bir ders günü oldu hepimiz için.

Biliyorum Beşiktaş’ın kadrosu diğer büyüklerden seviye olarak geride, biliyorum Beşiktaş’ın transfere ihtiyacı var ve yine biliyorum zamana ihtiyaç var. Ama bu biliyorumlar bitmez. Beşiktaş’ta 2evinde ligin vasat kadrolarından Gençlerbirliği’ne böyle kaybetmez. Ortada ne bir oyun, ne bir bireysel oyuncu performansı ne de taktik disiplin vardı. Sergen Yalçın etkisi kısa sürdü herhalde…
“Önümüzde çok uzun ve zor bir yol var. Bunu herkesin bilmesi lazım. Konuşacak çok konu var ama zamanı değil. Takım da biz de beklentiye cevap verecek pozisyonda değiliz.” dedi hoca maç sonunda. Ben eminim ki bugün takımın başında yabancı x bir hoca olsaydı ve x hoca bu açıklamaları yapsaydı, Sergen hoca Ekol Tv’de Candaş Tolga’ya ‘bu hocadan olmaz, ne zamanı? Liderle fark 12’ye çıktı. Daha ekim ayında havlu attın derdi.’
Zamansa zaman, transferse transfer ama biraz da çalışmak, çizilmiş oyun planı ve taktik disiplin gerek. Bir ışık görünmeli ki ufukta o umutla yol yürünsün. Işık yoksa o yol bitmez. Yol da bitmez, eşlikçi de gelmez…

Fenerbahçe’yi izlerken aklıma devamlı Göksel’in Sabır şarkısı geliyor. Sabır çekiyor hep sarı lacivertli taraftarlar. Tedesco geldi bekleyelim daha yeni dedik. Milli ara geçti takım kendini bulamadı daha dedik. Avrupa maçları oynandı hadi eyvallah dedik. 8 maç oldu. Ben oyunda ne bir değişim ne bir gelişim görüyorum. Kadro ligin en iyisi olmayabilir ama yerin dibine sokulacak bir kadro da değil. En azından bu oyunu hak etmiyor. Dün Alanyaspor maçına benzer şeyler yaşandı. Dün de 2-2 bitebilirdi ki gol de oldu. Ofsayttan döndü. Hem de ligin bence zayıf bir ekibine karşı. Farkı 2’ye çıkardın artık bekleme yapma. Çıkar farkı 3’e 4’e korkma! Maç 2-1 oldu takım geri çekildi. Resmen Karagümrük’ün 2.golünü bekledik hep birlikte. Fenerbahçe böyle oynamaz, oynamamalı. Sabır çekmekten evliya olacak taraftarlar yakında. Bardak milim milim taşıyor. Haftaya Gaziantep sonra Beşiktaş. 2 kritik maç olası puan kayıplarında kimse tutamaz Tedesco’yu benden söylemesi…