İşte Erdoğan'ın sözlerinden satır başları:
17-25 Aralık’ta ise aynı örgütün farklı bir darbe girişimine muhatap olmuştuk. Uydurma deliller, hukuksuz işlemler ve algı operasyonuna dönüş şovlarla, ülkenin seçilmiş başbakanını, ailesi ve çalışma arkadaşları ve büyük projeleri yürüten işadamları üzerinden kuşatmaya kalktılar.
Milletimizin desteğiyle bu yargı-emniyet darbe girişimine güçlü bir karşı duruş ortaya konuldu ve hızla gereken operasyonları gerçekleştirdik. FETO son çare olarak silaha sarıldı. Devletin ülkeyi korumaları için namuslarına emanet ettiği silahları gasp eden teröristler 15 temmuz gecesi milletin üzerine kan ve ateş yağdırdılar.
"BÖYLE BİR İHANETE İHTİMAL VERMİYORDUK"
Açıkçası biz böyle bir ihanete ihtimal vermiyorduk. Ama o gece şu da anlaşıldı ki darbeciler de milletimizin karşılarına dikilip meydanı onlara bırakmayacağına hiç ihtimal vermemişler. Bomba yağdıran savaş uçakları, ateş kusan helikopterler, rastgele kurşun sıkılan silahlar milletimizi korkutmaya, geriletmeye yetmedi.
O gece 241 şehit, 2 bin 194 gazi veren milletimiz, istiklaline, istikbaline ve demokrasisine sahip çıkarak tüm dünyaya örnek olacak bir destan yazdı. 15 Temmuz gecesi milletimizle yürek yüreğe, omuz omuza darbecileri hüsrana uğratırken en büyük desteği emniyet güçlerimizle birlikte yargı teşkilatımızdan gördük.
“YARGI 15 TEMMUZ’DA EN HIZLI TEPKİ VEREN KURUM OLDU”
Darbecilerin başta şahsımı, başbakanımızı, devletimizin farklı kurumlarını yok etmek ve stratejik yerleri ele geçirmek için başlattığı saldırı, bu bir dalgaydı aynı zamanda, karşısında milletimizi gördü. 17-25 Aralık’ta kendisi darbenin aracısı olan yargı, 15 Temmuz’da en hızlı tepki veren kurum olarak karşımıza çıktı. Çünkü gerekli düzenlemelerle yargı FETO’nun güdümünde olan yargı, çıkıp milletin yargısı haline dönüşmüştür.
“SİZ NE KADAR HUKUKTAN ANLIYORSANIZ BİZ DE BU KADAR HUKUKTAN ANLIYORUZ”
Attığımız her adım yasalarımıza uygundur. Batılı bazen dost görünenler bunlar hukuka uygun mu diyorlar. Kusura bakmayın, siz ne kadar hukuktan anlıyorsanız biz de bu kadar hukuktan anlıyoruz ve adımlarımızı atıyoruz. Bize hukuk dersi verenlerin önce Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birleştiği döneme baksınlar. O dönemde bütün devlet kurumlarından ne kadar elemanın görevden alındığını görürlerse, işin inceliğini de kavramış olurlar.
“BİZ BASİT BİR TERÖR EYLEMİYLE KARŞI KARŞIYA DEĞİLİZ”
OHAL ilanı. Fransa’ya baksınlar. Fransa basit bir terör eylemi karşısında nasıl bir tavır aldı? Nasıl bir yıl OHAL ilan etti. Biz basit bir terör eylemiyle karşı karşıya değiliz.Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yıkılması hareketiyle karşı karşıyayız. Bunun karşısında öyle basit tedbirlerle çözülebilir mi? Atılması gereken adım çok önemli bir adımdır.
Kara para aklama mı arıyorsunuz? Bu örgüte bakın. En geniş anlamda dünyadaki örneği bunlar. Yurtdışına bu parayı kaçırmayı mı arıyorsunuz? Bunlara bakın görürsünüz. 170 ülkede eğitim çalışmaları faaliyeti yaptıklarını söyleyenlere baktığınızzaman, sadece onla kalmıyorlar, başka faaliyetler de var. Bu kara para aklamanın oralara dağıldığı bir örgüt.
Teröristlerden darbecilerden işgalcilerden, Türk milleti adına hesap sormakla mükellef olan hakimlerimizin savcılarımızın en az 15 Temmuz gecesi silahların önüne geçen insanlarımız kadar cesur olmalarını bekliyoruz, istiyoruz.
Şayet adalet teşkilatımız ve onların mensupları, bu konuda milletimize yeterli itimadı sağlayamazlarsa geleceğimize güvenle bakamayız. Ben hakimlerimize, savcılarımıza adalet teşkilatımıza güveniyorum, inanıyorum.
Sizi katil Esed çağrımadı ki nasıl oraya gidersiniz diyorlar. Kusura bakmasınlar gideriz. Eğer bizi o ülke havan toplarıyla tehdit ediyorsa gideriz. Nefsii müdafaa mı derseniz, ne derseniz deyin. Ve girdik. Önce Cerablus’tan başladık. 30 bini aşkın Cerablus halkı, biz DEAŞ’tan temizleyince tekrar dönmeye başladı. Ama DEAŞ oradan gitti. Arkadan Rayi’ye girdik, orası da boşaltı. DEAŞ oradan da gitti.
İşte şimdi de bu gece itibariyle hamd olsun Dabık da DEAŞ’tan temizlendi ve o bölge temizlenerek şimdi oraların halkı oraya yerleşmeye başladı. Bakın Türkiye’den biz oraya götürmüyoruz, oranın kendi insanı oralara yerleşiyor, farkımız bu.
Siz bana Münbiç’te bir söz verdiniz. Oraya PYD YPG girmeyecek dediler. Türkiye’deki PKK’nın uzantısı bir terör örgütüdür. Buraya girmeyecekse, verdiğiniz sözde durun. Yüzde 95’i araptır. Ve sözlerinde durmadılar, buraya PYD YPG’yi soktular biz de tabi gereğini yaptık, yapıyoruz. Ve kendilerine diyoruz. Bakın bu sabah bile kendilerine bu iletildi. Hala sözünüzde durmadınız. Orayı YPG’den temizlemezseniz, sizinle ortak hareket edemeyiz.
Yani biz NATO’da koalisyon güçleriyle veya başta ABD olmak üzere ortak stratejik iki ortağız. Sen bizimle hareket etmeyeceksin, terör örgütüyle hareket edeceksin. Bunun hukukta yeri var mı? Hukuk çiğneniyor. Uluslararası hukuk ayaklar altına alınıyor. Ve bundan dolayı da adaletin olmadığı yerde zulüm olur, oluyor. Şurada üç gün yapılacak çalışmalarda bana göre bunun ele alınması gerekir.
Bakın şimdi Musul başladı. Şu anda Musul’da operasyonlar devam ediyor. Ne diyorlar? Türkiye Musul’a girmesin. Yahu nasıl girmeyeyim? 350 km sınırım var benim, tehdit altındayım. 911 kilometre Suriye, 350 kilometre Irak. Hiç ilgi alakası olmayanlar gelip giriyor, neymiş Bağdat onlara gel demiş. Gel demedikleri zaman Irak’a gelenlere niye hayır demediniz? 14-15 sene önce Saddam gel mi dedi bunlara? Ama girdiler. Orada kan gövdeyi nasıl götürdü. Milyonu aşkın insan öldü.
Şimdi sizler hukukçular olarak inanıyorum yasaların diliyle değil, hukukun diliyle konuşan insanlarsınız. Böylece konuşan insanlar olmaya devam edersek, hak yerini bulacak. Çünkü bir hukuk var, onun yazılısı yoktur. Ama bir de yasalar vardır. O yasaları da güçlüler istedikleri gibi yazarlar, ona göre de atı oynatırlar.
“BİZ OPERASYONDA DA OLACAĞIZ, BİZ MASADA DA OLACAĞIZ”
İşte şimdi Musul’a operasyonlar başladı. Kendilerine söyledik, şu anda Genelkurmay Başkanımız ABD’de. Görüşmelerini yaptı. Ne gibi adımlar atıyoruz, ne yapacağız gibi falan bunları konuştuk. Kendilerine aynısını söyledik “Türkiye’nin olmadığı bir operasyondan, kusura bakmayın doğabilecek sorunlardan biz sorumlu değiliz” Biz operasyonda da olacağız, biz masada da olacağız. Bunun dışında kalmamız mümkün değil.
"BEYEFENDİLER ARZU EDERLERSE, MİSAKI MİLLİ’Yİ OKURLAR, DAHA İYİ ANLARLAR"
Çünkü burada bizim için bir tarih yatıyor. Beyefendiler arzu ederlerse, Misakı Milli’yi okurlar, daha iyi anlarlar. Şu anda bizim Musul’da kardeşlerimiz var. Araplar, Türkmenler, Kürtler.