Şensoy’un kurucusu olduğu Ortaoyuncular Tiyatrosu, yıllar boyunca sayısız oyunla seyirciye hem kahkaha hem de düşündürücü anlar yaşattı. Onun oyunlarında yalnızca eğlence yoktu; toplumun sorunlarına ayna tutan, politikadan gündelik yaşama kadar uzanan geniş bir yelpazede mesajlar vardı. “Ferhangi Şeyler” adlı tek kişilik gösterisi, tam anlamıyla bir tiyatro klasiğine dönüştü. Türkiye’nin neresinde sahnelense, aynı samimiyetle, aynı heyecanla seyircinin yüreğine dokundu.

Ferhan Şensoy, hiçbir zaman sözünü esirgemedi. Kimi zaman eleştirdi, kimi zaman güldürdü, kimi zaman da en derin duygulara tercüman oldu. Tiyatroyu “güldürürken düşündüren” bir alan olarak kullandı. Mizahı, toplumsal gerçeklerin üzerini örtmek için değil, tam aksine onları açığa çıkarmak için sahneye taşıdı. İşte bu yüzden yıllar boyunca hem alkışlandı hem de tartışıldı. Ama o hiçbir zaman yolundan dönmedi.
Şensoy’u yalnızca tiyatro sahnesinde değil, televizyon ve sinemada da gördük. “Varsayalım İsmail” gibi dönemin unutulmaz televizyon yapımlarında, farklı bir mizah anlayışını evlerimize taşıdı. Sinemada da etkili roller üstlendi, senaryolar yazdı. Ancak onun en büyük aşkı her zaman tiyatro olarak kaldı. “Sahne, insanın nefes aldığı yer” derken aslında kendi yaşamının özünü özetliyordu.
31 Ağustos 2021’de aramızdan ayrıldığında geride sadece sayısız eser değil, aynı zamanda bir düşünce biçimi de bıraktı. Genç sanatçılara cesareti, seyirciye samimiyeti, tiyatroya sadakati miras oldu. Onun kalemi, bir toplumun aynasıydı. Kendi deyimiyle “Tiyatro, halkın kendini görebildiği bir aynadır.”
Ferhan Şensoy’u kaybettik belki ama onun izleri sahnelerde, oyunlarda, kitaplarda ve hafızalarda yaşamaya devam ediyor. Bir gün yeniden “Ferhangi Şeyler” sahnelendiğinde, seyirciler arasında bir sandalye hep boş kalacak. O boşluk aslında onun yokluğu değil, bize bıraktığı derin bir hatıranın simgesi olacak.
Ferhan Şensoy, sadece bir sanatçı değil, Türkiye’nin kültürel hafızasının önemli bir parçasıydı. Onu anmak demek, sadece geçmişe bakmak değil; aynı zamanda bugünümüze ve yarınımıza yön verecek bir sanatsal bilinci canlı tutmak demektir.