Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili davada, cuntacı general Semih Terzi'nin yanında Özel Kuvvetler Komutanlığına (ÖKK) giderek, Halisdemir'i vuranlardan Binbaşı Fatih Şahin savunma yaptı.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanıkların ifadelerinin alınmasına devam edildi.
Fatih Şahin, ifadesinde, 15 Temmuz gecesi saat 21.30 civarında alarm emri geldiğini, bununla ilgili sicil amirlerini bilgilendirdiğini söyledi.
ÖKK'nın Genelkurmay Başkanlığının en stratejik birimi olduğunu ifade eden Şahin, alarm emrinde görevin mahiyetinin hiçbir zaman sorgulanmadığını, o gün gelen emrin mahiyetini de bilmediğini savundu.
Emir geldiğinde görev yerine en kısa zamanda ulaşılmaya çalışıldığını ve teçhizatın her zaman göreve çıkacakmış gibi hazır beklediğini dile getiren Şahin, o gece emir geldiğinde de sorgulamadığını kaydetti.
Bu olaylardan önce 7 ay süreyle ÖKK harekat üssünde DEAŞ ve PYD'ye karşı görev icra ettiklerini belirten Şahin, Suriye'de El Bab operasyonunun sevk ve idare edildiği taburun kendi taburu olduğunu, orada da Semih Terzi ile olduklarını bildirdi.
Semih Terzi tarafından seçildiği iddiasını reddeden Şahin, ÖKK'ya Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın seçimiyle atandığını, komutanın cevaz vermediği kimsenin bu birimde görev yapamayacağını anlattı.
Emir geldiğinde Semih Terzi'nin verdiği emirle grup komutanlarının bilgisi dahilinde, emir komuta hiyerarşisi içinde hareket ettiğini öne süren Şahin, emri altındaki personele yazılı, sözlü ya da telefonla Ankara ÖKK'ya gidileceği yönünde talimat vermediğini kaydetti.
Şahin, "Alarm emri verildiğinde görevimizin Suriye'ye yönelik olacağını düşündüm. Buna yönelik hazırlık yaptım. Arkadaşlarıma bilmediğimi ama Suriye'ye yönelik olabileceğini değerlendirdiğimi söyledim." dedi.
Asla kanun dışı emir almadığını ve personeline de kanunsuz emir vermediğini öne süren Şahin, "Alarm emri aldığımızda ve intikal süresi içinde bizi uğurlayan Albay Altan Bora dahil, Zekai Aksakallı ve sıralı amirlerim tarafından bilgilendirilmeyerek suçlamalara maruz kaldık. Saat 21.00'den 24.00'e kadar geçen sürede sıralı amirlerim tarafından uyarılmadım. Ben ve personelim İç Hizmet Kanun'unun mutlak itaat kuralı gereğince sorgulamadan emirleri uyguladık. Yeterli zaman olmasına rağmen neden gerekli uyarıların yapılmadığının sorgulanması gerekir." görüşünü savundu.
"SURİYE'YE YÖNELİK OLMADIĞINI ANLADIM"
Hareket ettikleri uçağın gürültülü olduğunu, emir alıp vermek için uygun olmadığını belirten Şahin, "Semih Terzi ile çapraz oturuyorduk. Birbirimizin yüzünü görüyorduk. Terzi'nin 'TSK yönetime el koymuş' şeklinde söylemi oldu. Bilgilendirme mahiyetindeydi. Hazır olmamızı, inişte bu eylemi gerçekleştirenler tarafından bize müdahale olabileceğini, tedbir almamızı söyledi. Ahmet Kemal yüzbaşıya 'inişte müdahale olabilir tedbirli ineceğiz' diye ilettim. Yönetime el koyanlara karşı hareket ediyormuşuz gibi düşündüm. Suriye'ye yönelik olmadığını anladım." diye konuştu.
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun "Uçağa bindiniz Ankara'ya gidiyorsunuz, Suriye işi bitmemiş miydi zaten?" sorusu üzerine Şahin, Ankara'ya gittiklerini o ana kadar anlamadığını ileri sürdü. Başkan Ademoğlu'nun diğer sanıkların hepsinin ifadelerinde Ankara'ya gidileceğinin konuşulduğunu söylediğini belirtmesine karşılık Şahin, hiçbir yerde personeline Ankara'ya gidileceğini söylemediğini savundu.
Bunun üzerine söz isteyen sanık Mihrali Atmaca, saat 21.30'da tabur komutanı tarafından operasyon hazırlığı yapılmasının, önce Ankara'ya uğrayıp ardından bölgeye intikal edileceğinin söylendiğini duyduğunu söyledi.
Daha sonra ifadesine devam eden Şahin, Terzi'nin uçaktan indikten sonra bir helikopterin hazır olacağını 14 personelin çantasız şekilde kendisiyle geleceğini söylediğini, kendisinin de yüzbaşı Ahmet Kemal'den sırt çantaları ve malzemelerle arkalarından gelmesini istediğini anlattı.
Şahin'in, bindikleri helikopter havalandığında ikinci helikopterden haberi olmadığını söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Ademoğlu, "İkinci helikopterden haberinin olmadığını söylüyorsun ama Ahmet Kemal'e 'gel' diyorsun." dedi. Şahin ise helikopterle geleceklerini tahmin ettiğini belirtti.
Diğer helikopterin kendilerinden önce ÖKK'ya ulaştığını ve kışlaya indiğini aktaran Şahin, helikopterden önce Terzi ve emir astsubayının indiğini, onu korumak için tedbir alınmadığını ileri sürdü.
Şahin, sonrasında yaşanan olayları şöyle anlattı:
"Semih Terzi bizden önce indiği için aramızda mesafe oldu. Karargah binasına ilerlerken silah sesi duydum. Grubun sol arkasından ilerlediğim için bizimle hareket eden birinin bağırarak düştüğünü duydum. Semih Terzi olduğunu sonra öğrendik. Kendi personelimden bir grubun sağ tarafa ateş ettiğini gördüm. O yöne doğru ben de ateş ettim. Ateş gelmeyince ben de ateş kestim. Karşıdan sağ taraftan bize ateş geliyordu. Beklenmedik bir anda ve ansızın doğrudan benim bulunduğum grubun üzerine baskın şeklinde ateş edilince savunma içgüdüsüyle ateş ettim. Benim hiçbir personelime ateş baskısıyla ilgili emrim olmadı. ÖKK personeli olarak savunma içgüdüsüyle hareket ettim. Üzerimize açılan ateşin tabur personelinin hayatını tehdit eder şeklinde olması nedeniyle kanunlar çerçevesinde hareket ettim."
Kamera kayıtlarının mahkemeye kanıt olarak sunulmasını isteyen Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rahmetli Ömer'in (Halisdemir) bize ateş ettiğini görmedim. Ağaçlık bölgeden ateş edildiğini gördüm ve oraya doğru ateş ettim. Olay yerinde dahi bulunmayan bir komutan tarafından telefonla öldürme emri verilmesi ne kadar hukukidir mahkemenin takdirine sunarım. Doğrudan 'öldür' şeklinde emir verilemez. Askerin silah kullanma yetkisi bellidir. Uyarı vardır. 'Dur' denilmeden, ansızın, baskın tarzında beklenmedik şekilde üzerimize ateş edildi. Bu da bizim ne olduğunu anlayabilmemiz için bize fırsat tanınmadı. Bir anda ateş edilince refleks olarak ateş ettik. Keşke bize bir 'dur' ihtarı yapılsaydı, biz de içinde bulunduğumuz durumun farkına varsaydık. Keşke baskın tarzında ateş edilmeseydi ve biz de keşke bilmeden silah arkadaşımızı vurmasaydık. Keşke bunlar yaşanmasaydı. Terzi'nin de Halisdemir'in vurulmasını istemezdim. Kusurum ve suçum olduğunu kabul etmiyorum. Söz konusu kişiyi vurup vurmadığımı bilmiyorum ama ifadelerden benim ateşimle kendisinin ölmediğini öğrendim."
"ÖLDÜR EMRİ VERMEDİM"
Olayda Halisdemir'in yaralıyken Mihrali Atmaca tarafından vurulduğunu sonradan öğrendiğini ileri süren Şahin, PKK'lılara dahi şefkat gösterdiklerini, o gün de "Ne yapıyorsunuz, etkisiz hale getirin, öldürün" şeklinde emir vermediğini savundu.
Semih Terzi'yi GATA'ya götürdüklerini anlatan Şahin, helikopterde biri sivil 5 kişi bulunduğunu belirterek, sivil kişiyi tanımadığını iddia etti. Şahin, helikoptere binerken Mihrali Atmaca'ya "emir komuta sende" dediğini ve oradan ayrıldığını anlattı.
Hastanede 11. Tabur Komutanı Erkan Tokgöz'ün yanlarına geldiğini ve Mihrali Atmaca ve beraberindeki personelin ÖKK nizamiyesine girmeye çalışanlara ateş ettiğini söylediğini belirten Şahin, Atmaca'yı aradığını ancak ulaşamayınca ekipteki Mehmet Bilge ile görüştüğünü, durumu ona bildirdiğini, Atmaca'nın kendisini aramasını istediğini kaydetti.
Daha sonra Aksakallı’nın kendisiyle görüştüğünü aktaran Şahin, Atmaca ve beraberindekilerin nizamiyeden girmek isteyenlere ateş ettiğini söyleyerek ateşin kesilmesini istediğini bildirdi. Şahin, kendisinin de Atmaca’yı tekrar aradığını ancak ulaşamadığını söyledi.
Askerlik hayatı boyunca üzerine aldığı tüm görevleri en iyi şekilde icra etmeye çalıştığını ifade eden Şahin, "Zekai Aksakallı'nın bizzat kendisi tarafından, üstün başarılarım ve örnek görev anlayışım nedeniyle Hulusi Akar'a emir subayı olarak gönderildim, 2015'te de yine onun tarafından ÖKK'ya seçildim. Beni suçlayanların iddialarını ispat etmelerini istiyorum. Bana neden hain dediklerini yüzüme bakarak söylemelerini istiyorum." dedi.
Şahin, alarm emri aldığı 21.30'dan itibaren uçağın kalktığı saat 24.00'e kadar Zekai Aksakallı'nın neden kendilerini arayıp Semih Terzi'nin durdurulmasını istemediğinin sorgulanması gerektiğini ileri sürdü.
"PERSONEL ZARAR GÖRMESİN DİYE SÖYLEMEDİM"
Şahin, Ömer Halisdemir ve Semih Terzi vurulduktan sonra bir şeylerin açığa çıktığını savunarak, "Genelkurmay Başkanlığı tarafından bu olayın bilindiği, tedbirler aldığı ortada. Ben ve personelim hiçbir şey bilmeden amirlerimizin emriyle Ankara'ya kadar ulaştık." dedi.
Hakkındaki iftiralar sonucu karalama kampanyasıyla yargısız infaza maruz kaldığını iddia eden Şahin, dini ya da siyasi hiçbir örgüte üye olmadığını savundu.
Şahin, bir soru üzerine de Diyarbakır'da havaalanına giderken otobüste Başbakan Binali Yıldırım'ın darbeye ilişkin açıklamalarını duymadığını söyledi.
Uçakta Semih Terzi'nin, "TSK Yönetime el koymuş" şeklindeki açıklamasını personeliyle neden paylaşmadığının sorulmasına karşılık da Şahin, personelinin zarar göreceği düşüncesiyle söylemediğini ileri sürdü.
Şahin, Başkan İsmail Ademoğlu'nun "GATA'da yanınızdaki askerlerinize 'tarafınızı seçin' dediniz mi?' sorusu üzerine, böyle bir beyanı olmadığını iddia etti.
Sorular üzerine Şahin, "Sıralı amirlerimizin emir komutası ile buraya geldik. Başta bir şüphe duymadım. Yanlış bir şeyler olduğunu anladığım için destek grubuna geçmek üzere oradan ayrıldım. GATA'da Kurmay Başkanı ben sürekli sıkıştırdığı için durumu aydınlatana kadar bir yere geçtim, orada görüşmelerimi yaptım. Ardından Zekai Paşa ile konuşunca destek grubuna geçtim." şeklinde konuştu.
Şahin'in, "Bana hain diyenler benim gelip yüzüme söylesinler" sözleri üzerine sanıklar arasındaki Mihrali Atmaca, "Ben diyorum." dedi.
Fatih Şahin'in avukatı Çiğdem Koç da müvekkiline hain diyenlerin mahkemeye çağrılarak dinlenmesini istedi. Koç, adil bir yargılanma yapılacağına inanmak istediklerini belirterek, tanıklarla ilgili veya diğer taleplerinin karşılanacağına inandığını söyledi. Başkan Ademoğlu da "Adil bir yargılanma olacağından şüpheniz olmasın." ifadesini kullandı.
Söz isteyen Mihrali Atmaca ise bir şeyi bilmeden karalamaya girişmenin, bu yapılanmanın hareket tarzı olduğunu belirterek, "Zekai Paşa'nın bizim geldiğimizden haberi yoktu, 'ondan habersiz kuş uçmaz' deniyor. Haberi olsa darbe olmazdı. Ben yalan söylüyorum, Ahmet Kemal Yılmaz yüzbaşı yalan söylüyor, herkes yalan söylüyor. Bu insanları karalamak bu kadar kolay. 'Ömer Halisdemir'i vurdu' diye en çok adı çıkan benim, adalete güveniyorum. Bir emri alıp icra etmek, ölüm emrini vermek çok daha zor bir olay. Bu emri vereni karalamak da benim kalbimi kırdı." diye konuştu.
HALİSDEMİR'İ VURMASINA 'MEŞRU MÜDAFAA' DEDİ
Duruşma savcısının "Ömer Halisdemir'e 11 el ateş ettiniz mi" sorusuna Şahin, "Ömer Halisdemir'e ateş ettiğimi bilmiyorum. Onun bize ateş ettiğini de görmedim. Sağ taraftan bize ateş açılıyordu. Ben ve personelim o yöne ateş açtık. Bu meşru müdafaaydı" dedi.
Şahin'in avukatı da söz alarak, dosyada Ömer Halisdemir'in ölümüne neden olan kurşun konusunda bir adli tıp raporu bulunmadığını belirterek, bu konuda detaylı bir rapor hazırlanmasını isteyeceklerini belirtti.
Terzi'nin uçakta kendisine söylediği 'TSK yönetime el koydu' bilgisini neden personeli ile paylaşmadığı sorulan Şahin, "Personelimin zarar göreceğini düşündüm" diye yanıtladı.
(AA)
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.