Petrukoviç, hayat belirtisi bulunan bir gezegen bulmak için yaşam kaynağı olabilecek yıldızların çokça kümelenmiş olduğu alanları araştırmayı sürdürdüklerini söyledi.
Dünya atmosferinin insan yaşamına elverişli olmaya daha ne kadar devam edeceği konusundaki bilinmezlik, bilim insanlarının akıllarında pek çok soru işareti oluşturuyor. Bu nedenle de, Dünya’ya benzeyen gezegenler ve bu gezegenlerde yaşam belirtisi aramaya yöneliyorlar.
Rusya Bilimler Akademisi Uzay Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Petrukoviç Sputnik’e verdiği röportajda, yakın gelecekte Dünya’ya tıpatıp benzeyen bir gezegen bulma konusunda şimdiye dek atılmamış adımlara şahit olacağımızı söyledi.
Petrukoviç, “Önümüzdeki 10-15 yıllık dönemde gezegenimizin ‘ikiz kardeşini’ bulacağız. Atmosferini meydana getiren yapı taşları ve iklim ile ısı değerleri konusunda tahmini veriler elde edeceğiz” dedi.
‘EĞER GEZEGENİMİZİN DIŞINDA BİR YAŞAM MEVCUTSA, ONLARLA NASIL İLETİŞİME GEÇEBİLİRİZ?’ GİBİ SORULAR BERABERİNDE GELECEK
Bu araştırmaların da ‘eğer gezegenimizin dışında bir yaşam mevcutsa, onlarla nasıl iletişime geçebiliriz?’ gibi sorulara da önayak olacağını belirten Petrukoviç, “Tabii bu daha sonra ele alabileceğimiz, tümüyle farklı bir konu başlığı” diye ekledi.
Petrukoviç, yıllar içerisinde geniş çaplı keşifler yapmanın bilimin esas amacı olduğunu düşünüyor. Güneş sistemi dışındaki uzay alanını tarayarak farklı yıldız ve gezegenlerde hayat belirtisi aramak da bu kapsama dâhil.
‘ARADIĞIMIZ GEZEGEN, ARAŞTIRMALARIMIZI SÜRDÜRDÜĞÜMÜZ ALANIN TAM TERSİ İSTİKAMETİNDE OLABİLİR’
Rus uzman şöyle devam etti: “Mevcut durumda, aramanın bize daha uygun göründüğü yerlerde karşımıza çıkan güneş sistemi dışı gezegenler üstünde çalışmalar sürdürmekteyiz. Bu sonsuz boşluktaki bir alanı diğerlerinden ayırıp seçiyoruz. Bunu yaparken söz konusu alanda yaşam kaynağı olmaya uygun olan yıldızların sayısının çok olmasına özen gösteriyoruz. Daha sonrasındaysa bu alana gözlerimizi dikip uzun zamanlar boyunca gözlemliyoruz. Ancak aradığımız gezegenin, araştırmalarımızı sürdürdüğümüz alanın tam tersi istikamette olması da olası. Dolayısıyla ne istediğimizi tam manasıyla belirlememiz de önceliklerimizi kökten değiştirebilir.”