Liam Neeson’ın başrolünü üstlendiği ve ülkemizde 96 Saat adıyla gösterilen aksiyon filmi Taken vizyona gireli 13 sene oldu. İzleyiciler tarafından tüm zamanların en iyi aksiyon filmi monoloğu olarak gösterilen telefon sahnesi, izleyicilerin hafızalarında tazeliğini koruyor.
Kim (Maggie Grace) sürüklenir ve 'Baba!' diye bağırır. Çılgınca onu kaçıranlar hakkında bir şeyler söylemeye çalışır. Çaresiz baba Bryan (Liam Neeson) güçsüz, sağlam ama ağlamaklı. Bir ebeveynin hayal edebileceği en kötü kabusu titizlikle not alıyor. Sonra cızırtıların arasından bir ses gelir:
'Kim olduğunu bilmiyorum. Ne istediğini bilmiyorum. Fidye arıyorsanız, param olmadığını söyleyebilirim… ama sahip olduğum şey çok özel beceriler. Çok uzun bir kariyer boyunca edindiğim beceriler. Senin gibiler için beni kabusa çeviren beceriler. Şimdi kızımın gitmesine izin verirsen, bu iş burada biter. Seni aramayacağım, seni takip etmeyeceğim... Ama yapmazsan, seni ararım, seni bulurum ... ve ben seni öldürürüm.'
Usta aktör Liam Neeson'dan sonra gelen ses telefon konuşmasını 'İyi şanslar' diyerek sona erdirir. Liam Neeson’ın o sahnedeki performansı pek çok eleştirmen tarafından kusursuz olarak nitelendirilmişti.
96 SAAT (TAKEN) KONUSU
Artık emekli olmuş bir CIA ajanı olan Bryan, eski yeteneklerini yeniden hayata geçirmenin derdine düşmüştür. Zira, görüşemediği kızının kaçırılışını, cep telefonu bağlantısında hiçbir şey yapamadan dinleyen bir babanın durumundan daha kötü ne olabilir? Kâbus gibi bu durumu tersine çevirmek için Bryan harekete geçecektir. Ancak beyaz kadın ticareti ile uğraşan bu çetenin elinden kızını kurtarmak için önünde çok kısa bir zaman vardır. Bununla birlikte bir önemli sorun daha vardır. Bryan'ın kendisinin Los Angeles'te, kaçırılan kızının ise Paris'te olması olayları iyice içinden çıkılamaz bir hale sokar.