Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak 1977'de kabul edilen "Dünya Kadınlar Günü", cinsiyet eşitliği, kadınların siyasi ve sosyal yerinin geliştirilmesinin yanı sıra konu hakkında farkındalık oluşturulması amacıyla her yıl 8 Mart'ta kutlanıyor.
Kadınlar Günü'nün çıkış noktası, ABD'de 8 Mart 1857'de yaşanan olaylara dayanıyor. Daha iyi çalışma koşulları talep eden 40 bin kadın işçinin grevi sırasında polisin işçileri tekstil fabrikasına kilitlemesinin ardından çıkan yangında 120'den fazla kadın işçi hayatını kaybetti.
Olayın ardından, 8 Mart 1908'den başlayarak her yıl New York'ta birçok kadın işçi, iş hayatlarında haklarının artırılmasını ve kadınlara oy hakkı verilmesini talep eden gösteriler düzenledi.
Gösterilerin başlamasından 2 yıl sonra 26-27 Ağustos 1910'da kadın hakları savunucularından Alman Clara Zetkin ve Kate Duncker, Danimarka'nın başkenti Kopenhag'daki "Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı"nda 1857'de hayatını kaybeden işçilerin anısına 8 Mart'ın Kadınlar Günü olarak kutlanmasına ilişkin öneri sundu ve bu öneri oybirliğiyle kabul edildi.

Kadınlar Günü ilk olarak 19 Mart 1911'de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de yapılan etkinliklerle kutlanmaya başlandı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası diğer ülkelerde de kutlanmaya başlayan Dünya Kadınlar Günü, BM tarafından resmiyet kazandıktan sonra da bazı ülkelerde resmi tatil ilan edildi.
Kadınlar olarak gücümüzle, emeğimizle ve ruhumuzla yüzyıllardır vardık, var olmaya devam edeceğiz...
— Mynet (@mynet) March 7, 2025
Mücadelesiyle bize ilham veren tüm kadınlarla birlikte, gücümüzü bir gün değil her gün kutluyoruz!
İyi ki varsınız canım kadınlar, dayanışmamız hiç bitmesin! ♀️💪❤️
8 Mart… pic.twitter.com/hRpIUsprLI
Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya devam ediliyor.

Dünya Kadınlar Günü, sıradan bir kutlama günü değil, aynı zamanda tarihe damga vurmuş kadınların mirasını anma fırsatıdır. Yüzyıllar boyunca, güçlü kadınlar, cesaretleri, zekaları ve kararlılıklarıyla dünyayı değiştirdi.
Mısır’ın son Hellenistik kraliçesi olan VII. Cleopatra, sadece güzelliğiyle değil, aynı zamanda zekası ve siyasi dehasıyla da tanınır. Roma imparatorluğuyla kurduğu siyasi ilişkiler, Mısır’ın bağımsızlığını koruma çabaları ve halkıyla kurduğu bağ sayesinde tarihin en etkili kadın liderlerinden biri olmuştur.

Orta Çağ Fransa’sında, Yüzyıl Savaşları esnasında Fransız ordusuna liderlik eden Joan of Arc, cesareti ve inancıyla tarih yazmıştır. 19 yaşında idam edilmesine rağmen ardında büyük bir miras bırakmış ve 1920'de azize ilan edilmiştir.

Marie Curie, radyoaktivite alanındaki çalışmalarıyla Nobel Ödülü kazanan ilk kadın ve tarihte iki farklı dalda Nobel kazanan ilk kişi olmuştur. Bilim dünyasındaki çalışmaları bugün hala önemini korumakta ve milyonlarca insana ilham vermektedir.

Meksikalı ressam Frida Kahlo, hayatı boyunca geçirdiği hastalıklara ve kazalara rağmen sanatının gücünü kullanarak acılarını resimlerine yansıttı. Kadın hakları ve sosyal adalet konularında da önemli bir figür olmuş ve dünya çapında ilham kaynağı olmuştur.

1955 yılında bir otobüs koltuğundan kalkmayarak Amerikan sivil haklar hareketini tetikleyen Rosa Parks, şiddetsiz direnişin en büyük sembollerinden biri oldu. Cesareti ve kararlılığı, tüm dünyada özgürlük ve eşitlik mücadelesinin önemli bir parçası haline geldi.

Kurtuluş Savaşı döneminde hem yazılarıyla hem de aktif olarak mücadeleye katılımıyla tanınan Halide Edib Adıvar, edebiyatı ve fikirleriyle tüm Türkiye’ye ilham olmuştur. “Ateşten Gömlek” ve “Vurun Kahpeye” gibi romanlarıyla, bağımsızlık mücadelesini edebiyata taşıyan öncü isimlerden biri olmuştur.

Dünyanın ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen, cesareti ve yeteneğiyle havacılık tarihine geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı olarak yetişen Gökçen, katıldığı görevlerle sadece Türkiye'de değil, dünya çapında bir ilki başarmıştır.
