
Süper Lig ve Şampiyonlar Ligi’nde gösterdiği performansla adından sürekli söz ettiren Galatasaray’da hafta sonu oynanan Kocaelispor maçı eleştirileri beraberinde getirdi. Okan Buruk’un ne altı kaldı ne üstü! Eleştiri kültürünü her daim destekleyen biri olarak yazıyorum ki dozunu kaçırmamak gerek. Tek mağlubiyetle 3 senenin mimarı hocaya bu sözler biraz ağır geliyor bana. Şimdi Okan Buruk’un kucağında nur topu gibi bir sorun sorun doğdu. Icardi mi? Osimhen mi? Yoksa her ikisi birden mi? Hoca tabii ki birinden birini kaybetmemek için artık iki santrafor denemek durumunda kaldı. Hatalı bulamam hocayı. Bir tarafta Icardi gibi bir adam var. Takımı 2 Sene şampiyon yapmış, adına şarkılar yazılmış, küçük çocukları Galatasaraylı yapmış ve herkesi kendisine hayran bırakmış biri… Diğer tarafta ise bu dönemde adının Galatasaray ile anılması bile mucize olup bir de üstüne 75 milyon euro bonservis verdiğiniz, belki de dünyanın aktif en iyi 5-6 santraforundan biri Victor Osimhen… Çok zor bir karar. Çok zor bir ikili. Egoların savaşı. Ama başlarında da egoları göğüsünde top gibi yumuşatan genç ama işinde mahir bir hoca. Ben ona güveniyorum. Tek mağlubiyetle adam asılmaz. Takıma en iyi gelecek sistemi belirleyecektir hoca. Oyuncularla olan ikili ilişkilerinde sonuna kadar güvendiğim biri. Muhtemeldir ki son senesine girmiş ve performans olarak düşüş gösteren Icardi yerine çoğunlukla Osimhen’i sahada göreceğiz ama dönem dönem Icardi’den de en doğru verimi alacaktır Okan hoca hiç şüphem yok.

Fenerbahçe’de çok uzun yıllar sonra sürekli biçimde saha içinin konuşulduğu, kadro dışılarına rağmen konunun saha dışına pek çıkmadığı ve oyunsal gelişimini alıcı gözle izleyebildiğim bir takım görüyorum. Bir bina dikilmişse ya da yapılma aşamasındaysa bu işin işçisi, boyası, harççısı olduğu kadar mimarı da vardır ve bu işin mimarları da Başkan Sadettin Saran, teknik direktör Tedesco’dur! Gürültü patırtıdan uzak, işinde gücünde adamlar. Ali Koç- Acun Ilıcalı-Mourinho gibi mazeret üretme mekanizmasından, Sadettin Saran-Tedesco çözüm üretme mekaniğini geçişin güzel bir örneği sarı-lacivertliler. Saran gelir gelmez ipleri eline aldı. Kimse benim babamın oğlu değil dedi ama gelir gelmez de neşter vurmadı. İzledi, takip etti ve şimdi de izlettiriyor. Fenerbahçe takımını bugün herkes izliyor çünkü göze hoş geliyor. Burada kadro istikrarını yaratan, bir çizilmiş oyun planı gösteren ve büyük takım oyununu yansıtan hoca da başkan da benim için değerlidir. Kıymetlidir…

Beşiktaş, Antalyasor deplasmanında kazandı kazanmasına da takım içinde özellikle iç sahada kaybedilen Fenerbahçe derbisinin yankıları hala devam ediyor. Sıkıntılar durmak bilmiyor. Bir yanda Orkun Kökçü’ye sallamalar, bir yanda Sergen Yalçın’a artık hadi diyenler ve işin sonunda Başkan Serdal Adalı’ya kadar uzanan süreç. Bunca hengamenin yanında bir de Rafa Silva sorunu doğdu. Dedikodular o ki Sergen hoca Rafa ile anlaşamıyor ve Rafa’nın da takımdan ayrılmak istediğine dair muhabirlerin edindiği bilgiler. Sergen Yalçın gibi futbolculuk döneminin en haylaz ama en yetenekli ismi olan birinin bu takımdaki yetenek havuzunun en yüksek yüzdesini kaplayan Rafa Silva ile aynı dilden konuşamaması, aynı fikirlerde buluşamaması bana çok garip geliyor. Bu takımdan Rafa Silva’nın ayrılması demek zaten kötü durumda olan Beşiktaş’ın artık dip noktaları görmesi demek bana göre. İşler daha da kötüye gitmeden bir an evvel sayın başkanın devreye girmesi ve bu kavgaya bir son vermesi gerektiğini düşünüyorum. Yol yakınken iki tarafı da bir araya getir takım için ortak nokta da buluştur ve her ikisinden de verim al. Yoksa siyah-beyazlılar için yolun sonunda ki ışık bir mum gibi sönmek üzere…