Bakan Yıldırım’dan Stk’lara ‘müzmin’ Benzetmesi

İzmir’de gerçekleştirilen 5. Büyükelçiler Konferansı’nın ikinci gününde konuşan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım özellikle bazı sivil toplum kuruluşlarını müzmin olarak nitelendirerek, “Onlar vaktinde Demirel’i odasından attılar, Özal’ı da üyelikten çıkardılar” yorumunda bulundu.

5. Büyükelçiler Konferansı, ikinci gününde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın hitabı ile devam etti. Bakanlığa ait hava, kara ve deniz yoluna ilişkin son 10 yılda yapılan yatırımların 140 milyar TL olduğunu açıklayan Bakan Yıldırım, gelecek 10 yıllar için de hazırlıklar yaptıklarını söyledi.

Ulaşımın sosyo-ekonomik alandaki paydasına ilişkin görsel bir sunum yapan Bakan Yıldırım, Türkiye’nin ulaşımda kavşak niteliği olduğunu belirtti. Türkiye’de ulaşım alanında çok sayıda planlamanın yapıldığını aktaran Bakan Yıldırım; “Türkiye’de aslında ulaştırma planları çok aktif ancak bu planların bir sonraki adımında önceki ile ilgili bir şey yapılmamış. Araştırdık: Çıkan sonuç ilginç. İktidarların görevde kalış süresi ile ilgili. 1930 yılından bu yana Ulaştırma Bakanlığı ile faaliyet gösteriyor. 2002 yılına kadar Bakanlığın görevde kalma süresi 8 ay. 8 ay gibi ulaştırma, alt yapı sorunlarına çözüme kavuşturmak mümkün değil. İşe zaman kalmıyor. Böyle bir talihsizliği var. Birşeyler yapmasaydık ayıp olurdu, bize yakışmazdı. Ana plan hazırlayalım dedik. Üniversiteden 60 hoca topladık. Kurumlardan tecrübeli insanlar ile bir arya geldik. Ortak noktaya varmak kolay olmadı. Konuşmalardan kendimce ortak payda buldum ve işlere başladım. Onlar da planları yazmaya başladı. Böylece paralel faaliyete girdik. 18 ay sonra benim yaptıklarımın olmaz diye yazılıyor. Tekrar hocalar ile bir araya gelerek ‘neden bu böyle’ diye anlattık. Biz 18 ayda plandaki bazı konularda mesafe almış durumdayız” dedi.

KARAYOLU EN BÜYÜK PAYA SAHİP

2003 - 2012 arasında ulaşım ve iletişim sektöründe yap-işlet devret modelinin, merkezi bütçeye katkısının önemli olduğunu aktaran Bakan Yıldırım; “Yatırımlarda karayoluna yüzde 64, demiryoluna yüzde 18, denizyoluna yüzde 2, haberleşme alanında yüzde 11, havayolunda ise yüzde 5 oranında yatırım yapılmış. Karayolu ağırlıklı. Karayolu Türkiye’ye damgasını vuran bir ulaşım haline gelmiş durumdu. Çünkü 50 yıldan bu yana terk edilmişlik ve ihmal var” diye konuştu. Türk firmaların son 10 yılda 28 ülkede ulaşım projesi yürüttüklerini belirten Bakan Yıldırım bilişim ve haberleşme sektöründe de önemli mesafeler alındığına dikkat çekerek, uzun kuyruklarda bekle döneminin sona erdiğini açıkladı.

‘İZMİR’DE PROJE YAPMAK DEVEYE HENDEK ATLATMAKTAN ZOR’

Son 10 yıldır siyasette vatandaşa fayda anlayışını benimseyerek hareket ettiklerini kaydeden Bakan Yıldırım konuşmasını şu sözler ile sürdürdü: “Artık vatandaşımız 10 yıldır bakış açımızda en önemlisi vatandaşa bir faydası varsa buyurun yapın. Onun hayatını zorlaştırıyorsa, bulunduğu konumda zorlanıyorsa, yapmayın. Eğer inanıyorsak projeye inandırmalıyız. İzmir’de bir projeyi kabul ettirmek deveye hendek atlatmaktan daha zor. Bazı müzmin sivil toplum kuruluşlar var. Onlar vaktinde Demirel’i odasından attılar, Özal’ı da üyelikten çıkardılar. Sonra da peşinden aylarca koşup randevu almaya çalıştılar. Arazi ile teması olmayan böyle marjinal sivil toplum kuruluşları var. Hemen soluğu mahkemede alıyorlar. Ne yapalım ‘Durmak yok yola devam’ diyoruz. Mevzuatla uygulama aynı şekilde çalıştığı zaman hukuk devleti o zaman olacağız. Refah Partisi’nin kapatılması bu şekilde oldu“.

Geçmişten bu yana terör örgütünün istismarcı hareket ettiğini söyleyen Bakan Yıldırım birlik ve bütünlük çağrısında bulunarak; “Yoksulluğun, kalkınmamışlığın ve diğer sosyal problemleri terör kendine prim sağlıyor. Sürekli olarak şantiyeleri yakıyorlar. Ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlar. Geçmiş dönemlerde batıya hastane, doğuya hapishane yapılıyordu. Biz bunu tersine çevirdik. Gidin Ankara’nın doğusundaki illerine buranın yollarını aratmaz. Yeter ki artık yıllardan bu yana terörün istismar ettiği bu konuları onların elinden alalım. Burada başarılı olduğumuz söyleyebiliriz” dedi.

Türkiye’nin bilgi toplumu olması için elinde Fatih Projesi’ni ‘altın fırsat’ olarak değerlendiren Bakan Yıldırım, söz konusu projenin eğitim projesi olarak görülmemesi gerektiğini projenin Türkiye’nin iletişimde dönüşümü olarak algılanması gerektiğini ifade etti. Bakan Yıldırım ayrıca 4 yıl içerisinde de 600 bin dersliğe akıllı tahta monte edileceğinin müjdesini verdi.