Elizabeth Hunter, 1961'de ABD'de kurulan bir Hristiyan örgütü olan Temel Yaşam İlkeleri Enstitüsü'nün bir parçası olarak büyüdü. Yıllarca evlat edinildiğini sanan ama aslında yasal olarak evlat edinilmeden bir tarikata dahil edilen 28 yaşındaki Elizabeth Hunter, sosyal medyada hikayesini paylaştı. Yaşadıkları birçok insanın ilgisini çekti ve büyük yankı uyandırdı. Hunter, içinde bulunduğu tarikatın katı kurallarından oradan nasıl ayrıldığına kadar tüm detayları Tiktok hesabında paylaşıyor.
Örgütün hiyerarşik yapısına göre, en üstte Tanrı, ardından babası ve sonra anne geliyordu. Babasının söylediği her şey 'mutlak yasa' olarak kabul edilirdi. Büyürken TV izlemesine, pop müzik dinlemesine veya Anne Frank'in Günlüğü de dahil olmak üzere belirli kitapları okumasına izin verilmedi. Hastalanmak bile bir hataydı. Eğer hastalandıysa bu Tanrı'yı kızdıracak bir şey yaptığı anlamına gelirdi.
17 yaşına kadar 'iyi bir eş olmak için ihtiyaç duyduğu' tüm beceriler öğretildikten sonra, ailesi onu babasının seçeceği bir eşle evliliği düşünmeye teşvik etti. Elizabeth bir şekilde ailesini öğretmen olmak için üniversite eğitimi almaya ikna edebildi. Üniversiteye başlayınca akranlarının tipik varoluşuna pek uymayan Elizabeth, terapiye başladı.
Terapide hayatından sorumlu olduğu için kız kardeşini yüzüstü bıraktığını hissettiğini anlatan genç kızın, küçükken ailesinin kız kardeşinden onu sorumlu tuttuğunu ve kardeşi onunla olmayı reddedince ailesinin onları iple bağlayıp her zaman birlikte olduklarından ve ablasına itaat ettiğinden emin olmak istediklerini anlatınca, yaşadığının aslında istismardan da öte bir durum olduğu anlaşıldı.
“İlk defa, olanın çocuk istismarı olduğunu ve ailemin dini inançlarının sadece dini inançlar olmadığını, aslında zararlı tarikat fikirleri olduğunu anladım” diyen Elizabeth, eşcinsel olduğunu keşfedince örgütten ayrıldı. Şimdi, hayatının ayrıntılarını paylaştığı bir TikTok kanalı kurdu ve ayrıca genç yetişkinler için bir fantezi romanı kaleme aldı.
