HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Herat, Afganistan

Herat, Afganistan

Afganistan’daki Herat antik şehri, Dünya Anıtlar Vakfı’nın (World Monuments Fund-WMF) 6 Ekim’de yayınlanan “2010 Watch” listesindeki 93 risk altındaki bölgeden biri. Listede Peru’daki Machu Picchu gibi tanınmış bölgeler de yer alıyor, Herat gibi daha az bilinenler de. Herat’taki tarihi evlerin restore edilmesi hem iş alanı yarattığı, hem de turizmi artırdığı için önemli. WMF’e göre Herat’ın karşı karşıya olduğu en büyük tehlike, altyapı ve şehir planlama olmadığı için kontrolsüz gelişme.


Geçmişi 1600’lere dayanan geleneksel köy evleri yani “machiya”lar, Japonya’da hem ev hem işyeri olarak kullanılıyor. WMF’e göre, “Bu evler artık yok oluyor, yerlerini yeni ve sıkışık binalar alıyor. Böylece bölgenin mimari ve kültürel tarihi ile geleneksel yaşam tarzı da yok olmaya başlıyor.” WMF Başkanı Bonnie Burnham’a göre, 2010 Watch listesinde yer alan bölgeler, birçok uzmanlık alanından kişilerin ortak çalışmasına duyulan ihtiyacı gösteriyor. Burham, daha çok işbirliğinin insanlığın yararına olduğunu ve “gelecek nesiller için dünyanın bekçileri” olarak görevlerini daha iyi yapmalarını sağlayacağını söylüyor.


Güney Transilvanya’daki 160 onarılmış kilise, 12 ve 14. yüzyıllar arasındaki Tatar saldırılarına ve daha sonra da Osmanlı akınlarına karşı verilen mücadelenin kanıtı olarak görülüyor. Bölge halkının son 20 yıl içinde farklı şehirlere göç etmesi ise bu kiliselerin kaderlerine terk edilmesine sebep olmuş. Bölgede birçok kilisenin durumu her geçen gün kötüleşiyor. Yeterli kaynak ve ilgi olmaması bu kiliselerin duvarları, çatıları ve temellerinde birçok hasar meydana gelmesine yol açıyor.


Moskova’nın güneyindeki bir sanayi şehri olan Podolsk’ta bulunan İkon Kilisesi 300 yaşında. 1930’lardan SSCB’nin yıkılışına kadar uygulanan politikalar yüzünden terk edilen kilise son 80 yıldır çaresiz bir beklemedeydi. 1990’ların başında bölge halkının kiliseyi tekrar kullanmasının önü açıldı, ancak geçen süre zarfında yer altı suları ve nem nedeniyle kilisede ağır hasarlar meydana geldi.


Wamala Kabristanı’ndaki iki kompleks yapıdaki mezar, bu tip yapıların Uganda genelinde ayakta kalmayı başarabilmiş son örneklerini oluşturuyor. Bu mezarlar, Kabaka kraliyet ailesinin dini törenlerinde hala kullandıkları bir alan olarak hizmet veriyor. Ancak kralların torunları her ne kadar çaba gösterse de, bu kabristanın çatısının gerekli sıklıkta onarılmasına yeterli olmuyor.


Özbekistan’ın çöllerindeki ilk kale ve surlar (M.Ö) 7. yüzyılda inşa edilmeye başlandı. Ancak bu kalelerin cepheleri, yüzyıllar boyunca rüzgar ve diğer doğa olayları sebebiyle aşındı. Bugün bölgedeki pamuk tarımı, yapıların üzerinde bulunduğu toprağın tuzlanmasına ve temellerin hasar görmesine neden oluyor. Yani doğadan geri kalan zarar da insan eliyle veriliyor.


13. yüzyılda inşa edilen St. Peter ve St. Paul kiliseleri ile Aghjots Manastırı’ndan geriye sadece birkaç duvar kaldı. WMF, depremlere ve istilalara dayanan manastırın bugün gerçekten zor kuşullarda ve tehlike altında olduğunu söylüyor.


Bu bölge Roma İmparatorluğu tarafından açılan en kanlı ve en uzun savaşlardan birini gördü: Keltiberya Savaşları. Bölgede yaşayan ve 153-133 (M.Ö) yılları arasında Roma lejyonları tarafından esir alınan halk, sekiz kilometrelik duvarların içinde yer alan yedi askeri karargahtan birine götürülüyordu. Bu karargahlar ve onu çevreleyen duvarlar bugün hala görülebilir. Ancak bu çevrede bir sanayi bölgesi ve yeni binalar inşa etme planı, değeri tam olarak anlaşılamamış bu alanın geri dönülemez bir şekilde zarar görmesine neden olabilir.


Yapımına 1882’de mimar Antoni Gaudi tarafından başlanan bu kilise, henüz tamamlanmamış bir cephesinin hemen yanından geçecek demiryolu tünelinin tehdidi altında. Tünelin koruyucu kolonları kilise duvarının sadece iki metre yakınından geçecek. Sütunların yakınlığı, kilise duvarının taşıdığı inanılmaz ağırlık ve tren geçişinin yaratacağı sarsıntılar düşünüldüğünde, La Sagrada Familia’nın muhtemel zararlardan korunmasına yönelik endişeler artıyor. Birçok kişi demiryolu hattının başka yerden geçmesini öneriyor.


Massachusetts, Hadley’nin etrafındaki alan 350 yıldır devam eden “açık hava ziraati”nin ürünü. Connecitcut nehrinin etrafındaki bu doğa harikası alanın bir kısmı sel havzası olduğu için koruma altında. Ancak bunun dışında kalan bölgeler, yerleşime açık ve uzun dönemde buradaki tarihi doğal yapının korunması mümkün görünmüyor.


Biscayne Körfezi’nin kenarındaki Miami Marine Stadyumu 1992’deki kapanışına kadar birçok tekne yarışına, konsere, mitinge ve hatta dini törenlere ev sahipliği yaptı. Ancak kapanmasından sonra stadyumun korunması mümkün olmadı ve birçok kez yıkılma tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Şehir yönetiminin stadyum ve çevresi için ıslah kararı vermesi umut verici, ama bölgenin simgesi halindeki bu yapı boş kalmaya devam ettikçe yok olma tehlikesi de sürüyor.


Wonderwerk mağarası 2 milyon yıl önce de insanların yerleşim yeri olarak kullandığı sayılı yerler arasında. Duvarlarda görülen resimler, 1993 yılında temizlenene kadar grafitiler ile kaplıydı. Kısmi erozyon ve bazı bölgelerde her an gerçekleşebilecek yıkılma tehlikesi, mağaranın ziyaretçilere kapatılmasına neden oldu. Aynı nedenle bölge hakkında yapılan arkeolojik araştırmalar da durma noktasına geldi.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler