Kayaköy’de Likya uygarlığından kalan lahit ve kaya mezarlar günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi eserler olarak biliniyor.19. yüzyılda ise Rumlar antik kentin üzerine yeni bir köy inşa etti. Binlerce kişinin ikamet ettiği bu yerleşim yeri, 20. yüzyılın en önemli ticaret merkezlerinden biri konumuna geldi. Bu nedenle köyden ziyade dinamik bir şehir görünümü sergiliyordu.
Fotoğrafçılar için açık hava stüdyosu olan Kayaköy harika bir şehir planlaması ve mimarıya sahiptir. Mimarı yapısı sayesinde pek çok kişi tarafından ‘mistik yer’ olarak isimlendirilir. Burada yapılar doğanın yapısına uygun bir şekilde dağ yamacına dayalı olarak inşa edilmiştir. Hatta hiçbir konut, manzara ve ışık açısından birbirinin önünü kapatmayan muhteşem bir konumdadır. Kayaköy’de çoğunlukla iki katlı evler, çok sayıda şapel, sanat merkezi, kilise ve okul ziyaretçilerini karşılar.
25 bin kişinin ikamet ettiği Kayaköy, 1922 yılında kitlesel bir göçe şahit oldu. Türkiye ile Yunanistan arasındaki savaşın son bulmasıyla iki ülke bir anlaşması imzaladı. Anlaşmanın sonucunda ise Kayaköy’de yaşayan Rumlar Yunanistan’a, Batı Trakya Türkleri ise Kayaköy’e yerleştirildi. Kayaköy’deki yaşamlarına adapte olamayan Türkler, kısa süre sonra başka bölgelere göç etmeye başladı. Önce Likyalılar ardından Rumlar ve son olarak da Türkler tarafından terk edilen Kayaköy, günümüzde ziyaretçilerini ağırlıyor.