Her yıl havalar soğumaya başladığında aynı tabloyla karşılaşırız: burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı ve halsizlik... Oysaki bu semptomlar mevsimin değil de vücudun hazırlıksız yakalanmasının bir sonucu diyebiliriz. Uzmanlar, kış hastalıklarıyla mücadelede en etkili yöntem olarak hastalık gelmeden önce alınan önlemlerin olduğu vurguluyor.
Kış aylarında vücudun savunma mekanizmasını destekleyen en önemli unsur beslenmedir. C vitamini yönünden zengin portakal, mandalina, kivi; çinko ve antioksidan içeren fındık, badem, ceviz gibi kuruyemişler; probiyotik kaynaklı yoğurt ve kefir günlük beslenmede mutlaka yer almalı.

Yazın lıkır lıkır su içeriz ama kışın ne yazık ki unuturuz. Bol su içmek, soğuk havalarda genellikle ihmal edilen ama bağışıklığın temel taşı olan bir alışkanlık.
Basit ama en etkili korunma yollarından biri el hijyenidir. Uzmanlar da bunun sık sık altını çiziyor. Toplu taşıma, ofis veya market gibi kalabalık ortamlardan sonra elleri sabunla yıkamak, virüslerin vücuda girmesini büyük ölçüde engeller. Yüzle teması azaltmak, özellikle göz, burun ve ağız çevresine dokunmamak da bulaş riskini azaltır.

Bağışıklık sistemi sadece besinlerle değil, dinlenmeyle de güçlenir. Yetersiz uyku vücudun savunma mekanizmasını zayıflatır. Aynı şekilde kronik stres de hormon dengesini bozarak enfeksiyonlara açık hale getirir. Bu nedenle düzenli uyku, kısa yürüyüşler ve gevşeme egzersizleri kış boyunca sağlıklı kalmanın destekçileridir.
Kapalı alanlarda geçirilen sürenin artması, virüslerin yayılmasını kolaylaştırır. Özellikle toplu taşıma ve ofis ortamlarında havalandırmanın yeterli olmasına dikkat edilmeli, gerekirse maske kullanımı tercih edilmelidir.