BİZE ULAŞIN
Bir anlatı türünü temsil eden hikâye, düzyazı şeklinde oluşturulan eserleri kapsar. Ancak bir öykünün nasıl yazılabildiğinin anlaşılması için hikâyenin temel unsurları ve ilişkili olduğu kavramlar keşfedilmelidir. Daha sonra bu anlatı türünün temel özellikleri de dikkate alınarak öykü türündeki eserler kaleme alınabilir. Öykü yazmak isteyen kişileri karşılayan temel kavramlar arasında tema, konu ve çatışma yer alırken bu türdeki eserlerin belli unsurlar çerçevesinde oluşturulduğu unutulmamalıdır.
Bir hikâyenin nasıl yazıldığının öğrenilmesi için öncelikle bu anlatı türünün ne olduğu hakkında detaylı bilgi edinilmelidir. Dolayısıyla "Hikâye nedir?" sorusunun açıklayıcı bilgilerle yanıtlanması önem arz eder. Arapça kökenli hikâye sözcüğü, TDK tarafından bir olayın yazılı veya sözlü olarak aktarılması şeklinde tanımlanır. Öykü olarak da adlandırılan hikâye, gerçek ya da gerçeğe yakın olan bir olayın düzyazıyla aktarılmasını temsil eder. Ayrıca öykü, zaman içerisinde olay ve durum hikâyesi olmak üzere iki ayrı türe ayrılmıştır. Bu bilgiler doğrultusunda "Hikâye yazarken nelere dikkat edilir?" sorusunu yanıtlayan açıklamalar ise aşağıdaki gibidir:
Birçok kişinin "Hikâye nasıl yazılır örnek nasıl hazırlanır?" gibi bir araştırmaya başladığı zaman bu türe yönelik temel kavramları öğrenmek istediği bilinir. Bu nedenle hikâyeyle ilgili kavramlar ve bu türün yapı unsurları açıklanmalıdır. Özellikle "Hikâyeye nasıl başlanır?" diyenler için öykünün temel unsurlarından söz edilmelidir. Hikâyenin temel unsurları:
Kişiler, bir hikâyenin kahramanlarını oluştururken zaman ve mekân ise olayın geçtiği yerlerle dönemin anlaşılmasını sağlar. Anlatıcı ve bakış açısıysa kendi içinde üçe ayrılır. Hangi bakış açısı ve anlatıcı türünün kullanılacağı, hikâyenin buna uygun bir dille yazılması bakımından mühimdir. Olay örgüsü de hikâyenin diğer unsurlarına göre oluşturulan durumları temsil eder. Dolayısıyla olay örgüsünün yoğun ve özlü bir anlatımla sunulması, kaleme alınan hikâyenin okuyucuyu etkilemesi bakımından mühimdir.
Bir öykü yazmak isteyen kişilerin bu türe yönelik olan yapı unsurlarını tanımaları önem arz eder. Ancak bunun yanı sıra hikâyenin ilişkili olduğu tema, çatışma, olay ve durum öyküsü ile konu gibi kavramların da öğrenilmesi gerekir. Bir hikâyenin teması ve konusu belirlendikten sonra kullanılacak olan zıt kavramları temsil eden çatışma örgüsü kurulabilir. Daha sonra ise bir olay merkezinde gelişen veya kişilere yönelik olarak ilerleyen olay ya da durum hikâyesi türlerinden hangisinin kaleme alınacağı kararlaştırılabilir.
Durum öyküsü, genelde bir olay yerine kişi ve hayatı üzerine eğilim gösteren hikayeleri temsil eder. Bu nedenle durum öyküsünün genelde ilgili türde eserler oluşturan Anton Çehov'la özdeşleştiği söylenebilir. Olay hikâyesi ise diğer adıyla Maupassant tarzı öykü olarak bilinir. Çünkü bir olay etrafında gelişen bu hikaye türünün önemli örneklerini Fransız yazar Maupassant'ın hayata geçirdiği görülür.
Bir olay hikâyesi yazılırken ilk olarak kurgulanan olayın gelişimi anlatılır. Ardından okuyucuya olayla ilişkili olan bir düğüm noktasının sunulduğu görülür. Olay öyküsünün sonucuna ulaşıldığında ise bu düğüm noktasının çözüldüğü söylenebilir. Türk edebiyatının önemli öykü yazarlarından olan Reşat Nuri Güntekin, Ömer Seyfettin ve Refik Halit Karay'ın eserleri incelendiğinde olay hikâyesinin özellikleri yakından tanınabilir.
