Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Sosyal Medya Neden Distopyalardan Bağımsız Düşünülemez?

Dilbilim üzerinden dünyanın en bilinen distopik eserleri ve gerçek hayat arasındaki bağı inceliyoruz. Gerçekten gün geçtikçe o korkunç dünyalara mı benziyoruz?

Sosyal Medya Neden Distopyalardan Bağımsız Düşünülemez?

1984

1984’te düşünceyi kontrol altında tutabilmek için dil değiştiriliyor. Düşünce suçlarını önlemek için günlük hayatta kullanılan kelime sayısını düzenli olarak düşüren katı bir devlet yapısı var Yaşlılar tam adapte olamasa da Yeni Konuş adı verilen kısıtlanmış dil, distopyanın içine doğmuş nesil tarafından kullanılmakta. Harikulade, mükemmel, enfes, müthiş, fevkalade ve benzer anlamdaki kelimeler artık yok. Onun yerine iyi ve çiftiyi var. Eğer iyiden daha iyiyse, çiftiyidir.

Gelecekbilim Kongresi

Stanislav Lem’in Gelecekbilim Kongresi’nde dilin kullanımı 1984’ün tersine kısıtlamacı değil, genişletmeci bir yapıda. İnsanların düşünüp icat edebilecekleri şeylerin kelime hazneleriyle bağlantılı olduğu kabulü var Gelecekbilim Kongresi’nde. Dolayısıyla romanda sık sık, farklı kelimelerin birleşimiyle oluşturulmuş aslında anlamı olmayan yeni kavramlar yaratılıyor. Farz-ı misal; terlikpeyniri, blogsilah, zamanatak, sigaragüğümü… Söylendiği andan itibaren bu kavramların var olduğu ve gelecekteki amaçlarımızdan birinin bunu icat etmek olduğu kabul ediliyor. Günümüz sosyal medyası

140 karakter sınırı bulunan Twitter’ın yarattığı jargon, 1984’ün Yeni Konuş’u ile bayağı benzer. ABV, AEO, ARV, AQ, AMK gibi kalıpların karakter kısıtlaması nedeniyle bir zorunluluğa dönüşmesinin yanında, söylenmek istenen şeyin anlaşılır halde görünmesi için daha az kelime kullanma refleksi oluşması, yahut basite indirgemenin Twitter için olmazsa olmaza dönüşmesi en temel benzerlikler.
Tüm gün, pc başında ya da cyborg uzvumuz akıllı telefonlar aracılığıyla binlerce farklı konuda bilgi bombardımanına maruz kalıyoruz. Özellikle Gezi’den beri memleketteki tüm gelişmeleri anlık takip eden insanları düşünün. Bu bilgi bombardımanı içerisinde, insani duyarlılıkları kaybedip, istatistik ve veri haritacılığını geliştiriyoruz. Yani aslında her gün milyarlarca insanın paylaştığı milyarlarca içerik nedeniyle, “önemli” ile “önemsiz”/ “daha az önemli” arasındaki farkı kaybediyoruz.

Yazının uzun, orijinal metnini okumak ister misiniz?
Cevabınız "Neden Olmasın" ise Neden Olmaz'a bekleniyorsunuz.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler