SPOR

'Fenerbahçe nefreti ve eyyamcılık'

Spor Toto Süper Lig'in 14. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Antalyaspor'a 1-0 mağlup oldu ve zirve yolunda büyük yara aldı. Tartışmalı pozisyonların yaşandığı mücadeleyi spor yazarları değerlendirdi.

'Fenerbahçe nefreti ve eyyamcılık'

Spor yazarları, Fenerbahçe'nin Antalyaspor'a 1-0 mağlup olduğu karşılaşmayı değerlendirdi.

ETO'O YALNIZ ADAMDI (ATİLLA GÖKÇE)

Antalyaspor, Fenerbahçe için önemli bir rakip. Geçen yıl deplasmanda (4-2) kaybettikleri maç, hatırlanacağı üzere üç puandan daha fazlasına belki de şampiyonluğa mal olmuştu. O nedenle Fenerbahçe’nin tatil yöresinde “fazla mesai” yapması gerekiyor, diye düşündük... Ama hakça söyleyelim, Fenerbahçe ortalamanın üzerinde bir oyun oynamadı. Evet, baskılı oynadılar, topa sahip oldular ama, gollük pozisyonlarda etkili olamadılar. Öte yandan Antalyaspor’un dünyada en çok tanınan futbolcusu Samuel Eto’o da bu maçta yalnız adamdı. Ustaca takibi ve top tekniğiyle hücumda topla her buluşması heyecan yarattı. Ancak topu atan arkadaşları, Eto’o’yu topla ve kaderiyle baş başa, yalnız bıraktılar. Eto’o salt bu nedenle maçın başındaki heyecanını kaybetti. Sonra yapılması gerekeni göstererek hem arkadaşlarına örnek oldu, hem de Yekta’nın golündeki asisti imzaladı.

Moussa Sow’un röveşatası da heyecanı doruğa çıkardı ama, vuruş sırasında Senegalli’nin bacağı Chico’ya sertçe temas edince Çakır golü geçersiz saydı. Çakır bu kararı nedeniyle çok eleştirilecek. Ancak Sow, (vuruş sırasında) ayağını normalden daha yukarı kaldırarak rakibine de müdahale ettiği için faul yapmış sayıldı. Chico orada olmasaydı, biz Sow’un 6. röveşatasını izleyecektik. Yine de bildiğimizi söyleyelim. Fenerbahçe önemli bir kayba uğradığı halde zirve yarışından kopmayacaktır. Süper Lig’in ilk yarısını maceralarla yaşayan sarı- lacivertliler, önemli fırsat kaçırdılar, o kadar!

BU NE ÇİLE? (ERCAN GÜVEN)

Bazen liste dışı, bazen de son sırada. Üç büyüklerin maç günlerine bakın: Beşiktaş oynamış eve gidecek kırım, Galatasaray maç oynuyor taziye, Fenerbahçe sahaya çıkacak cenaze... Kara... Kapkara her şey... Yayıncı kamerası mutlu portre bulamıyor tribünde. Bırakın kahkahayı, gülmeyi, sırıtanların bile ya vatan sevgisinden ya da aklından şüphe edileceği günlerden geçiyoruz maalesef. Antalya’da Cüneyt Çakır kale seçim atışını genç bir polise yaptırınca, Beşiktaşlı Bursalıya evini açınca, İstanbul Şehitler Tepesi’nde hasım, rakip hatta düşman sanılanlar kol kola girince “ne hoş” diyeceğimize gözlerimiz yaşarıyorsa, ruh halimizi varın siz hesaplayın. Futbol da fayda etmiyor, taraftarlık da gol de galibiyet de. Taze, günahsız, güzel insanlarımızın şehitliğine şahit olmaktan bıktık be kardeşim. Bu ne çile?..

HİÇ F.BAHÇE'DEN YANA KULLANMADI (İLKER YAĞCIOĞLU)

Çok kolay pasları, değil hatalı atıp, rakibin temposuna ayak uydurmakta bile zorluk çektiler. Bu durum da maçın sonuna kadar devam etti. Daha diri olan Antalyaspor maçı aldı. İkinci sebep Cüneyt Çakır'dı. Alper'e yapılan yüzde yüz penaltıyı es geçti. Sow'un attığı golde Çakır büyük hata yaptı. Sow rakipten önce hamle yaptı ve gol temizdi. Çakır ayrıca maç boyunca bir tek pozisyonda dahi takdir hakkını Fenerbahçe'den yana kullanmadı. Birçok faulde yanlış düdükler çalarken, Antalyaspor aleyhine bir tek karar vermedi. Üçüncü neden de Antalyaspor'un iyi mücadelesiydi. Bir teknik direktör bir takımın çehresini ancak bu kadar değiştirebilir.

Rıza hoca çok kısa sürede "küme düşer" denilen Antalyaspor'u neredeyse Avrupa'yı kovalar hale getirdi. Maçın özelinde şunu söyleyebiliriz. Kadrosu geniş takımların bazen rotasyonu daha iyi uygulaması gerekiyor. Fenerbahçe'nin de Aatıf'ı, Ozan Tufan'ı özellikle İsmail ve Van der Wiel'i biraz daha fazla kullanması gerekli. Robin van Persie'nin oyun zekasını Fenerbahçe'nin bu maçta çok aradığını söyleyebilirim. Sonuçta beklenmedik bir mağlubiyetti. Ama lig daha uzun. Yorgunbahçe'nin bir an evvel devre arasına kayıpsız gitmesi gerekiyor..

FENERBAHÇE NEFRETİ (HAKKI YALÇIN)

Ligde 10 haftadır maç kaybetmeyen Fenerbahçe dün gece sert bir frenle başını cama çarptı. Kendine geldiğinde, 3 puan kayıptı. İyi mi oynadı? Hayır. Kazanma ihtimali var mıydı? Evet. Maçın 60'nci dakikasında Cüneyt Çakır'ın Alper Potuk'a yapılan harekete vermediği net bir penaltı var. Ardından Sow'un harika golünü iptal eden düdüğü. Dünyanın her ülkesinde gol. Çünkü Sow'un vuruşundan sonra rakibin kafası uzanıyor. Sow'un ayağı sadece vuruşla ilişikli. Dün gece Antalyaspor'un hakkını versek de, Cüneyt Çakır'ın 3 puanın yönünü başka tarafa çevirmek eyleminin karşılığını da vermeliyiz. "Fenerbahçe nefretinden ve eyyamcılıktan yine enselendiniz!"

Maçın başında Fenerbahçe'nin taktik icabı Antalya'ya önde oynama şansı verdiğini düşündüm ama ilk yarım saatte Antalya'nın Fenerbahçe'ye baskı uyguladığını kabul ettim. Bunda Fenerbahçe orta alanının derinliksiz hali kadar, savunmayı öne alan düşünce biçiminin etkisi çoktu. Ya da Antalyaspor'un diri halinin. Forvette çoğalamayan Fenerbahçe gerçeğine baktığım zaman, "Bunlar ligin başındaki fotoğrafların içine saklanmışlar" dedim. İkinci yarıda hücumda ayak değiştiren halini görünce bir an umutlandım ama "var gibiyim aslında yokum" diyenlerin bol olduğu bir takıma gerçekçi bakarsak. Fenerbahçe dün gece kendini israf etti. O muhteşem kıyıcı hakem de bunu eyleme döktü!.

GOL İPTAL AMA PENALTI... (DENİZ ÇOBAN)

Kurala göre makas (röveşata) vuruşu sırasında rakibe fiziksel temas varsa, direkt serbest vuruş ile cezalandırılan ihlal haline gelir. Sow’un golünün iptali doğru karardı. Senegalli’nin diğer pozisyonunda penaltı var ama...

Maçın en çok tartışılan anı ise Sow’un röveşatadan attığı golün faul gerekçesiyle iptal edilmesiydi. Oyun kuralları kitabında şu yazıyor: “Hakemin görüşüne göre rakibe tehlikeli olmamak kaydıyla makas veya bisiklet (röveşata) vuruşuna izin verilir. Eğer fiziki bir temas varsa, hareket bir direkt serbest vuruş ile cezalandırılabilen bir ihlal haline gelir.” Top kafayla oynama mesafesinde ve Antalyalı oyuncunun da oynama alanı içerisinde. Kurala göre, Antalyalı oyuncunun kafayla oynayacağı bu pozisyonda, Sow’un ayakla oynaması ve Antalyalı oyuncunun kafasına temas etmesi net bir şekilde faulü gerektiriyordu. Hakemin gol iptali doğru bir karardı.

ORTA SAHAYI ZOR GEÇTİ (GÜRCAN BİLGİÇ)

İlk yarı bittiğinde Fenerbahçe adına yazacak olumlu bir aksiyon aradık, bulamadık. Perşembeyi kendine mazeret etmiş görünen, yürüyenler takımıydılar. Topu tutmak, oyunu kontrol etmek, pas ile rakip sahaya yerleşmek veya hücumda çoğalmak Antalyaspor'un hanesindeydi. Maçı seyirci olarak yaşamayı tercih eden bir kadro vardı. Advocaat da yorgunluk kısmına öfkeliydi. Maç öncesinde, "Sabah 7'de kalkıp, bütün gün çalışan adam yorulur" diyordu. Ama bu duruş bile sahadakileri sorumluluk almaya niyetlendirmedi. Topu ileriye şişir, birisi koşup belki yakalar taktiğini kabul ettiler. Topal ve Sousa orta sahayı bile zor geçti. Çünkü ön taraf ne top tutabildi, ne de takımı ileriye taşıdı.

Kazanma serisi ile yarattıkları hava ve iddianın, üst tarafa yaklaşmak için yakaladıkları fırsat haftasında patinaj yapması heves kırıcı elbette. Ama bir-iki oyuncu değil, neredeyse tüm kadronun "Vazgeçmiş" hali, performansın nedenleriyle ilgili bir genelleme yapılmasını da zorunlu kılıyor. Planın yoksa, belli düzen içinde kritik görevdekiler "sıradan"laşmışsa, puan kaybı ve hatta mağlubiyet de kaçınılmaz hale geliyor. Advocaat'ın elinde "Takımlaşan" ve buna paralel olarak da kişisel performansları da tırmandıran Fenerbahçe'nin birden bire iki ay öncesine dönmesinin, geçmişe yolculuk yapmasının tek nedeni; üç günde bir maç oynaması değildir. Cüneyt Çakır'ın Moussa Sow'un golünü iptal etmesi "Tehlikeli hareket" olarak yorumlaması doğru karar. Çakır'ın, çok itiş-kakış içinde, bir çok aldatmaya kanarken, net hareketleri de "aldatma" sanarak devam ettirmesi de ilginçti. Yine de Fenerbahçe tarafı hakemden medet ummak yerine, "Neden böyle oldu?" sorusuna cevap aramalı.

HASARSIZ ATLATILDI (ÖMER ÜRÜNDÜL)

Fenerbahçe pas trafiği alışılmış biçimde yeterli olmadığından bu baskıyı kıramadı. Fizik açıdan sıkıntıda olan Lens'in Şener'e yardım etmeyişi bu kanatta sıkıntı yarattı. Ancak iki ön libero ve deneyimli defans bloğu ile Eto'o da kontrol edilerek kale önü tehlikeleri yoğun baskıda en aza indirildi. Fenerbahçe'nin ofansif girişimleri bu yarıda çok yetersizdi. Pas yaparak çıkılamıyordu. Sow'un sırtı karşı kaleye dönük oynama özelliği olmadığından önde pas istasyonu kurulamıyordu. İleri giden toplar anında geri dönüyordu. Devre hasarsız atlatıldı. İkinci yarıda Antalyaspor'un temposu ilk yarıya göre düşüktü. Fenerbahçe de ileriye çıkışlara başladı. Böyle olunca ilk yarıdaki kalabalıkta tıkanan Eto'o'ya alanlar çıkmaya başladı. Önce gollük bir şut attı, ardından da yaptığı asiste Yekta mükemmel vurunca skor dezavantajına düşüldü.

HELVA GİBİ TAKIMI... (AHMET ÇAKAR)

Fenerbahçe şampiyonluk yarışında dün gece çok önemli bir kayıp yaşadı. Önce Rıza Çalımbay'ı kutlamak lazım. Helva gibi bir Antalyaspor'u ligin dibinden aldı, süratle tepelere tırmandırdı ve üstelik fizik gücü çok yüksek, ikili mücadele özelliği çok fazla ve fevkalade disiplinli oynayan bir takım yarattı. Oyunun hiçbir anında Fenerbahçe Antalyaspor'a arşı üstünlük sağlayamadı. Hiçbir oyuncu iyi oynamadı ama özellikle atak oyuncuları çok kötüydüler. Zaten Fenerbahçe iyi kapanan, kaptığı toplarla da çok çabuk çıkan bir takım özelliğine sahip. Bu nedenle de kanatlarda oynayan oyuncuların çok iyi oynaması lazım. Ama dün gece Volkan, Alper, Lens ve Sow sıfır oynadılar. Hiçbir şey yapamadılar. Böyle olunca da maçta bütün denge Antalyaspor lehine değişiverdi.

Kimse Fenerbahçe'de yorgunluğa falan sığınmasın. Avrupa'da birçok takım da hafta içi maç oynuyor. Ama Fenerbahçe'de özellikle kanatlar iyi oynamadığında ortaya çok sıradan bir takım çıkıyor. Dün gecenin en kritik pozisyonu Sow'un röveşata ile attığı ama sayılmayan golü. Hakem Cüneyt Çakır'ın kararı yüzde 100 doğru. Zira top kafa ile oynayacak yükseklikte. Yani yerden iki metre kadar yukarıda. Antalyasporlu defans oyuncusu topa kafayı vurmak için hamle yapıyor. Aynı anda da Sow röveşata yapıyor ve gol oluyor. Çakır haklı olarak golü faul gerekçesiyle iptal ediyor. Bir röveşatada top kafayla oynanacak mesafedeyse ve rakip kafasını topa vurmak üzere oraya sokmuşsa bu röveşatada topa vursanız bile tehlikeli hareket kapsamına girer ve gol iptal olur. Bunun haricinde de F.Bahçeli oyuncular bazı pozisyonlarda penaltı beklediler ama Çakır, devam kararlarında haklıydı.

PRESE KARŞI ÇARESİZ (UĞUR MELEKE)

Bu sezon ikinci kez bir büyük takım, önde prese karşı çaresiz kalıyor: Önce Beşiktaş, Başakşehir forvetlerinin stoperlerine yaptığı baskıya yanıt verememişti. Dün gece de Antalya’nın özellikle ilk 45’te önde yaptığı baskı Fenerbahçe’yi çaresiz bıraktı. Rıza Hoca’yı bu başarılı stratejisinden dolayı tebrik etmekle birlikte Advocaat’ın maç içinde bu soruna çare bulamaması enteresan.

Bu baskıya cevap vermek için bekler çizgilere açılıp alanı genişletti mi? Hayır... Kısa çıkmak yerine uzun çıkmak denendi mi? Hayır... Üstelik zaman zaman Volkan çaresiz kalıp uzun vurduğunda da bu toplar takımın uzunu Souza’ya değil, üçüncü bölgeye idi. 45 dakika bittiğinde rakip yarı alanda kazanılan hava topu sayısında Antalya 7-1 galipti. Sarı-lacivertliler koca devrede önde tek bir hava topu aldı sadece.

Fenerbahçe, Şubat ortasından itibaren sıkışık bir takvime girecek. Önce Krasnodar’la, sonra belki ilerleyen turlarda Romalarla, Tottenhamlarla, Bilbaolarla mücadele edecek. Muhtemelen Avrupa Ligi’nde her takım Feyenoord’un yaptığı gibi orta sahada basit top kayıplarıyla F.Bahçe’nin ekmeğine yağ sürmeyecek. Başka hücum planları da gerekecek sarı-lacivertlilere. Akan oyunda pozisyon üretebilmek için, sadecekazanılanlara ve frikiklere mahkum olmamak için öncelikle orta sahaya yetenek enjeksiyonu gerekiyor bence. Eğer Ocak’ta kulübün iki transfer yapma şansı varsa hücumcu bir sağ bek de aranabilir. Van der Wiel ortalıkta yok ve oyuna katılan bir bek gerek.

İYİ HAKEM DEĞİL (MEHMET YILMAZ)

İyi hakem olmanın çok fazla şartı yok.: Ne görüyorsan, aklından herhangi bir şey geçirmeden onu çalacaksın. Cüneyt Çakır’ın iyi hakem olduğu söyleniyor. Ama değil. Sahanın her hangi bir yerinde faul çaldığın bir harekete, ceza sahasının içinde de penaltı çalmalısın. Hasan Ali ile Mbila iki kez aynı pozisyonda kaldılar. Ceza sahası içinde Mbila’ya “kalk” işareti yapan Çakır, ceza sahasının dışında faul çalmakta tereddüt etmedi.

Alper-Zeki mücadelesinde de aynı iç hesaplarının etkisi vardı. Çaldığın düdüklerde tutarlı olmak, bir hakemin asla aklından çıkarmaması gereken bir şey olmalı. Sow’un golünü neden iptal ettiğini de her halde sadece kendisi biliyor olmalı.

FENERBAHÇE'NİN İŞİ ARTIK ZOR (RIDVAN DİLMEN)

Haftalar önce Fenerbahçe üst üste kazanırken, rakiplerinden Galatasaray, Fenerbahçe'ye kaybedip, Beşiktaş 2, Başakşehir 3 maç üst üste berabere kaldığında bile "Fenerbahçe'nin kredisi bitti" dediğimde herkes hayret etti. Ama hakikaten öyleydi. Çünkü tek rakiple yarışmıyorsunuz... Hep final maçına çıkıyorsunuz. İlk 7 hafta o kadar kötü gitmişsiniz ki 5 maçta 15 puan bile sizi zirvenin 3-4 puan uzağında tutuyor. Antalya deplasmanına gidiyorsunuz, rakiplerinizden ikisi kazanmış, diğeri berabere kalmış, puan farkı bir anda açılabiliyor. Bu psikoloji ile maça çıkıyorsunuz. Rakibiniz de 4 maç kazanmış sadece Başakşehir ile berabere kalmış. Bu maçta da çok iyi oynamamasına rağmen Antalyaspor'un ilk yarı 3 tane pozisyonu vardı. Fenerbahçe'nin ise bir tane... İkinci yarıda ise direkten dönen frikiği ve biraz daha baskılı bir Fenerbahçe vardı. Ardından Yekta çok güzel bir gol attı. Golden sonra Antalyaspor çekildi, Fenerbahçe ise "Eyvah puan farkı 7 oluyor, ben bir tane santrfor alayım" dedi. İki kenar oyuncusunu da değiştirdi Advocaat. Oyunun sonlarında Volkan, kıpırdandı biraz ama süre yetmedi. Fenerbahçe bu arada gol de buldu 2-3 pozisyona da girdi. Sow'un röveşata pozisyonunda 10 hakem hocasının 5'e 5 ayrılacağını düşünüyorum. Alper'in pozisyonu ise formasından çekilmesine rağmen ucuz penaltı olurdu bana göre...

Şimdi Fenerbahçe, 7 puan geride Beşiktaş ve Başakşehir'den. Galatasaray'dan da 4. İki takıma da deplasmana gidecek. İlk haftalarda kaybedilen puanlar bugünleri getirdi. Bu maçta Fenerbahçe geri düşene kadar pozisyon bulamadı, Lens'in kafa vuruşu dışında. Fenerbahçe Kadıköy'de Beşiktaş ve Galatasaray'a pozisyon vermedi ama giremedi de... Fenerbahçe ikinci yarıya değişikliklerle başlamalıydı. Volkan Şen ilk yarı hiç yok ama ikinci yarı en etkili silahtı. Sağ tarafta çizgiye inip 2-3 top kesti ama yeterli mi? Hayır. Fenerbahçe üç maçta 5'er gol attı, kalan maçları hep kısır. Hasan Ali'nin hiç katkısı var mıydı hücuma? Hiç yoktu. Mehmet Topal'ın da öyle. Souza'nın da bir şutu var sadece... Bence Fenerbahçe deplasmanda oyun formatını değiştirmeli. Lens de çok kötüydü. Eksik oynattı Fenerbahçe'yi... İnanılmaz top kaybetti. Volkan ve Sow da öyle... Şener dışında hücumcu oyuncun kalmıyor bu tabloda. Fenerbahçe'nin sezon başından beri birinci santrforu da hiç olmadı. O zaman "Üretemezsiniz" dediğimizde itiraz ettiler. Tamam "Fenerbahçe kalpten oynuyor, iyi takım savunması yapıyor, merkezi iyi kapatıyor" dedik ama "İyi oynuyor" demedik. Mesela Galatasaray, Fenerbahçe'yi yense puan farkı şimdi 10'du, 4 değil. Yani kısaca eleştirilen, beğenmediğimiz Riekerink'in çalıştırdığı Galatasaray'dan 10 puan geride olacaktı Fenerbahçe.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler