Diyelim ki işyerinde yapmanız gereken büyük bir projeyi erteleyip duruyorsunuz çünkü yapmaktan korkuyorsunuz. Belki zor bir iş ve kendinizi bunalmış hissediyorsunuz. Belki çok uğraştırıcı bir iş ve iyi yapamadığınız dolu şeyi yapmanız gerekiyor, bu da hatalar, başarısızlıklar ve dolu sorun demek. Ama gerçekte sorunu yaratan kendinizsiniz. Bunun farkına varın ve beklentilerinizden kurtulun. Bunun anlamı, bu projenin nasıl ilerleyeceğini bilememenize rağmen açık fikirlilikle projeye başlamanız. Denemeye başlıyorsunuz ve nasıl gideceğini görüyorsunuz. Ve ne olursa olsun edindiğiniz deneyimlerle öğreniyorsunuz.
Hayattaki en iyi şeyler her zaman kolayca gelmezler ve belirli bir seviyede zorluk gerektirirler. Bu gerçeği reddetmek işleri sadece daha da zora sokar. İçinizde derinliklerde, bunun gerçek olduğunu bilmenize rağmen işlerin çok kolay bir şekilde harika olacağı beklentisine girersiniz. Sonra da beklediğinizden daha zor olunca, beklediğinizden daha az başarılı olursunuz ve hayal kırıklığına uğrarsınız ve şevkiniz kırılır ve vazgeçersiniz.
Şimdi en başta bu beklentilere sahip olmadan her şeye açık olduğunuzu düşünün. Sadece yaparsınız,
Sonuç nasıl olacak diye endişelenmeden sadece yaparsınız. İlk denemenizde sonuç nasıl olursa olsun, öğrenmeniz gerekenleri öğrenirsiniz.
İş yerindeki kadın işini yapması gerektiği gibi yapmadığı için sinir oluyorsunuz. Sİnir olmanız bu kadının nasıl davranması gerektiğine dair beklentinizden kaynaklanıyor. Kafanızda oluşturduğunuz bu ideale göre davranmıyor ve siz de bu yüzden rahatsız oluyorsunuz.
İnsanların sizin beklentilerinize ve ideallerinize göre davranmaları beklentinizi bir kenara koymanın vakti geldi. Diğer insanların da kusurları olacaktır, tıpkı sizin kusurlarınız olduğu gibi. Tabi ki, insanları oldukları gibi kabul etmek demek bu konuda hiçbir şey yapmayacağınız anlamına gelmiyor. Sinir olmaktan vazgeçtiğinizde ve zorlandıklarını fark ettiğinizde, bunu bir öğretme fırsatı olarak, yardım etme fırsatı olarak kullanabilirsiniz.
Kabul etmesi zor olsa da, diğerleriyle yaşadığımız sorunların çoğunun aslında onlarla pek ilgisi yoktur. Onlarla olduğunu düşündüğümüz sorunların çoğunu zihnimizde bilinç altımızda kendimiz yaratmışızdır. Belki yaptıkları bir şey endişelerimizden birini fark etmemize neden oldu. Veya beklediğimiz şekilde davranmadılar. Ne olursa olsun, bu tarz problemler diğer kişiyle değil kendimizle ilgilidir.
Ve böyle olması daha iyidir. Çünkü bu demektir ki bu açmazları çözmek daha kolaydır. Sonuçta kendi kararlarımızın kontrolü kendi elimizde. Stresli beklentilerle kafamızı meşgul mu edeceğiz yoksa önümüzde olan olumlu şeylere mi bakacağız, karar verecek olan biziz.
Tek yapmamız gereken olaylara biraz farklı bakma isteğinde olmak ve “ne olmalı” şeklindeki beklentilerden vazgeçip enerjimizi “gerçekte olana” vermek.