“Dünya küçüktür” sözünü hepiniz duymuşsunuzdur. Teknolojik gelişmelerle birlikte ülkeler arasında mesafeler kısalmış ve seyahat etmek daha konforlu hale gelmiştir. Dünya avucunun içindeymiş gibi hisseden seyahat tutkunlarını medeniyetten uzak 5 ada lokasyonu ve kendi halinde hayatlarını sürdüren halklarıyla tanıştıracağız.
Hint Okyanusu'nda bulunan Sokotra Adası, Yemen'e bağlıdır. Afrika Boynuzu'nun 150 mil doğusunda ve Arap Yarımadası'nın 240 mil güneyinde yer alan ada, dünyadaki en tenha yerlerden biri olarak kabul edilir. Issızlığı ve kuru havasıyla dünyadaki en farklı yerlerden biri olan Sokotra Adası'nda yetişen bitkilerin üçte biri dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmuyor.
Kuzey Sentinel Adası, Bengal Körfezin’deki Andaman Adaları’nda biridir. Hindistan devletinin Andaman ve Nikobar adaları yönetim biriminde yer alan adadır. Bu ada aslında yaşayan yerlileri ile özel bir konumdadır. Çünkü Sentineller, yeryüzünde modern medeniyetle bir bağları olmayan son halklardan biridir. Sentineller, diğer halklarla görüşmeyi reddediyor ve dışarıdan gelenlere karşı düşmanca bir tavır sergiliyorlar. Hatta 2004'te Hint Okyanusu'nda gerçekleşen tsunamiden sonra, Hindistan hükümetine ait uçaklar kendilerine mızrak ve taşlarla karşılık veren insanları gözlemlemek için tüm ada boyuca uçtu. 2006 yılında ise botları adaya sürüklenen iki balıkçı Sentineller tarafından öldürülmüş ve cesetleri mercan kayalıklarına vurmuş halde bulunmuştu.
Subantarktik'te bulunan Bouvet Adası, Norveç'e bağlı bir adadır. Antarktika kıtasının 1100 mil uzağında bulunan ada, gezegendeki kara parçasına en uzak olan nokatsıdır. Bouvet'ye en yakın kara parçası olan Güney Afrika, 1600 mil uzakta yer alıyor. Ada, 1739'da adaya adını veren Fransız Jean-Baptiste Charles Bouvet de Lozier tarafından keşfedilmiş. Ancak koordinat bilgilerinin yanlış okunması sebebiyle 70 yıl sonraya kadar tekrar bulunamamış. Bouvet Adası’nın kayalıkları dik ve neredeyse tamamen buzul ile kaplıdır.
Pitcairn Adaları, Güney Pasifik Okyanusu'nda bulunan ve Büyük Britanya'ya bağlı olan ada grubudur. Bu adanının ve halkının oldukça ilginç bir hikayesi vardır. Çünkü adada yaşayan 56 kişi The Bounty gemisindeki isyancılar ve onlara eşlik eden Polinezyalıların torunlarından oluşuyor.
HMS Bounty, 1789 yılında Güney Pasifik'te bitki bilimsel bir göreve çıkmış Kraliyet Donanması gemilerinden biriydi. Geminin kaptanı William Bligh, mürettebatı kendisine karşı bir isyan çıkardıktan sonra okyanusun ortasında bırakılmıştı. Bligh, mürettebatından kendisine sadık birkaç kişi ile birlikte, yanında hiçbir pusula ve harita olmadan Hollanda Doğu Hint Adaları'na 7 haftada ulaşmıştı. İsyancıların bir kısmı yakalanmaktan korktukları için Pitcairn Adası'na yerleşmiş ve gemiyi de burada yakmışlardı.
Güney Pasifik Okyanusu'nda yer alan Tanna Adası, Vanuatu Cumhuriyeti'ne bağlıdır. Adanın gizemli konusunu ise Kastom adı verilen yerli halkın inançları oluşturmuştur. Çünkü Kastom halkı Edinburgh Dükü Prens Philip’in tanrı olduğuna inanmaktadır. Bu inanışın temeli ise halk arasında ortaya atılan bir rivayete dayanır.
Rivayete göre; bir dağ perisinin soluk tenli oğlunun denizaşırı ülkelere giderek güçlü bir kadınla evleneceğine, ancak daha sonra adaya geri döneceğine inanıyorlarmış. Bu inancın, kraliyet üyelerinin 1974 yılında adaya yaptıkları bir ziyaret sırasında koloni temsilcilerinin Prens Philip’e gösterdikleri saygıya şahit olmaları üzerine ortaya çıktığına inanılıyor.
