İSTANBUL, (DHA)- İstanbul’da yaşayan Şeyda ve Süleyman Bilgin çiftinin üçüncü çocukları Eylül, 5 yıl önce bin gram ağırlığında dünyaya geldi. Doktorların ‘yaşamaz’ dediği mucize bebek Eylül, 5’inci yaşına girdi ve yaşıtlarıyla birlikte okula gidiyor.
Her yıl dünyada 17 Kasım Dünya Prematüre Günü olarak çeşitli etkinliklerle hatırlanıyor. Emsey Hospital hastanesinde de “Beraber Başardık” konulu Prematüre Bebek etkinliği gerçekleştirildi. Etkinliğe çok sayıda prematüre çocuk sahibi aile katıldı. Son araştırmalara göre her yıl Türkiye’de 150 bin bebek prematüre olarak dünyaya geliyor. O bebeklerden biri de Eylül Bilgin. 5 yıl önce prematüre bebek olarak bin gram ağırlığında dünyaya gelen Eylül için doktorlar yüzde 10 yaşam şansı verdi. Yemek borusundaki tıkanıklık nedeniyle uzun süre beslenemeyen küçük kız, 70 gün kuvözde kaldı. Zorlu geçen tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşan ve şu an 5 yaşında olan Eylül Bilgin, artık konuşuyor, yürüyor ve yaşıtlarıyla birlikte okula gidiyor.
“YILMADAN EYLÜL İÇİN MÜCADELE ETTİK”
Prematüre bebek annesi olmanın çok zorlu bir süreç olduğunu ifade eden Şeyda Bilgin, “Yüzde 10 yaşam şansı verildi.Çocuğun peşinden gitmeyin, tedavisi için bu kadar uğraşmayın dediler. Çabalamayın gibi sözler de duyduk ister istemez. Bazı doktorlar, ümidimizi kesmemizi söyleyerek ‘yeniden çocuğunuz olur, üzülmeyin’ tesellisinde bulundu. Bu süreç gerçekten çok zordu. Ama yılmadık, duanın gücüne inandık. Eylül 70 gün kuvözde kaldı. Ben de bazı ameliyatlar geçirdim. Eylül ve ben ayrı hastanelerde kaldık. Biz 2 senemizi Eylül’e feda ettik. Prematüre bebekler için hijyen çok önemli. Eve misafir kabul etmedik, çevremizle görüşmedik. Eylül’ü uzun bir süre dışarıya çıkarmadık. Şu an çok şükür Eylül iyi. Şu anda bir fizik tedavimiz var. Artık okula başladı” dedi.
“PREMATÜRENİN NE OLDUĞUNU BİLMİYORDUK”
Zorlu tedavi sürecinde hep eşinin yanında olduğunu anlatan Süleyman Bilgin ise, “Bu süreçte ben hep eşimle birlikteydim. İnci Hanım’ın dediği gibi bebek anne karnında değil kalbinde büyür diye biz buna inandık. Bir baba olarak ben de Eylül’ü kalbimde büyüttüm. Bu süreci ince ince dokuduk. Prematürenin anlamını başıma gelene kadar bilmiyordum. Kızım ile birlikte öğrendim. Artık toplum da bu konuda yavaş yavaş bilinçleniyor” diye konuştu.
“EN ÖNEMLİ SAĞLIK SORUNU SOLUNUM YETMEZLİĞİ”
Emsey Hospital Neonatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kul ise senede 140 ila 150 bin civarında prematüre doğum gerçekleştiğini belirterek “37 gebelik haftasını tamamlamadan doğan bebekler prematüre bebek olarak tanımlanır. Bu bebeklerin üçte biri de 28 hafta veya 1000 gramın altında doğan bebekler. Bu grup bebekler prematüre bebeklerde sık karşılaştığımız sorunlar açısından daha riskli. Ancak bu beklerde bile son yıllarda yenidoğan bakımında yaşanan gelişmeler dolayısıyla yaşam şansı ve sakatlık riski belirgin olarak azalmış durumda. Dünya ile karşılaştırıldığında ülkemiz prematüre bebeklerde mortalite ve morbidite oranları açısından iyi durumda. Prematüre bebeklerde karşılaştığımız en önemli sorunlar solunum sıkıntısı, kafa içine kanama, beslenme problemleri, enfeksiyonlar ve görme ile ilgili sorunlardır.
“ÇOK UMUT EDİP AZ KORKUN”
11 yıl önce bir prematüre bebek dünyaya getiren ve Prematüre Bebek Aile Danışmanlığı yapan İnci Candemir de bu bebeklerin büyük kahramanlıklar ortaya koyduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
“Benim oğlum 11 yıl önce doğdu. Prematüre doğum anne için büyük bir şok anıdır. Karanlık bir noktadan anneliğe başlarsınız. O belirsizlik ve korku anneliğin delirme halidir. Ben annelere ne öneriyorum derseniz. İnternetteki bilgileri baz almasınlar. Orada kötü senaryolar karşılarına çıkabilir. Bilgilensinler, çünkü insan bilmediği şeyden korkar. Ben bu anlamda Türkiye’nin ilk prematüre bebek bakım rehberini yazdım. Kitapta 25 uzman görüşü var. Bu kitap A’dan Z’ye annelerin yüreğine su serpen bilgilendiren ve iyi hissettiren hikayeler. O kitabı muhakkak okusunlar. Çok umut edip az korksunlar.”