BİZE ULAŞIN
Siyasette, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'hellalleşme' adımı ve yüzde 50+1 tartışması devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" mesajı hakkında, "Ey Kılıçdaroğlu sen önce git, benim başörtülü bacılarımdan özür dile" ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan, yüzde 50+1 tartışmalarıyla ilgili ise "O konuda değişikliğe giderse parlamento gider" açıklamasını yapmıştı.
AK Parti'nin kurucularından ve eski bakan Prof. Dr. Hüseyin Çelik, katıldığı programda hem Kılıçdaroğlu'nun açıklamasını hem de yüzde 50+1 ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Çelik'in açıklamasından satır başları:
Bu büyük bir cesaret gerektiren açıklamaydı. Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişte benim çok tartıştığım, cevap verdiğim bir insandır. Kılıçdaroğlu, genel başkan olduğundan beri, laiklik, kemalizm, başörtüsü üzerinden siyaset yapmıyor.
Bu önemli bir şeydir. CHP de ayakları zemine basan real bir zemine indi.
Tayyip Bey'in Dersim meselesinde devlet adına özür dilemesi ne kadar saygı değerse ki bunun sorumlusu CHP'idi. Kırılan gönülleri bu şekilde tamir etmezsek bir yere varamayız. CHP de geçmişinde büyük hatalar yaptı. Bütün Cumhuriyet dönemi boyunca biz gayrimüslimlere, Kürtlere, Alevilere zulüm etmişiz. Osmanlı döneminde bu insanlar daha rahattı.
Biz başkalarına tahammül etmezsek yanlış olur. CHP bir şeyi doğru yaptığı zaman buna yanlış denmez. Bizim sıkıntımız, siyasi rekabeti husumet zemininde yapıyoruz. Eğer siyasi rekabeti husumet üzerine inşa ederseniz o memlekette hiçbir şey olmaz. Parti genel başkanların birbirine saç başa girdiği bir ülkede sokaktaki vatandaşa farklılıklara tahammül edin diyebilir misiniz?
- Dindar siyasetçilerin son 20 yılda oluşan mağduriyetlere ilişkin helalleşme yapması gerektiğine inanıyor musunuz?
Ona da inanıyorum. Biz AK Parti'yi kurarken biz ötekiydik, ötekileştirilmiştik. Bizi asker, medya, yargı ötekileştirmişti. Biz mağdur ve mazlumduk. İslami prensip şudur: Mağlupken zelil olmamak, galipken zalim olmamak esastır. Bizim şimdi öteki gibi maalesef bir derdimiz yok, ötekileştirmeye devam ediyoruz. O zaman mağluptuk, şimdi galibiz. Galip olanlar çok daha şefkatli, merhametli, toleranslı yaklaşmak zorundadır. Eskiden 'dinci' tabiri kullanıldığı zaman benim çok zoruma giderdi. Fakat şu an böyle bir tabire inanıyorum. Dindar, kendi dini için gerekirse dünyasını feda eden adamdır, dinci ise kendi dünyası için çok rahat bir şekilde dinin feda eden adamdır. Siyasetçi ise dinini tepe tepe siyaset için kullanır. Dini terminoloji üzerinden siyaset yaparsanız dine zarar verirsiniz. AK Parti'yi kurarken bu konuda çok hassastık. AK Parti'nin en bariz vasfı milletin partisi olmasıydı. Parti devletleşirse devlet de partileşirse orada vahim bir durum vardır. 1950'deki seçimi kaybettiğinde CHP, devletin kendisiydi. Şimdi CHP, devlet partisi olma görüntüsünden kurtulmaya çalışırken AK Parti'nin milletin partisi olmaya devam etmesi lazım.
Partili Cumhurbaşkanı işine girdiğiniz zaman Cumhurbaşkanı, partili olunca vali de partili olur. Vali, Cumhurbaşkanı'nın ildeki temsilcisidir. Aslında bu 50+1 MHP'nin Tayyip Bey'e bir tuzağıydı. Tayyip Bey'in çok iyi bir siyasetçi olduğu herkesçe bilinen bir şeydir. Tayyip Bey, 'ismet' sıfatına, haşa Peygamber sıfatına sahip biri değil. Cumhurbaşkanı başka biri de olsa, bu hareketin lideri hiç şüphe yok ki Recep Tayyip Erdoğan'dır. AK Parti'nin de hellaleşmesi lazım.
