Chrissie Giles
BBC Future
İngiltere'de 1980'lerde doğan kuşak en fazla alkol tüketen kuşak oldu.
Alkol tüketimi İngiltere'de 2004 yılında zirve yaptı. O yıl İngilizler daha önceki yüz yılda tükettikleri alkolden daha fazlasını tüketti. Alkol patlamasına neden olanlar ise 20'li yaşlardaki gençlerdi. Yani 1980'lerde doğanlar. Peki neden?
Ölçümler, kişi başına yılda kaç litre saf alkol tüketildiğini gösteriyor. Bir litre saf alkol yaklaşık 20 litre bira demek.
1950'lerde İngiltere'de kişi başına ortalama 3,9 litre alkol tüketiliyordu. 1960'lardan 80'lere kadar bu miktarın arttığı, bir süre durakladıktan sonra 1990'larda yeniden yükselişe geçtiği görüldü.
2004'e gelindiğinde ise kişi başına alkol tüketimi 9,5 litreye tırmanmıştı. Bu yılda 100 şişe şarapla eşdeğerdi.
Bu artışta hangi etkenler rol oynadı?
Publar
1930'larda bir grup gözlemci İngiltere publarında ne olup bittiğini araştırıp kitap yazmıştı. İşçi erkeklerin toplandığı bu mekanlar bira ve sigara içme, sohbet, bahis, piyano, mal alım satımı vb. etkinliklere sahne oluyordu. 1960'lara kadar fazla bir değişim olmadı.
Bundan sonraki değişim ise İngilizlerin uzun süre denemekten kaçındığı bir bira türüne alışmalarıyla oldu. 1842'de Çek şehri Pilsen'de sarı renkli lager türü ilk bira üretilmiş ve Avrupa'ya yayılmaya başlamıştı. Almanlar kendi Pils birasını ürettiğinde bu yayılma daha da hız kazandı.
Fakat İngilizler, içme alışkanlıklarına uygun daha hafif alkollü kendi ale biralarını içmeye devam ediyordu. Fabrikalarda çalışan işçiler iş sonrası publarda susuzluklarını gidermek için litrelerce bira içtiğinden çabuk sarhoş olmamaları gerekiyordu. Ayrıca biranın sertliğine göre artan vergilendirme sistemi nedeniyle hafif bira daha avantajlıydı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra lager İngiltere'de de yayılmaya başladı. Özellikle 1960'lı yıllarda değişim arayışında olan kuşak bu birayı benimsemişti artık. Ayrıca 1974'te Hollandalı bira üreticisi Heineken ilk kez reklamlarında ‘serinletici içecek' tanımlamasını kullandı. 1975 ve 76'nın aşırı sıcak yazları lager tüketiminin artmasına neden oldu.
Farklı bira markalarının kullandığı ilginç reklam kampanyalarıyla bu artış devam etti. 1971-85 yılları arasında İngiliz birası ale yıllık satışları 10 milyon fıçı azalmış, lager satışları ise 12 milyon fıçı artmıştı. Lager artık İngiltere bira piyasasının yüzde 75'ini ifade ediyor ve İngiliz kimliğinin bir parçası sayılıyor.
Şarap sevgisi
Aynı dönemlerde İngilizlerde başka bir ihraç ürüne karşı da damak tadı gelişiyordu: Şarap. 1960'ta şarap İngiltere alkol tüketiminde yüzde 10'luk bir yer tutuyordu. Birkaç yıl sonra hükümet süpermarketlerin şarap satışını gevşetti. 1980'de şarap tüketimi dört katına çıkmıştı. Sonraki 20 yılda ise tekrar ikiye katlandı. Bu yıl 4000 yetişkin İngilizle yapılan ankette yüzde 60 içki olarak şarabı tercih ettiğini belirtiyordu.
Şarap evde de içilebildiği için tek içki içme mekanı artık publar değildi. Uzmanlar şaraba yönelimin İngiliz içki kültüründeki son 50 yılın en büyük değişikliği olduğunu belirtiyor. Şarap aynı zamanda erkek egemen publara gidemeyen kadınlar açısından da tercih edilen içki oldu.
Fakat son 50 yılda kadının finansal ve sosyal statüsü bakımından yaşanan değişim pub kapılarını onlara da açtı. 2000'lerin ilk yarısında alkol tüketiminin tavan yapmasında bu durum da etkili oldu. Bu kuşak kadınların 30 yıl öncesine oranla alkol tüketimi iki katına çıkmıştı.
Çılgın partiler
1960'lardaki tırmanma 1980-95 arası dönemde durgunluğa girdi. Bunda ülkedeki işsizlik oranının artmasının da payı vardı. Ayrıca bu dönem çılgın dans ve partiler dönemiydi. Bu nedenle gençlerin publara gitme oranında düşüş olmuştu. Fakat alkol sektörü buna da çözüm bularak içkiyi parti mekanlarına taşıdı.Ayrıca gençlere yönelik daha sert ve çeşitli içkiler ürettiler: şişelenmiş biralar, lager, elma şarapları ve alkollü meyve suları çıktı.
Pub zincirleri şehir merkezlerindeki eski banka, tiyatro, fabrika binalarına yayıldı. Böylece dans kulüplerinde, spor salonlarında, alışveriş merkezlerinde zaman geçiren yeni müşterilere de yönelmiş oldular. Artık pub müşterileri sadece yaşlı erkekler değildi. İskoçya'daki publarda biranın yanı sıra viski de satılmaya başladı.
Yeni satış taktikleri
Pubların bar kenarında yüksek masa ve sandalyelerde ve ayakta içmeye dayalı tasarımlarının değişim geçirmesi de içki tüketiminin artmasında etkili oldu. Artık masa ve sandalyelerde oturarak içme söz konusuydu. Gürültü yüzünden sohbet edemeyen insanlar da daha fazla içmeye yöneliyordu.
Pub, bar ve kulüplerin belli gün ve saatlerde içkileri promosyonlu ve daha ucuz satmaları da bir başka etken oldu. 2005'te hükümet yasaları değiştirerek pubların daha uzun saat açık kalmasına izin verdi. Daha fazla içki satmaları için pub menajerlerine yüksek primler verildi. Bütün bunlara ek olarak 1984-2007 yılları arasında enflasyonun düşmesi ve gelir artışı nedeniyle alkollü içkilerin tüketiciye daha ucuza mal olduğu bir dönem başlamıştı.
‘Kararlı sarhoşluk'
Bu gelişmeler araştırmacıların ‘kararlı sarhoşluk' olarak adlandırdığı durumun yaygınlaşmasında etkili oldu. Bu ise 20'li yaşlardaki gençler arasında yaygındı. Onlar alkolü iyi zaman geçirmenin bir parçası olarak görüyordu.
2004'e gelindiğinde İngilizler 50 yıl öncesine kıyasla iki kat daha fazla alkol tüketiyordu. Ancak bunun bir bedeli de vardı. O yıl sarhoşken araba kullanan şoförler 500'den fazla kişinin ölmesine neden olmuştu. Alkollü insanlar daha saldırgan oluyor, olay çıkarıyordu. Alkole bağlı karaciğer hastalıklarından ölümlerde 2008'e kadar artış oldu.
Şimdiki kuşak daha az içiyor. Bunda maddi sıkıntılar, dinsel nedenler ve internet başında zaman geçirme etkili olmuş olabilir. 2013'te kişi başına alkol tüketimi 7,7 litre ile 1996'daki seviyenin de altına düştü. Fakat 1980'ler kuşağının üzüntüde de sevinçte de alkol almayı içeren içki alışkanlığı aynı şekilde devam ediyor denebiliyor.
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future'da okuyabilirsiniz.