HABER

Cemil Bayık: Kim gerillanın silahı bırakacağını sanıyorsa hayal görüyor

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, gerillanın silah bırakmayacağını ve direnişten vazgeçmeyeceğini açıkladı.

Cemil Bayık: Kim gerillanın silahı bırakacağını sanıyorsa hayal görüyor

Kandil dağında bulunan KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Ortadoğu ve Suriye'nin Rojava bölgesinde yaşananlara dikkat çekerek, "Kürtler ve Kürdistan halkı özgür ve demokratik yaşama kavuşmadan kim gerillanın direnişten vazgeçeceğini ve silah bırakacağını sanıyorsa o hayal görüyordur. Hiç kimse hayale kapılmasın, gerçekçi olsun. Kürtler özgür ve demokratik yaşama kavuşmadan bu tür hayalci şeyleri dillendirmesin" dedi.

Kürtçe Yayımlanan Azadiya Welat gazetesine, 'Kürdistan devrim tarzının zamanı' başlıklı makale yazan KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Suriye'nin Rojava bölgesindeki devrime saldırıların devam ettiğini, Kürtlerin kendi topraklarında özgür ve demokratik yaşamasına tahammül edilmediğini söyledi. Bu saldırıların dış güçler tarafından gerçekleştirildiğini söyleyen Bayık, "Kürtler ne başka topluluklara saldırmış, ne de başka halkların toprağını işgal etmiştir. Her etnik topluluğa, her inanca saygı böyle bir saldırıyla karşı karşıyadır. Ne dünya ne de bölge ülkeleri bu vahşi saldırıya karşı çıkıyor. Bu gerçeklik, Kürtlere saldırmanın normal görüldüğünü ortaya koyuyor. Kürtlerin diğer halklar gibi kendi toprağında özgür ve demokratik yaşama hakkı olduğu kabul edilmiyor. Kürtlerin de bu hakka sahip olduğu kabul edilseydi bu sessizlik olmazdı" dedi.

"ORTADOĞU'DA VE ROJAVA'DA KOŞULLAR KÜRTLER İÇİN ZORLU HALE GELMİŞ"

Rojava'da Kürtlerin kahramanca direndiğini ve Ortadoğu halklarına örnek bir direniş gösterdiklerini söyleyen Cemil Bayık, şöyle dedi:

"Ortadoğu'da ve Rojava'da koşullar Kürtler için çok zorlu hale gelmiştir. Ancak, zor koşullarda direnme gücü gösterilebilirse ayakta kalınacak ve başarı kazanılacak bir dönemden geçiliyor. Nasıl ki Amed zindanında zoru koşullarda direnilip zafer kazanılmışsa, şimdi de bu tarzda direnmenin zamanıdır. Kürdistan devriminin tarzı Amed'de yaratılmıştır. Bu da zor koşullarda direnip başarmanın tarzıdır. Bu tarzla direnmeden Kürdistan'da en küçük bir kazanım elde etmek mümkün değildir. Bu nedenle Kürdistan'da en küçük kazanım zorluklara direnilerek ve büyük bedeller ödenerek kazanılmıştır. Kürt'ün kazanma kanunu artık böyledir. Zor koşullarda mücadele edip kazanmanın tarzı olan Kürdistan devriminin tarzının tam da pratikleşmesi gerektiği bir dönemden geçiyoruz. Kürdistan'da şimdiye kadar koşullar ne olursa olsun mücadele edilmiş ve başarı kazanılmıştır. Bu tarzda mücadele edilmeden mevcut koşullarda ne Kobane'de direniş başarı kazanır, ne de Kürdistan özgürleşir. Bu açıdan zorluklardan şikayet etmek olmaz. Aksine bu zorluklar karşısında tam da Kürdistan devriminin tarzına ihtiyaç var deyip mücadeleyi yükseltmek gerekir. Tam da Apoculuğun zamanıdır demek gerekir. PKK tarzıyla yaşamanın ve direnmenin zamanıdır, demek gerekir. Özcesi zaman zor koşullarda fedaice direnmenin ve başarmanın zamanıdır."

"SİLAH BIRAKILMASINI İSTEYENLER BİN DEFA DÜŞÜNMELİDİR"

KCK Yürütme Konseyi Eş başkanı Bayık, Ortadoğu ve Kobane'de yaşananların bu coğrafyada meşru savunma gücü olmadan varlığı sürdürmek mümkün olmadığını gösterdiğini ifade ederek, "Fiziki ve kültürel soykırıma uğratılmak istenen Kürtler için bu gerçeklik bin defa daha geçerlidir. Yakın zamana kadar 'Silahlı mücadele zamanı geçmiştir, artık silahları bırakma zamanı gelmiştir' diyenler Ortadoğu ve Rojava'ya bakmalıdır. Meşru savunması olmayan Kürtlerin bir kaşık suda boğulacağını görmelidirler. Özelliklesilahlı mücadelenin zamanı geçmiştir diyerek gerillaya silah bırakma çağrısında bulunan Kürtler şapkalarını önlerine koyup bin defa düşünmelidirler"dedi.

"KİM GERİLLANIN DİRENİŞİ VE SİLAHI BIRAKACAĞINI SANIYORSA HAYAL GÖRÜYOR"

Ortadoğu'nun hala demokratik siyasetin hakim olduğu ve silahların devre dışı bırakıldığı bir coğrafya olmadığını, herkesin hangi coğrafyada yaşadığını bilmesi gerektiğini söyleyen Cemil Bayık, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ortadoğu'da ancak büyük mücadeleler verilerek ve ağır bedeller ödenerek özgür ve demokratik yaşama kavuşulur. Ortadoğu'da demokrasi ve özgürlük için daha çok mücadele vermek gerekmektedir. Meşru savunma gücünden vazgeçmek, başta Kürtler olmak üzere Ortadoğu halklarını despotik ve eli silahlı devletlere ve çetelere teslim etmek olur. Amiyane deyimle kediye ciğer teslim etmek anlamına gelir. Demokrasi ve özgürlük zihniyetiyle değil, silahlı gücüyle içeride ve dışarıda hakim olmak isteyen bir güç de Türk devletidir. Hatta 'benim silahlı gücüme içeride ve dışarıda kimse karşı çıkamaz, boyun eğmek zorundadır' diyen bir güçtür Türkiye. Türkiye sadece içeride antidemokratik bir politika izlemiyor, dışarıda da despotik ve zalim devletleri ve çeteleri destekliyor. Rojava'da ve Suriye'de kimlerden yana olduğunu ortaya koymuştur. Rojava'da ve Kobane'de demokrasi güçlerini değil de, eli silahlı ve Kürtleri teslim almak isteyen çeteleri destekliyor. Ortadoğu'da özellikle Kürtler meşru savunma gücüne sahip olmadan varlığını koruyamazlar. Fiziki ve kültürel soykırıma tabii tutulurlar. Hala hiçbir devlet ve siyasi güç bu amacından vazgeçmiş değildir. Türkiye hala bu zihniyettedir. Bu nedenle Kürtler meşru savunma gücünü koruyacak, hatta daha fazla güçlendireceklerdir. Dolayısıyla Kürtler ve Kürdistan halkı özgür ve demokratik yaşama kavuşmadan kim gerillanın direnişten vazgeçeceğini ve silah bırakacağını sanıyorsa o hayal görüyordur. Hiç kimse hayale kapılmasın, gerçekçi olsun. Kürtler özgür ve demokratik yaşama kavuşmadan bu tür hayalci şeyleri dillendirmesin."

(DHA)

En Çok Aranan Haberler