33 yaşındaki Hilary Messer-Barrow, kocasının işi için Kanada’nın kuzeyindeki Yukon topluluğuna taşınmak zorunda kalana kadar şehir hayatı yaşıyordu. Evlerinin 100 kişilik küçük bir topluluk arasında bulunduğunu dile getiren Barrow, sokak isimlerinin bulunmadığını hatta yer ve yön tabelalarının olmadığını dile getirdi. Yaşadıkları alanda sadece birkaç erzak alabildikleri bir benzin istasyonu olduğunu belirten Barrow, başlangıçta aşırı yaşam tarzı değişikliğinden çok korktuğunu ve şimdi yeni evine aşık olarak şehre asla geri dönmek istemediğini söyledi. Barrow’un yaşam alanı ve günlü aktivitelerini anlattığı sosyal medya paylaşımlarıyla viral olmayı başardı.
“İNANILMAZ BİR MACERA OLACAĞINI ANLADIM”
Şehir hayatına alıştığı için bu bölgenin hem iklim hem de ulaşım açısından kendisini zorlandığını ifade eden Barrow, “Dükkanlara yürüyerek giden şehirli kız hayatını yaşamaya alışmıştım.Çok korkmuştum ama manzarayı görür görmez aşık oldum. Bunun inanılmaz bir macera olacağını o zaman anladım. Topluluk, doğanın ne kadar harika olduğunu anlamama yardımcı oldu. Umarım bir daha asla bir şehre taşınmak zorunda kalmam." dedi.
Hilary ve James kısa günlere uyum sağlamak, yemek yapmayı öğrenmek ve alışveriş gezilerinin çoğunu yapmak zorunda kaldılar. Bölge kış aylarında sadece dört saat gün ışığı alırken sıcaklıklar eksi 47 dereceye kadar düşebiliyor.
Hilary ve kocasının süpermarkete olan gezisini tamamlamaları iki gün sürüyor. Hava soğuk olduğunda, çift uzun yolculuk nedeniyle gece için bir otel rezervasyonu yaparken, yaz aylarında bazen daha kamp kurmayı tercih ediyorlar. Barrow, “Süpermarket 285 mil uzakta ve oraya varmamız beş saat sürüyor. Her altı ila sekiz haftada bir gidiyoruz ve ihtiyacımız olan her şeyin kaydını tutuyorum.Kamyonumuz ayrıca iyi stoklanmış bir acil durum kitiyle dolu ve yolculuğun büyük bir bölümünde cep telefonu hizmetimiz olmadığı için gerekli mesajları göndermek için her zaman uydu iletişimcimiz var.Köpeğimiz Chill bizimle geliyor, biz de yemeğini, yatağını ve tasmasını hazırlıyoruz.” diye konuştu.
Yaşadıkları bölgenin iklim koşulları nedeniyle yiyeceklerini düzgün bir şekilde saklamaları gerektiğini dile getiren Barrow, “Kış aylarında sebzelerimizi düzgün bir şekilde paketleme konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Aksi takdirde donabilirler ve temelde yenmez hale gelebilirler. Yaz aylarında mandıralarımızı, etlerimizi ve dondurulmuş ürünlerimizi dikkatlice soğutucularda saklarız bozulmasınlar diye." dedi.
Kadın, yolun uzun olmasına rağmen, doğal manzaraların tadını sonuna kadar çıkarabilecekleri için her dakikanın "muhteşem" olduğunu söyledi. Yaşadığı yerle aralarında özel bir bağ bulunduğunu dile getiren Barrow, “Bunun ne kadar iyi olacağını asla düşünmezdim. Endişelerimle yüzleşmemi ve kendim hakkında çok şey öğrenmemi sağladı. Çevremdeki güzel manzarayla çok derin bir bağım var." ifadelerini kullandı.