
Parfüm, Diana için yalnızca bir aksesuar değil; kendini dış dünyaya anlatmanın en incelikli yollarından biriydi. Sarayın soğuk koridorlarına inat, taşıdığı o sıcak ve romantik hava, seçtiği kokularla çok daha belirgin hâle geliyordu.
Diana gençlik yıllarında “First”e âşık olmuştu. O yıllarda henüz dünyanın gözlerini çevirdiği bir figür değil; hayalleri, kırılganlıkları ve hayatı anlamaya çalışan genç bir kadındı.
Parfümün notalarına göz atalım:
Bence bu koku, Diana’nın o meşhur utangaç bakışlarının parfüm olarak karşılığıydı. Masum ama etkileyici. Zarif ama içten.
Diana'nın ilk dönemine dair bütün fotoğrafları düşünün; sade pastel tonlar, hafif romantik kesimler ve doğal bir makyaj… “First”, bu görüntünün görünmez tamamlayıcısıydı.

Prenses Diana’nın koku gardırobunda en şaşırtıcı ama bir o kadar da anlamlı parçalardan biri, Houbigant’ın 1913 yılında yarattığı o tarihi buket: Quelques Fleurs. Parfüm dünyasının ilk “multi-floral” kompozisyonu olarak kabul edilen bu koku, Diana’nın kırılgan ama pes etmeyen ruhuyla da uyum içinde...
Benim düşünceme göre Diana’nın bu parfümü özellikle düğün günü seçmesinin ardında, onun içindeki o “eski dünya zarafetine” duyduğu sempati vardı. Saf beyaz çiçeklerin yumuşaklığı, pudralı bir romantizm ve nostaljik bir masumiyet…
Bu koku, sümbül, orkide, amber ve sandal ağacı gibi notalar içeriyordu.

Diana yıllar geçtikçe, kraliyet içinde kimliğini bulma mücadelesi daha görünür hâle geldi. Evliliğindeki gölgeler ile yüzleşmesi, çoğu zaman yalnız ama güçlü durması ve İngiliz paparazzilerinden gördüğü bunaltıcı ilgiye akıl oyunlarıyla cevaplar vermesi onun kişiliğini şekillendiren ve olgunlaştıran olaylar silsilesiydi.
İşte o dönemlerde prensesin parfüm seçimi de değişti ve 24 Faubourg adlı parfüm sahneye çıktı.
Notalarda, portakal çiçeği, Ylang-ylang ve kehribar yer alıyordu.
Diana’nın stilini yıllardır ikon yapan şey, yalnızca kıyafet seçimleri değildi.
Asıl etkileyici olan; onun kendini ifade biçimiydi. Bugün hâlâ “Diana nasıl kokardı?” diye sorulması boşuna değil.
O kokuların her biri, onun hakkında bir şey fısıldıyor:
Romantik bir genç kadın, kendi kimliğini arayan bir anne, baskı altında bile zarif kalmayı seçen bir insan ve dünyaya sadece bir iz değil, bir duygu bırakan bir ruh…
Diana'nın parfüm tercihleri, onun hayatındaki en sessiz ama en güçlü seçimlerden biriydi.