AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, HDP'nin seçimden önce herkese gülücükler dağıttığını belirterek, "Güzel mesajlar vermeye çalıştı. Ama seçimden sonra vasileri duruma el koydular. Kandil konuşmaya başladı" dedi.
AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, partisinin il binasında teşkilat mensuplarıyla istişare ve değerlendirme toplantısına katılmak zere geldiği Şırnak'ta esnaf ziyaretinin ardından STK ve kanaat önderleriyle İl milli Eğitim Müdürlüğü bahçesindeki iftar programına katıldı.
Ünal burada yaptığı konuşmada, “Şırnak’ın bizim için özel bir önemi var, özel bir anlamı var. Şırnak gibi Siirt’imizin, Hakkâri’mizin, bölgemizin bizim için özel bir anlamı var. 13 yıldan beri hep birlikte bölgemizde uzunca bir zamandan beri devam eden bir sorunu bir sakıntıyı çözmenin ve Ramazan’ı şerifin kalplerimizi kardeş ettiği gibi vatandaşlarımızın kardeş olduğu, huzur içinde yaşadığı, her bir vatandaşımızın temel hak ve hürriyetlerin güvence altında olduğu, emniyete olduğu, emin olduğu bir ülkeyi var etmenin mücadelesini veriyoruz. Şu anda iftar yaptığımız alan aslında özel bir alan. Bu ülkede yıllarca biz demokratikleşme mücadelesini verdik. Yıllarca bu ülkede insanımızın iradesinin egemen olmasının mücadelesini verdik. Demokratik siyasetin mücadelesini verdik. 13 yılın sonunda geldiğimiz noktada demokratik siyaseti egemen kılmak ve milletti iradesinin sandıkta tecelli ederek, devletin milletti iradesi doğrultusunda millete hizmetkar olmasını sağlayacak günlere eriştik. Ama yıllara önce bir sorundan yola çıkarak bu sorunun çözüm için silahı ve şiddeti çözüm aracı olarak görenler, demokratik siyaseti silahtan ayrıştırarak sadece demokratik siyasetin egemen olduğu bir Şırnak, bir Hakkari, bir bölge, bir ülke oluşmasına rıza göstermiyorlar. Biz bu süreçte çok ciddi bir risk aldık. Biz bu meseleyi siyasi bir mesele olarak görmekten, bu meseleyi bir ülke meselesi olarak gördük. Kardeşliğimizin, birliğimizin beraberliğimizin olmasa olmazı olarak gördük ve bugün bunun mücadelesine devam ediyoruz. 2015 7 Haziran seçimlerinde milletimiz bir karar verdi ve biz dedik ki milletimizin verdiği karar bizim başımızın tacıdır. Çünkü biz milletin iradesinin egemen olması için mücadele verenleriz. Biz ceberut devletin ceberut devlet anlayışının ve insanların inançları, kimlikleri, yaşam tarzları üzerinde ayrıştıran, toplumsal talepleri kabul etmek yerine, toplumsal talepleri sorun olarak gören devletin yerine, demokratik devletin alması için mücadele verdik. Geçmişte yanşan sıkıntıları hatırlayın, geçmişte bu alanda yaşayan sıkıntıları hatırlayın, geçmişte bugün İl Milli Eğitim Müdürlüğü olan bu binada yaşayanları hatırlayın bugün ne durumda olduğumuzu daha iyi fark edersiniz” dedi.
Ünal, “Şimdi geldiğimiz noktada suçladıkları şeylere bir bakın. 13 yılda yaşananlara bir bakın. Bu ülkede darbeler oldu mu, oldu. Peki, birileri darbe yapanlara darbeci dedi mi? demedi. Cuntacı dedi mi? demedi. Diktatör dedi mi? demedi. Şırnak'ta faili meçhuller yaşanırken, kardeş kardeşe kırdırılırken, birileri bu duruma isyan etti mi? siyasi yolla isyan etti mi? hayır etmedi. Ama 13 yıl boyunca biz hiç kimsenin ötekileştirilmediği, ayrımcılığa maruz kalmadığı, kimliğinden, inancından dolayı hor görülmediği, asimilasyona uğramadığı ve reddedilmediği bir ülke inşa etmenin mücadelesini verdik. Bugün önemli bir noktaya geldik. çözüm sürecinin riskinin ve çözümün yönteminin ve iradesinin ortaya koyan biz bugün geldiğimiz notada birilerinin ısrarla silahı bir çözüm aracı olarak görmekten vazgeçmemesine şahitlik ediyoruz. HDP seçimden önce herkese gülücükler dağıttı. Güzel mesajlar vermeye çalıştı. Ama seçimden sonra vasileri duruma el koydular. Kandil konuşmaya başladı. Biz dedik ki hani demokratik siyaset olacaktı? Hani milletin seçtiği temsilcileri mecliste temsil ettikleri millet adına konuşacaklardı? Kandil konuşunca siz susmaya başladınız. Yetmedi geçtiğimiz günlerde Suriye'de bizimde lanetlediğimiz bir olay oldu. İŞİD Kobani'ye saldırdı. HDP'nin Eş başkanını ilk açıklaması ne oldu? İlk Açıklama Türkiye Cumhuriyetini suçlamak ve AK Partiyi suçlamak oldu. YPG sözcüsü çıktı ve bu meselenin Türkiye ile ilgisi yok dedi. Türkiye'den geçtiklerine dair bir kanıt yoktur dedi. İŞİD ile bugüne kadar Türkiye mücadele etti. 10 Kasım 2013'te İŞİD'i kim terör örgütü olarak kabul etti. Türkiye kabul etti. Bakanlar Kurulu kararıyla, Resmi Gazete de yayınlayarak bunu kabul etti. Peki, bölgede koalisyon güçlerine İŞİD ile mücadelede kim destek verdi? Türkiye destek verdi. Peki, bunlar neden ısrarla Türkiye ile İŞİD'i aynı karede göstermeye çalışıyorlar? Bunlar dağdaki teröriste, terörist demeyip, dönüp neden Türkiye Cumhuriyeti Devletine terörist demeyi tercih ediyorlar? 13 yıldan beri biz ve sizler, demokratik bir ülke mücadelesini vermiyor musunuz? insanların baskı görmediği ötekileştirilmediği bir ülkenin, inançlarından ve düşüncelerinden dolayı insanların baskı görmediği demokratik bir ülkeyi inşa etmenin mücadelesini vermiyorsunuz? bu mücadeleyi vermiyormuyuz? Peki bunlar kendileri gibi düşünmeyenler ve hayata kendileri gibi bakmayanlar, baskı yapıyorlar mı? Yapıyorlar. Burada biz birlik, beraberlik ve kardeşlik mücadelesi veriyorken, bu mücadeleden vaz mı geçeceğiz, Hayır, asla bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Biz bu ülkenin sorununun çözümünde sonuna kadar irade göstereceğiz. Çözüm süreci bu milletin malı olmuştur artık. Çözüm sürecinin muhatabı bizzat bu milletin kendisidir” dedi.
Ünal, “Çünkü neden şiddeti istemiyoruz. Silahı istemiyoruz. Baskı istemiyoruz. Özgür, bağımsız bireyler olarak bulunduğumuz mahallede, bulunduğumuz ilçede, bulunduğumuz ilde kendimiz olarak yaşamak istiyoruz. Kimse tarafından baskı görmeyen bireyler olarak yaşamak istiyoruz. Biz yıllarca devletin baskısını sona erdirmek için mücadele etmedik mi? Ettik. Peki, devletin baskıcı tutumu ortadan kalktığında bu defa kimler baskı yapmaya başladı. Onu çok iyi biliyoruz. Ben şuna inanıyorum demokratik siyaset kazanacaktır. Çözüm kazanacaktır. Kardeşlik kazanacaktır. İnsanların demokratik talepleri kazanacaktır. Türkiye’nin etrafı uzunca bir zamandan beri maalesef bir ateş çemberine döndü. Bunun sorumlusu Türkiye’midir. Suriye’de yaşananların, Irak’ta yaşananların, Mısır, Libya, Lübnan’da yaşanların sorumlusu Türkiye’midir. Türkiye’de biz bütün bu ateş çemberine rağmen Türkiye’yi barış, istikrar ve güvenlik adası olarak dimdik ayakta tutuyoruz. Seçimler oldu ve bitti. Hükümetimiz şu an görevinin başında. Ak parti yüzde 41 oy almış. Güçlü bir siyasi parti olarak aynı zamanda siyasi istikrarın güvencesi olarak yoluna devam ediyor. Bu seçimde belki sakalımız kesildi biraz. Ama sakalımız yerine gelir. Kimse bundan şüphe etmesin. Biz 2009’da \%38 oy aldığımızda da oturduk muhasebemizi yaptık. 2011 de yüzde 50 oy aldık. Şimdi yüzde 41 oy aldığımızda da biz otururuz. Muhasebemizi yaparız, yaptıkta. Şimdi inşallah daha güçlü yolumuza devam edeceğiz. Şimdi biz seçimden sonra milletin bize verdiği mesajı farkında olarak, millet ne dedi ey ak parti sana \%41 oy veriyorum ama tek başına sana iktidar yetkisi vermiyorum dedi. Bütün siyasi partileri bir sorumluluk testine tabi tutmuştur. Biz sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Önümüzdeki hafta sayın cumhurbaşkanımız hükümeti kurma görevi verdiğinde başbakanımız diğer siyasi partilerle görüşecek. Türkiye’nin öncelikleri ak partinin ilke ve değerleri etrafında görüşmeler devam edecek. Türkiye’nin öncelikleri asla zarar görmeyecek. Türkiye’nin hassasiyetleri asla zarar görmeyecek. Türkiye’nin istikrarı asla zarar görmeyecek. Kamu güvenliğimiz. Emniyetimiz asla zarar görmeyecek. Açık, net, şeffaf siyaset yapmayanlar ayak oyunları kuranlar, iftiradan, yalandan, kara propagandadan medet umanlar kaybedecektir. Biz bu ülkede sadece vatandaşlık temelinde, her vatandaşımızın hür ve özgür olmasını istiyoruz. İnsanlarımızın Türk, Kürt, alevi, suni, Çerkez farklı kimlikler üzerinden ayrımcılığa maruz bırakılmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu coğrafyada yaşayan 78 milyon insanın her biri özgür ve eşit vatandaştır. Hiçbir bölgede, hiçbir ilde ve ilçede kimseye hiçbir şekilde hiç kimsenin baskı yapmasına izin vermeyeceğiz. Birileri şunu düşünmesin. Demokratik siyasetin onlara sunduğu fırsatları silahla birleştirip bir baskı ve korku düzeni kurmaya hiç kimse heveslenmesin. Biz milletin iradesine sonuna kadar ram olmuşuz” dedi.
Ünal, “Biz milletin iradesine sonuna kadar ram olmuşuz. Ama milletin iradesi üzerinde kendisini gören her kim olursa olsun mücadele etmeye devam edeceğiz. Bölgenin iradesi üzerinde kendisini bir üst irade olarak gören hangi mihrak hangi odak olursa olsun bizim çelik irademiz çarpacaktır. Bundan emin olunuz. Aynı şekilde Türkiye’nin 2023 hedefleri var. Türkiye’nin yürüyeceği yol var. Evet Türkiye’nin sorunları da var. Türkiye’nin sıkıntıları da var ama bunları hep birlikte çözeceğiz. Seçimde burada bulunan kardeşlerimin hangi sıkıntıları yaşadığını ben biliyorum. Hangi baskılara maruz kaldığını ben biliyorum. Şundan emin olun bu baskılar kalmayacak kardeşlerim. Bu baskılar olmayacak. Ve özgürlükten dem vuranlar, barıştan dem vuranlar, insan onurundan ve insan haysiyetinden dem vuranlar kullandıkları bu kavramlarla kendi baskıcı bu düzenlerini örtemeyecekler, gizleyemeyecekler. AK parti 13 yıldan beri bu ülkede her bir vatandaşımızın onurunun, haysiyetinin, özgürlüğünün, teminatı olmaya devam edecek. Bundan asla taviz vermeyeceğiz. Çözüm sürecinin şu anlama geldiğini hiç kimse zan etmesin. Çözüm süreci birilerinin rahat at koşturması meydanı boş bulması, oraya buraya tehdit savurması, kamu düzenini hiçe sayması değildir. Çözüm süreci tamda kamu düzenini sağlamak, insanlarımızın onurunu haysiyetini, özgürlüğünü ve kendi özgür tercihini rahatça yaşayabilmesini sağlamak için başlatılmıştır. Gönlünüz rahat olsun, yolumuz açık, Türkiye’nin önü aydınlık. Evet, bölgede farklı oyunlar peşinde koşmuyorlar mı? Koşuyorlar. Farklı tuzaklar kurulmuyor mu? Kuruluyor. Birileri Diyarbakır’da bombalar patlatıp bunun üzerinden Ak partiye saldırmıyorlar mı? Saldırıyor. Kobani’de acı çeken Kürt kardeşlerimizin acıları üzerinden siyaset devşirmek isteyenler yok mu? Var. Bölgede başka hayaller peşinde koşmak isteyenler yok mu? Var. Ama biz milletimizin iradesi ile hareket ettiğimiz sürece. Biz bu m,illetle beraber yol yürüdüğümüz sürece bunların her biri bertaraf olacaktır” dedi. (İHA)