ANKARA (İHA) - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şu hususu hiçbir vatan evladı asla aklından çıkarmamalıdır. Başka dillere itibar ve güç vehmedip dilini zayıflatan, zaman içerisinde kullandığı dilini terk eden toplumlar; önce şahsiyetlerini, sonra da millet olma vasıflarını kaybedeceklerdir" dedi. Bahçeli, hükümetin sürekli Türk kimliğini 'alt kimlik' unsuru olarak gösterme gayretinin Türkçe'nin gelişmesi ve korunmasında en büyük tehlike olarak görülmesi gerektiğini de
savundu.
Bahçeli, 26 Eylül Dil Bayramı münasebetiyle bir kutlama mesajı yayınladı. 76 yıl önce İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda toplanan 1. Dil Kurultayı'nın açılış günü olan 26 Eylül'ün Dil Bayramı olarak kutlanıldığını hatırlatan Bahçeli, köklü ve zengin bir içeriğe sahip olan dilimizin, gelişmesi ve yaygınlaşması için bu özel günün anlamının çok büyük olduğunu kaydetti. Bu mana yüklü günün, toplumumuzun tüm kesimlerinin katılımıyla hatırlanması ve kutlanmasının güzel Türkçe'nin güçlenmesine destek olacağını belirten Bahçeli, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Dil, kültüre anlam katan, ruh ve içerik kazandıran; duyguların, düşüncelerin kuşaklar arasında aktarılmasını sağlayan vazgeçilemez, ikamesi bulunmayan bir değerdir. Kültür, önceki nesiller tarafından oluşturulup tarihin imbiğinde damıtılarak bugünlere ulaştırılan, bugünkü kuşakların katkılarıyla da geleceğe miras bırakılan yaşayan bir hayat biçimdir. Esas ve makul olan; kültürün kendi iradesine göre serbest ve bağımsız bir ortamda, yeni ihtiyaç ve şartlara göre değişmesine kendisinin karar vermesidir. Bunun yerine dayatılarak ya da etkili iletişim imkanlarıyla yapılan tek yanlı etkileme ve yönlendirme çabaları, var olan kültürel yapının tepeden inme yöntemlerle değiştirilmesi anlamına gelecektir. Bu halde beklenti ve istekler dışında gelişen maraz nitelikli hal, toplumları zayıf, dayanıksız, köksüz ve bu bağlamda daha güçlü kültür dairelerine güdümlü bir hale getirecektir. Özenti ve kendinden uzaklaşmanın yükseldiği bu zaman diliminde; kendi dışımızdaki kültür sistemlerine benzeme ve uyma çabasında gözle görülür bir yoğunluk olduğunu üzülerek ifade etmeliyim. Bu konuda en belirgin ve düşündürücü çarpıklık ise dilde yaşanmaktadır. Kendi dilinden vazgeçen, bunun yerine başka dilleri önceleyen toplumların ilk hesaplaşacağı ve sorgulayacağı da milli kimlikleri olmaktadır. Milli kabullerini tartışan ve küçük görenlerin, öz değerlerine yabancılaşarak, yabancı kültürlerin etki alanına gireceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Başkalarının yanlışlarını, kendi doğrularına tercih etme sefaletinin sonu elbette dilde yabancılaşma, kültürde aşınma, milli değerlerden uzaklaşmayı beraberinde getirecektir. Şu hususu hiçbir vatan evladı asla aklından çıkarmamalıdır: Başka dillere itibar ve güç vehmedip dilini zayıflatan, zaman içerisinde kullandığı dilini terk eden toplumlar; önce şahsiyetlerini, sonra da millet olma vasıflarını kaybedeceklerdir. Geleceğe yabancı diller aracılığıyla duygu ve düşüncelerini miras bırakanlar, artık meselelere başka milletlerin değerler sistemi içinden bakacaklar ve asla kendileri olamayacaklardır. Ne hazindir ki; kendi dilini konuşurken bile yabancı dil merakında olanlar, bir süre sonra güzel Türkçemizden kopuşun gerçekleşeceğinin ya farkında değillerdir ya da bunu önemsememektedirler."
Milleti güçlü kılan, tarihi varlığını ve sürekliliğini sağlayan, milli şuura hayat veren, mensup olma hazzını yaşatan ve vatandaşları birbirine yaklaştırarak onlar arasında birlik yaratan en temel unsurun dil olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Bilinmelidir ki Türk milletinin devamlılığı ancak dilinin varlığıyla mümkün olacaktır. Aziz milletimiz ahlakını, hatıralarını, geleneklerini ve yaşayış biçimini dili sayesinde muhafaza etmekte ve bir sonraki kuşağa geçirmektedir" dedi.
Hükümetin Türk kimliğini alt kimlik unsuru olarak gösterme gayreti içinde bulunduğunu ve bunun Türkçe'nin gelişmesi ve korunmasında en büyük tehlike olarak görülmesi gerektiğini de savunan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne kadar zor ve meşakkatli olsa da, engeller ne denli büyük de olsa aziz millet fertlerine Türkçe sevgisi, ana dili duygusu ve dil bilinci duyarlılığının önemi ve muhafazasının gerektiği mutlaka anlatılmalı ve gösterilmelidir. Nitekim milli kimlik ve bilincin oluşturulmasında çok önemli bir işlevi olan Türk dilinin, milletimizin saygınlığını devam ettirmek açısından da önemli bir katkısı olacağı iyi bilinmelidir. Türk dilinin güzellik ve zenginliğine kavuşması için 731 yıl önce Karamanoğlu Mehmet Bey'in yayınladığı fermanda ifade bulan, 'Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya' sözü, millet olma bilincinin sağlanması, Türk kültürünün korunması ve gelecek nesillere aktarımında dilin önemine duyulan ihtiyacın ve siyasi kararlılığın bir önsözü niteliğindedir. Dil ve kültür birliğini oluşturmayı amaçlayan Karamanoğlu Mehmet Bey'in, asırlar önceki muhteşem milli iradesine şu an çok ihtiyaç bulunduğu aşikardır. Ayrıca milletleşme yolundaki yapıcı ve yönlendirici bir konumu olan Türkçemizin yabancı etki ve tesir alanlarından da uzak tutulması, hak ettiği itibarlı duruma bir an önce kavuşturulması hususunda herkesin mutlak anlamda görev ve sorumluluğu bulunmaktadır. Bu vesileyle milletimizin Dil Bayramı'nı kutluyorum. Türkçe'nin geliştirilmesi ve muhafaza edilmesinde emeği geçenlere takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş Türkçe sevdalılarına Yüce Allah'tan rahmet diliyor; minnet ve şükran hislerimle aziz hatıralarını yad ediyorum."