ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Kıbrıs'ın tanınması için Türk hükümetinin ve KKTC'nin tarihi bir fırsat yakaladığını, bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, Kıbrıs'ın tanınması için gerekirse Erdoğan ile dünyayı köşe bucak dolaşabileceğini söyledi.
CHP Grubu bugün TBMM'de toplandı. Genel Başkan Deniz Baykal, parti grubunda yaptığı konuşmada öncelikle tarım ve çiftçi sorunlarına değindi. 1980 yılından bu yana uygulanan politikaların çiftçiyi ve tarımın yok etmeye yönelik olduğunu ifade eden Baykal, "Bu insanların örgütü yok, bu insanların seslerini yeterince duyurabilecekleri durumları yok, sahipsiz kendi kaderine terk edilmiş insanlar. Uygulanan ekonomik politikanın en ağır bedelini onlar ödüyor. Çiftçi sorunları, sanki ekonomik kalkınmanın gelişmesinin doğal sonucu olarak ortadan kalkacakmış gibi, onlarla ilgili özel programları uygulamaya gerek yokmuş gibi, bir anlayış var. 1980'den beri izlenen ekonomik politikalar öncelikle bu kesimi perişan etmiştir. Bu da marifet zannedilmiştir, ilericilik zannedilmiştir, modernlik zannedilmiştir" dedi. Şu anda gelinen noktanın bu konuda olumlu hiçbir gelişmeyi ortaya çıkarmadığının görüldüğünü söyleyen Baykal; bu devlet yönetimi anlayışının mutlaka değişmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin izlenen politikalarla tarımda ithalata dayalı bir duruma geldiğini belirten Baykal, özellikle mısır, buğday, ayçiçeğinde üretim bağımlılığının daha da arttığını ifade etti. Baykal, "Bu tablodan refah çıkmaz bu tablodan kalkınma çıkmaz, sadece feryat vardır. Fındığa gidin fındık feryat içinde, tütüne gidin tütün feryat içinde, elma üreticisi Meclis korudorlarına kadar gelmiştir. Malatya'nın kayısısı ağlamaklı haldedir, sahipsiz. Bu ürünlerle ilgilenecek olan kimse yok. TARİŞ'ler ANTBİRLİK'ler, FİSKOBİRLİK hepsi boynu bükük hepsi ağlamaklı. Türkiye'nin yüzde 40'ını konuşuyoruz. Türkiye'nin yarısı ağlamaklı haldedir. Doğrudan gelir desteği ödemeleri 2003 yılında ödenmedi. Çiftçimiz bu konuda devletten alacaklı olmaya devam ediyor. Doğrudan gelir desteğinde çiftçimizin 1 katrilyon 330 trilyon alacağı var. Bu alacağına faiz uygulanıyor mu? Çiftçinin mazot alacakları da ödenmiyor" diye konuştu.
DÜNYAYI BİRLİKTE KÖŞE BUCAK DOLAŞALIM Baykal, konuşmasında Kıbrıs'ta yapılan referanduma da değindi. Kıbrıs'ta yapılan referandumun tarihi bir dönemeci ortaya koyduğunu belirten Baykal, kendilerinin Annan Planı'nın bütün sakıncalarını anlattığını, ancak hükümetin de bu planı desteklediğini söyledi. Planla ilgili çok şey söylendiğini hatırlatan Baykal, bu referandum sonucundan ortaya çıkan en önemli iki olgudan birincisinin Kıbrıs'ta çözümü Rumların istemediğinin ortaya çıkması, ikincisinin de Türk hükümetinin Annan Planı'nı isteme hatası olduğunu belirtti.
Bugün Kıbrıs'ta KKTC ve Türkiye için gelinen noktanın Kıbrıs Türk kesiminin uluslararası kamuoyunda tanınması olduğuna dikkat çeken Baykal, "Biz artık, bu tablonun yani 74'te oluşmuş tablonun uluslararası hukuki meşruiyete kavuşturulması, uluslararası diplomasinin benimsediği bir gerçek haline dönüştürülmesi için bu manzarayı bir çıkış noktası olarak değerlendirme imkanıyla, sorumluluğuyla, göreviyle karşı karşıyayız" şeklinde konuştu. Bunun önemli bir çıkış noktası olduğuna işaret eden Baykal, bu tablonun olanaklarının etkili bir biçimde kullanlabilmesinin önemli sonuç alınması yolunda fevkalade önem arzettiğini kaydetti.
"Bunu elbirliğiyle gerçekleştirmek lazımdır" diyen Baykal, Türkiye'nin ve Kıbrıs'ın önündeki sorunu Rumların kabul etmek istemedikleri, kabul etmemekte direndikleri, bu ayrışma tablosunu hukukileştirmek, uluslararası kabule taşımak gerektiğini dile getirdi. "Bunun olanakları ve taahhütleri var" diyen Baykal, şöyle konuştu:
"Bunun için Türkiye KKTC'nin uluslararası tanıma talebinin arkasında sapasağlam durmalıdır. Ve hiçbir zaman bir eziklik içine girerek, 'Canım tanıma biraz fazla olur, tanımayı da kabul etmezler, bu tanımayı bıraksak acaba bize biraz para verebilirler mi?' gibi anlayışlara sürüklenmekten uzak durmalıdır. Doğrudan tanımayı Türkiye talep etmelidir. Hükümetin bir eziklik içine girmesine gerek yoktur. Başbakan seçimden önce açık bir taahhüt yapmıştı, 'Kuzeyde hayır çıkarsa biz tanımayı talep edeceğiz' Evet tanımayı talep edin. Sayın Başbakan çıkınız ülke ülke dolaşınız, tanımayı talep ediniz, bu doğrultuda yapacağınız çalışmalarda biz CHP olarak, ben Deniz Bakal olarak sizin yanınızda dünyayı köşe köşe dolaşmaya hazırım. Azerbaycan'a gideceksek Azerbaycan'a gideyim. Pakistan'a gideceksek Pakistan'a gidelim. Batıya gideceksek batıya, kuzeye gideceksek kuzeye gidelim. Nereye gidersek gidelim ve bu ortamı değerlendirelim ve Kuzey Kıbrıs'ın da insanlık camiası içinde bir toplum olarak bir devlet olarak yaşama hakkının arkasında duralım."
SAKIN BAŞARDIK DEMEYİN Baykal, hükümetin Kıbrıs ile ilgili bugün ortaya çıkan olayı sahiplenmemesi ve 'Başardık' dememesi uyarısında bulunarak, "Bunu görüyorum, 50 yıllık Cumhuriyet tarihinin en büük diplomatik başarısıymış. Lozan'dan sonra en büyük başarıymış. Bu ne başarısı anlamakta güçlük çekiyorum. Güney Kıbrıs anlaşmalara tamamen aykırı olarak AB'ye tek başına girecek ve bunu engelleyen anlaşmalar, kaba bir biçimde ihlal edilecek ve biz Cumhuriyet tarihinin son elli yılının başarısı diye olayı tanımlayacağız. Bunun hiçbir başarıyla ilgisi yoktur. Bu nasıl bir başarıdır biliyor musunuz, 1 Mart tezkeresinin çıkmamasında hükümet ne kadar başarılı olduysa bu sonucun alınmasında da hükümet o kadar başarılı oldu. 7 Ekim Irak'a asker gönderilmesi kararında ne kadar başarılıyla bunda da o kadar başarılıdır. 1 Mart'ta hükümetin aldırtmak istediği kararı CHP önleyerek o hükümete de Türkiye'ye de en büyük iyiliği yapmıştır" ifadelerini kullandı. 7 Ekim'de de hükümetin asker gönderme konusunda aldırmak istediği kararı önleme konusunda CHP'nin büyük çalışma yaptığını, ancak hükümetin çoğunluğu kullanarak onu engellediğini öne süren Baykal; "Fakat bu defa Amerika engeline takılmışlardır. O nedenle oradaki başarı da Amerika sayesinde engellenmiştir. 3. olarak da 'Aman Annan Planı uygulansın iyidir demişlerdir neyse ki uygulanmamıştır. Anan Planı'nın uygulanmasını da Rumlar önlemiştir. Bu tartışmaları bırakılım. Hükümet artık dış poliktika konusunda kaza yapan bir hükümet konumundan çıkmış sakar bir hükümet haline gelmiştir. Üst üste aynı kazayı yaptınız mı size sakar derler. Senin istediklerinin tam tersi oldu sana rağmen oldu. Şimdi sen nasıl olur da bu benim başarımdır dersin. Bu Türkiye için şanstır. Bu şansı kullanmamız lazım. Bu şansı en iyi şekilde kullanmak hepimizin ortak görevidir. Hepimizin, Rauf Denktaş'ın da Mehmet Ali Talat'ın da, Deniz baykal'ın da bugünkü iktarın da Recep Tayyip Erdoğan'ın da; bu şans çıkmıştır bu şansın değerlendirilmesi lazım" şeklinde konuştu.