HABER

Cinayetlere "sosyal destek hizmetli" çözüm

Aile cinayetlerine ilişkin soruları yanıtlayan Gürcan, insanlık suçu olan cinayetlerin ne yazık ki, tüm toplumlarda ve tüm dönemlerde görülen bir olgu olduğunu belirtti.

ANKARA (A.A) - Aile ve Sosyal Araştırmalar (ASAGEM) Genel Müdürü Ayşen Gürcan, ailenin yaşadığı sorunlara toplumsal dokuya uygun çözümler üretmede aile destek hizmetleri anlayışının yerleşmesi gerektiğini belirterek, ''Aile yaşamını korumak, desteklemek ve sorunlarının çözümüne yardımcı olmak amacıyla aile bireylerine yönelik koruyucu, önleyici, eğitici, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerin yanı sıra rehberlik ve danışmanlık hizmetlerini de içeren aile sosyal destek merkezleri bu sorunu çözmede başlıca araç olacaktır'' dedi.

Aile cinayetlerine ilişkin soruları yanıtlayan Gürcan, insanlık suçu olan cinayetlerin ne yazık ki, tüm toplumlarda ve tüm dönemlerde görülen bir olgu olduğunu belirtti. Cinayetlerin aile içinden yaşanmasının acıyı daha da katladığına işaret eden Gürcan, aile cinayetlerinin sadece günümüzün sorunu olmadığını, her dönemde görüldüğünü dile getirdi.

Basın yayın organlarının kabul edip, olayların üstüne gitmeye başlamasıyla aile cinayetlerinin daha da görünür olmaya başladığını söyleyen Gürcan, şunları kaydetti:

''Ancak gerçekten bir artış var mı sorusuna, adliyeye yansımış, teşebbüs ve cinayet oranlarına baktığımızda yıllara göre istatistiksel açıdan anlamlı bir fark görülmüyor. 2005-2008 yılları arasında Adalet Bakanlığı'na bağlı 134 Ağır Ceza Mahkeme kayıtlarına göre 2005'de teşebbüs 215 olan cinayet sayısı 2008'de 255 olarak işlem görmüş. Artış oranı kaba ev cinayetleri oranında 100 binde 2 olarak ortaya çıkıyor. Ancak bu durum bunun artmayacağının da bir garantisi değil. Dolayısıyla bizim olayın sayısal verilerinden harekete geçmemizden ziyade, olayın vahametini dikkate alarak harekete geçmemiz gerekir.''

-''BİR VAKA BİLE ÜZERİNE GİDİLMESİ GEREKEN BİR OLAYDIR''-

Aile içinde risk altında vatandaşlar için ister kadın, ister çocuk, ister yaşlı, ister özürlü olsun bir koruma programı uygulamaya başlanmasını da önemli bir adımdır olarak değerlendiren Gürcan, Türkiye'nin bu aşamaları çoktan geçtiğini belirtti.

''Toplumsal olumsuzlukların niceliği-istatistiği olmaz, bir vaka bile üzerine gidilmesi gereken bir olaydır'' diyen Gürcan, ailelerin hukuki hakları, yapmaları gerekenler konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Aile içi şiddet ile ilgili kurum çalışanlarının bilinçlendirilmesi için eğitimler verildiğini anımsatan Gürcan, aile içi şiddet ve cinayetlerin önlenebilmesi için ayrıca yeni destek hizmetlerine gereksinim bulunduğuna dikkati çekti. Aile içi şiddet nedeniyle eşin evinden uzaklaştırılma kararı alındığı ailelerin takip edilmesinin önemine vurgu yapan Gürcan, ayrıca şiddet uygulayan bireyin rehabilitasyonunun da sağlanması gerektiğini dile getirdi.

Gürcan, şöyle devam etti:

''Aile içi şiddet ve cinayetin önlenmesinde sadece hakim kararı yetmez, araya mutlaka takibi sağlayacak bir hizmet ve rehabilitasyon için ruh sağlığı merkezleriyle işbirliği gerekiyor. Sadece şiddet değil, ailenin yaşadığı sorunlara toplumsal dokuya uygun çözümler üretmede Aile Destek Hizmetleri anlayışının yerleşmesi gerekmektedir. Aile yaşamını korumak, desteklemek ve sorunlarının çözümüne yardımcı olmak amacıyla aile bireylerine yönelik koruyucu, önleyici, eğitici, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerin yanı sıra rehberlik ve danışmanlık hizmetlerini de içeren Aile Sosyal Destek Merkezleri sanıyorum bu sorunu çözmede, yeni modeller üretme ve hayata geçirmede başlıca araç olacaktır.''

-''ÖNGÖRÜLEN AİLE BAKANLIĞI DAHA ETKİN OLACAKTIR''-

Aile Sosyal Destek Merkezleri'nin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının temel hizmetleri içinde, her tür, ekonomik, hukuksal, sağlık ve aile içi ilişki ve iletişim aksamalarında çözüm olma, veya çözüme yönelik kurumlara yönlendirmede bir kavşak merkez olmasını istediklerini dile getiren Gürcan, ''Sosyal ve aile politikaları alanında bir hizmet bakanlığının öngörülmesi bu açıdan pek çok önlemi alma ve hizmetleri devreye sokmada şu anki durumdan çok daha etkili olacaktır'' diye konuştu.

''İnsanı mağdur eden hiçbir durum kamu politikalarının dışında kalamaz, yani, kişiler kendi mağduriyetlerinin hakkını kamu hizmetlerinde bulmak durumundadır'' diyen Gürcan, bu konuda ilgili herkesin sorumluluklarını yerine getirmesi ve kurumla kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ve üniversiteler arasında tam bir koordinasyon sağlanması gerektiğine işaret etti.

Aile cinayetlerinin birden bire oluşmadığını, bir arka planı, geçmişi ve birikimi olduğunu kaydeden Gürcan, en etkili çözümün de işin başından önlemleri almak ve çıkabilecek sorunları önceden görerek daha kolay ve etkin çözümleri hayata geçirmek olması gerektiğini söyledi.

Evlilik okulları ve aile eğitim programlarının bu aşamanın ilkini oluşturduğunu dile getiren Gürcan, hayat içinde karşılaşılabilecek sorunlara birebir çözüm üretebilecek aile danışmanlığı sisteminin de yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti. Gürcan, ayrıca şiddet, taciz gibi birebir sorunu yaşayan mağdurları koruma programı ile bunu yapanların rehabilitasyonunu sağlayacak hizmetlerin koordineli olarak hayata geçirilmesinin önemine işaret etti.

Aile içinde yaşanan şiddetten en çok etkilenen kesimin çocuklar olduğunu hatırlatan Görmez, özellikle aile cinayetiyle karşı karşıya çocukların özel koruma programlarına alınmasının şart olduğunu belirtti. Gürcan, bunun çocukların hem rehabilitasyonu hem de geleceğe ilişkin güven duygularını yeniden inşa edilmesi adına önemli olduğunu kaydetti.

En Çok Aranan Haberler