İngiltere'de çoğu şirket ve finans kuruluşunun 2023'e kadar, ülkenin "net sıfır" karbon emisyonu amacına ulaşması için hazırladıkları detaylı bir planı açıklaması bekleniyor. Maliye Bakanlığı bu yöndeki önerisini dün kamuoyuna açıkladı. Şirketler ve finans kuruluşları için gerekli standartları belirleyecek bir bilirkişi heyeti de oluşturulacak.
Önerilen kurallar şöyle:
Yine de, hükümet yetkilileri, "kaliteli bir dönüşüm planının neler içereceğine dair herkes tarafından kabul edilmiş bir standart yok" diyor.
Şirketler ve hisse sahipleri bu süreçte, "net sıfır" karbon emisyonu hedefine ulaşmak için gerekli dönüşüme nasıl uyum sağlayacaklarına karar verecekler. Aynı zamanda planlarını yayımlanmak zorunda olacaklar. Ancak hükümet, amacın şeffaflığın ve izlenebilirliğin arttırılması olduğunu, İngiltere'nin firmalara "net sıfır" karbon emisyonu sözü vermeyi zorunlu tutmadığını belirtiyor.
COP26 İklim Zirvesi'nde konuşan İngiltere Maliye Bakanı Rishi Sunak, ülkesinin "ilk net sıfır hedefiyle uyumlu küresel finans merkezi" haline gelirken dünyaya öncülük ettiğini belirtti.
Küresel finansal varlıkların 130 trilyon dolar değerindeki yüzde 40'ını kontrol eden toplam 450 şirket, dünyanın 2050'ye kadar sanayi öncesi seviyelerin 1.5 C derece fazlası kadar ısınmasıyla sınırlandırılması konusunda anlaştı.
BBC Ekonomi Editörü Faisal Islam'a göre İngiltere'de öngörülen bu plan, finans sektörünün karbon emisyonunu azaltacak teknolojilere yönelmesi ve kömür, petrol ve gaz yatırımlarından uzaklaşması anlamına geliyor.
Ancak herhangi bir bağlayıcılığı olmayan bu adım, çevreciler tarafından yetersiz bulunuyor.
Global Witness isimli sivil toplum örgütü, belirli bir düzenleme olmaksızın atılan bu adımların kaybetmeye mahkum olduğunu söylüyor.
"Fosil yakıt şirketlerinin yaşam kaynağı bankalar ve finans kurumları. Yok edici tarım ticareti de iklim krizini arttırıyor. Bu nedenle COP26'nın onlara odaklanması normal" diyen Global Witness'ın orman politikası ve savunuculuğu biriminin başındaki Veronica Oakeshott, bağlayıcılığı olmayan adımların "yeşil badana" şirketlerini arttıracağını söylüyor.
Yani kimi şirketler gerçekte öyle olmasa da çevre dostuymuş gibi görünmeye devam edecek.
Kar amacı gütmeyen Positive Money şirketinde uzman ekonomist olarak çalışan David Barmes de, niyetin olumlu olduğunu ancak finansal şirketlerin hala çevreye zarar veren projelere milyonlar harcadığını söylüyor.
İklim çalışmalarıyla bilinen diğer bir düşünce kuruluşu Carbon Tracker Initiative'in kurucusu ve yöneticisi Mark Campanale ise atılan adımları takdir etmekle birlikte bu planların nasıl uygulanacağına dair detayların hala belirsiz olduğuna dikkat çekiyor.
Campanale bahsedilen hiçbir finansal varlığın şu anda net sıfır ile uyumlu olmadığını, aynı şekilde fosil yakıtlara yatırım yapmaya devam ettikleri için hiçbir şirket grubunun da Paris İklim Anlaşması hedefiyle örtüşmediğini söylüyor. Bu nedenle Londra'nın, dünyanın "net sıfır" finansal merkezi olmasından önce bunların değişmesi gerektiğini ekliyor.
Green Alliance isimli çevreci düşünce kuruluşunun yöneticisi Shaun Spiers da özel sektör yatırımlarının hayati önem taşıdığını ancak kamu sektörünün desteğine daha çok ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.
Ancak İngiltere Merkez Bankası'nın eski başkanı Mark Carney'nin liderliğindeki bir finans grubu, küresel ısınmayı 1.5 C derecede tutmak için yeterince para ayrıldığını aktardı.
Glasgow Net Sıfır için Finansal İttifak (GFANZ) da 130 trilyon dolardan daha fazla bir özel sermayenin, ekonomiyi net sıfıra dönüştürmek için ayrıldığını vurguluyor.
Uygulamada, bu atılan adımlar, petrol yatağı ya da kömür madenine ayrılan banka kredilerinin, yenilenebilir enerji veya sürdürülebilir evler üretmek üzere konut kredisi vermek için ayrılması anlamına geliyor.
Ayrıca gelecekte banka patronlarının, kömür madeni inşa etmek isteyen müşterileriyle zorlu görüşmeler gerçekleştirmek zorunda kalması bekleniyor.
İngiltere'nin en köklü eğitim kurumlarından London School Of Economics and Political Science (LSE) da ülkenin "net sıfır" karbon emisyonu hedefini onaylayan ilk üniversitesi oldu. Okulun statüsü İngiltere Standartları Enstitüsü (BSI) tarafından onaylandı.
Üniversite 2005 yılından bu yana, 6,5 milyon dolar yatırım yaparak doğrudan karbon emisyonunu yüzde 44 azaltmıştı. Ayrıca kampüs ve yurtlarını da iklim değişikliği hedefleri kapsamında yenilemişti.
2020-21 döneminde "net sıfır" karbon için hükümet tarafından verilen ve uluslararası standartları belirleyen PAS 2060 sertifikası alan LSE'nin diğer yükseköğretim kurumlarına da örnek olması bekleniyor.