HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

DHA YURT BÜLTENİ 4

SUUDİ Arabistan Veliaht Prensi Muhmmed bin Selman'ın isteği üzerine geçen hafta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) merkezi Erbil'e gelen iş insanlarından oluşan heyet, bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Suudi Arabistan'ın IKBY'ye ilgisi artıyor

Artık bu haberi dinlemek de mümkün. Şimdi uygulamayı indir!

Felat BOZARSLAN / ERBİL, (DHA) - SUUDİ Arabistan Veliaht Prensi Muhmmed bin Selman'ın isteği üzerine geçen hafta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) merkezi Erbil'e gelen iş insanlarından oluşan heyet, bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Heyet, Başbakan Neçirvan Barzani ve hükümet yetkilileriyle görüşürken, Riyad ve Erbil arasında ekonomik iş birliği için ortak komite oluşturulması kararı alındı. Erbil Valisi Nevzad Hadi, Musul ve diğer yerlerin yeniden inşasıyla ilgili Erbil'in merkez olacağını söyledi. Erbil Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu Başkanı Dara Hayat ise Körfez ülkelerinden de bölgeye gelinmesini ümit ettiklerini söyledi.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'dan 30 kişilik iş insanı heyeti, geçen hafta IKBY'nin merkezi Erbil'i ziyaret etti. Suudi Arabistan ve IKBY arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin artırılması amacıyla düzenlenen ziyarette heyet, aralarında Başbakan Neçirvan Barzani'nin de bulunduğu çok sayıda yetkiliyle görüştü. Görüşmelerde, Suudi Arabistan'dan bölgeye yapılacak yatırımlar ele alınırken, Riyad- Erbil ilişkilerinin güçlendirilmesinin hedeflendiği belirtildi. Yerel kaynaklar, Suudilerin, bölgeye yatırım yaparak, etki alanını genişletmeyi amaçladığını kaydederken, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın da bu ilişkilerin güçlendirilmesine özel önem verdiğine dikkat çekti. Yapılan görüşmelerde, Riyad ve Erbil arasındaki ticaret hacminin artırılması konusunda görüş birliğine varılırken, ekonomik iş birliği için de ortak komite oluşturulması kararı alındı.

VALİ HADİ: YENİDEN İNŞADA ERBİL MERKEZ OLACAK
Suudi iş insanlarından oluşan heyetin ziyaretiyle ilgili DHA muhabirinin sorularını yanıtlayan Erbil Valisi Nevzat Hadi, heyetin, ekonomik ilişkilerin gelişmesine yönelik kendilerine ziyaret gerçekleştirdiğini söyledi. Hadi, "Suudi şirketlerin buraya gelerek, Musul'un ve diğer kentlerin imarının başlamasına yönelik Erbil merkez olacak. Erbil, bu şirketler için merkez olacak. Toplantılarda sanayi, tarım, turizm gelişmesine yönelik neler yapılabileceği konuları ele alındı. Irak ile Suudi Arabistan arasında ortak komisyon var. IKBY, Irak'ın çatısı altında bu tür faaliyetleri yürütüyor. Biz de bu komisyonun parçasıyız. Bu ziyaret, Suudi Arabistan heyetinin IKBY ile ilk temasıydı. Ticari alanda buranın ne denli emniyetli olduğunu ve buradaki fırsatları gördüler. Tüccarlarımız ve ticaret odamızla bir sonraki toplantı için hazırlık niteliğindeydi. Görüş ve değerlendirmeleri hem Irak'tan hem de bizden aldılar" dedi.

Terör örgütü DEAŞ tehdidi nedeniyle bölgeden ayrılan Türk şirketlerinin yetkilerinin de dönmeye başladığını belirten Vali Hadi, şunları söyledi:

"Son 4 yılda DEAŞ'ın gelmesi ve ekonomik krizin başlamasıyla IKBY'de sorunlar baş gösterdi. O dönemde ticari ve ekonomik hareketlilik azalmaya başladı. Daha çok Türk şirketleri etkilendi; çünkü Türkiye, ekonomik ve ticaret olarak en büyük ortaklardan biri. Ancak krizler nedeniyle işler yoluna gitmedi. DEAŞ'ın gitmesi, ekonomik sorunların normalleşmeye başlaması, Erbil- Bağdat ilişkilerinin gelişmesi ve Irak'ın yeni hükümet arayışındaki yerimizin güçlenmesi, yatırımlar için yeni bir işaret. Türk şirketlerin tekrar gelmesi normal bir durumdur. Bu, yeniden ticaret ve ekonomik alanların tekrar gelişmesinin başlangıcıdır. Türkiye ile ekonomik ilişkilerimiz güçlüdür. İki taraf da ticaret alanında güçlü iradeye sahip. Bu irade, iki tarafın çıkarı için daha da güçlendirilmelidir. Bu, hem bizim hem Türkiye'nin hem de Irak'ın yararınadır; çünkü Türk şirketleri için Erbil bir kapıdır. Buradan Irak pazarına hareket edebilirler. Biz bunu destekleyeceğiz."

FEDERASYON BAŞKANI HAYAT: KÖRFEZ ÜLKELERİNİN DE GELMESİNİ UMUT EDİYORUZ
Erbil Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu Başkanı Dara Hayat ise bölgelerinde çok sayıda şirket olduğunu hatırlatarak, "Erbil Ticaret ve Sanayi Odası olarak Türkiye ile ticari ilişkilerin daha da gelişmesi için sürekli çalışıyoruz. Daha önce İran'daki ticaret odalarıyla konferans düzenledik. Suudi Arabistan heyeti de aynı şekilde oldu. Körfez ülkelerinin de buraya gelmesini umut ediyoruz. Türkiye'den yakın zamanda ticari heyetler burada temaslarda bulunacak. Suudi Arabistan'dan gelen heyet, yatırım yapma arzusunda. İlk defa Suudi Arabistan'ın bir ticaret odası, IKBY'ye ziyarette bulunuyor. Bu da Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve İslam ülkelerinin bölgeyi önemsediğini gösteriyor. Görüşmelerde kamu ve özel projeler heyete tanıtıldı" dedi.

Tarihi Erbil Kalesi'nin çevresinde kurulu eski pazarın esnafı da Suudi iş insanlarının IKBY'ye yatırım yapmalarından memnuniyet duyacaklarını söyledi. Bölgenin, Irak'ın en güvenli yeri olduğunu belirten esnaf, Suudilerin gelmesiyle pazarın da hareketleneceğini dile getirdi.

BAŞKONSOLOS KARAÇAY: 1600 TÜRK FİRMASI FAALİYETTE

Terör örgütü DEAŞ'ın, 2014 yılında Irak'ta etkili olması üzerine bölgeden ayrılmak zorunda kalan Türk şirketlerinin yetkilileri de dönmeye başladı. Erbil'de, Türk şirketi tarafından kurulan mobilya mağazasının açılışında, DHA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türkiye'nin Erbil Başkonsolosu Hakan Karaçay, "Türk firmalarımızın yurt dışındaki yatırımlarından, başarılı çalışmalardan gurur duyuyoruz. Bugün güzide firmamızın yatırımı vesilesiyle açılış yaptık. 2014 yılında DEAŞ tehdidinin ortaya çıkması ile birlikte IKBY genelinde ve Irak'ta firmaların güvenlik gerekçeleriyle faaliyetlerine ara verme gibi bir akım ortaya çıktı. Bundan Türk firmalarımız da etkilendi. Halihazırda 1600 firmamız burada faaliyet göstermekte. Bugün bu sayıya bir daha eklemiş olduk" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------
- Erbil pazarından görüntü
- Pazarda alışveriş yapanlar
- Bir esnaf ile röportaj
- Erbil Valisi Nevzat Hadi ile röportaj
- Erbil Ticaret Odası Başkanı Dara Hayat ile röportaj
- Türk firmasının açılış töreni
- Başkonsolos Hakan Karaçay ile röportaj

Haber - Kamera: Felat BOZARSLAN / ERBİL, (DHA)

==============

Ekmek parası için evlerinden uzakta, 6 ay çadırda kalıyorlar

DOĞU ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan aileler, ekmek paralarını kazanmak için 600 kilometre uzaktan çocukları ile birlikte Niğde'ye gelip kurdukları çadırlarda yaşamlarını sürdürürken, tarlalarda çalışıyor.
Tarım işçileri, günün ilk ışıkları ile birlikte tarlada çalışmaya başlarken saat 17.00 sıralarında çadırlarına dönüyor. Memleketlerinden uzakta 6 boyunca Niğde'de tarlalarda çalışarak ekmek paralarını kazanıyorlar. Şanlıurfa'dan Niğde'ye çalışmaya gelenlerden Mehmet Sagar, "Yılın belirli aylarında Niğde'ye geliyoruz ve çalışıyoruz. Her yıl 6 ay gibi bir süre buraya geliyoruz ve ekmek parası kazanmak için sıcak havada güneşin altında çalışarak ekmek parası kazanmak için mücadele ediyoruz. Evimizden nisan ayında ailecek çıkarız. Eylül yada ekim ayında tekrar evimize gideriz. Niğde ile Şanlıurfa arası yaklaşık 550 kilometre gibi bir uzaklıkta çalışmak için geliyoruz. İş yok değil iş beğenmemezlik var. Biz aile olarak sıcakların altına çalışıyorsak iş var" dedi.
Tarım işçisi olarak çalışmaya gelenlerden Mustafa Ekler ise "Biz Niğde'ye geliyoruz turşu fabrikasından sonra patates tarlalarına çalışmaya devam ediyoruz. Niğde'de üretilen meyve ve sebzeler bizim emeğimizle işleniyor ve toplanıyor. Şanlıurfa'da işçilik yok.
Hep tarım aletleriyle yapılıyor. Şanlıurfa'da buğday ve pamuk üretimi yapılıyor onlarda tarım aletleriyle toplanıyor ama Niğde'de meyveler genellikle işçilikle yapılıyor. Bizde nüfus çok ama Niğde'de Nüfus az, iş çok. Şanlıurfa'da bir ailede 5 çocuktan aşağıya çocuk oldu mu bunun çocuğu yok derler. Bizlerde çocuk sayıda 5 ile 12 arasında değişir ve ondan dolayı iş yok. Bizler yaklaşık 5 ile 6 ay gibi evimizden uzaklarda ekmek parası mücadelesi vermeye devam ediyoruz. Burada yaz aylarında çalışıp kışın ise memleketimizde ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------------------
- Tarlada çalışan işçilerden görüntü
- Tarladan görüntü
- Şanlıurfa'dan Niğde'ye çalışmaya gelen Mehmet Sagar ile röportaj
- Tarım işçisi Mustafa Ekler ile röportaj
- Aileleriyle birlikte tarlada çalışan çocuklardan görüntü
- Tarlada çalışan genç yaşlı işçilerden görüntü
- Tarlada salatalık toplayan işçiden görüntü

SÜRE: 02'22" BOYUT: 263 MB
Haber-Kamera:Adnan ÇELEBİ/NİĞDE,(DHA)

=============

Erzincan'da sineklerin ölüm dansı şaşırttı

ERZİNCAN, (DHA)- ERZİNCAN'da gelişim süreçlerini tamamladıktan sonra çiftleşmek için uçuşan ve halk arasında 'Birgün' sinekleri olarak bilinen sucul sineklerinin dansı izleyenleri şaşırttı.
Erzincan'da bu yıl ilk kez görülen bir doğa olayı ilgi odağı oldu. Erzincan'a 20 kilometre uzaklıktaki Çermik'de akşam saatlerinde bir anda ortaya çıkan binlerce kanatlı böcek, aydınlatma direklerinin etrafında yaklaşık bir saat süren uçuşun ardından öldüler. Halk arasında mayıs yada birgün sineği olarak bilinen kanatlı böcekler dün akşam saatlerinde göl kenarındaki bir restaurantın bahçesinde ortaya çıktılar. Havanın kararması ile birlikte göl üzerinden havalanan binlerce birgün sineği dakikalar sonra topluca ölmeye başladı. Bir anda binlerce sineğin kapladığı alanda cep telefonu ile görüntü alan vatandaşlar olayı şaşkınlıkla izledi.
İşletme sahibi Cengiz Bahşi, ilk kez böyle bir olayla karşılaştığını ifade ederek; "Bir anda kar yağışı gibi gökyüzünü kapladılar. Her taraf beyaz oldu. Bu yılda bir yaşanan tabiat olayıymış. Bizlerde buna tanıklık ettik" diye konuştuk.
Birgün sineklerinin ölümle dansını şaşkınlıkla izleyen 7 yaşındaki Muhsin Akif Bahşi ise sineklerin aniden uçmaya başladıklarını belirterek, "Görünce çok şaşırdım ama danslarının ardından ölümlerine üzüldüm" diye konuştu.
Ömürlerinin büyük bir bölümünü larva halinde suda geçiren birgün sinekleri, 1 ila 3 yıl süren erginleşme sürecini tamamlayıp sudan çıkarak ışığa yönelip çiftleşme uçuşlarını yaparak toplu şekilde öldükleri öğrenildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Uçuşan sineklerden görüntü
-Sineklerin yerlerde ölmeleri
-Çocuğun elindeki sinek yığınından görüntü
-Sineklerden genel detay görüntü
-İşetme sahibinin açıklaması
-Küçük çocuğun açıklaması

Haber-Kamera: Coşkun MENEK / ERZİNCAN, (DHA)
HD

===============

Manavgat'ta dövdükleri kadını gasp eden zanlılar Adana'da yakalandı

ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde Türkan Tuncer'i (65) feci şekilde döverek altın ve paralarını gasp eden 2'si Gürcistan uyruklu 3 kişi Adana'da otel odasında yakalandı.
Olay, 2 Ağustos sabah saatlerinde Manavgat ilçesi Yukarı Pazarcı Mahallesi'nde bir evde meydana geldi. İddiaya göre, sabah saatlerinde, tuvalete gitmek üzere uyanan Türkan Tuncer, evin içerisinde yüzleri maskeli 2 kişiyle karşılaştı. Tuncer, soygunlardan birinin maskesini çıkardı. Bunun üzerine şüpheliler, Tuncer'in ağzını koli bandıyla kapattı, elini ve ayağını da iple bağlayarak başına şal geçirdi. Evde altın ve paraların yerini soran soyguncular, cevap vermeyen Tuncer'i dövdükten sonra, yerlerde sürükleyip tekmeledi. Yaklaşık 2 saat boyunca işkence gören kadın, zanlıların elinden kurtulmak için, altın ve paraların yerini söyledi. Evin her yerini arayıp etrafı dağıtan soyguncular; 4 altın bilezik, 1 Cumhuriyet altını ve 300 lira parayı bulduktan sonra Tuncer'i bir süre daha dövdükten sonra kaçtı.Kanlar içinde, sürünerek dış kapıya kadar gelen Tuncer, soyguncuların kaçarken açık bıraktığı kapıya geldi. Bu sırada yoldan geçen bir vatandaş yaralı kadını gördü. Olay yerine çağırılan ambulans, Tuncer'e ilk müdahaleyi yapıp hastaneye kaldırdı. Manavgat Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekipler ise zanlıları yakalamak için civardaki güvenlik kameralarını incelemeye aldı. 2 kaburga kemiği kırılan ve aldığı darbelerle, yüzünden yaralanan Tuncer, "Saçlarımdan yapışarak yüzümü tırmaladı. Bir tanesinin yüzündeki maskeyi çıkardım saçsız ve uzun suratlıydı. Bağırmamam için ağzımı koli bandıyla kapattılar. Ellerimi ayaklarımı bağladılar. Yüzümü bir örtü ile kapattılar. Öldüreceklerini sandım yüzüme vurmaya başladılar. Ben de paramı her şeyimi alabileceklerini bana bir şey yapmamalarını istedim. Altın ve paralarını alıp kaçtılar" dedi.

GÜRCİSTAN UYRUKLU ÇIKTI
Tuncer'in verdiği ifadenin ardından ekipler zanlıları yakalamak için harekete geçti. Çok sayıda güvenlik kamerasını inceleyen polis, 2 zanlının yoldan geçtikleri sıradaki görüntülerini buldu. Şüphelilerin Gürcistan uyruklu olduğunu ve Adana'ya gittiğini öğrenen Manavgat polisi, Adana Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Gasp Büro Amirliği ekipleriyle irtibata geçti. Bunun üzerine Adana polisi, kent genelindeki şüphelilerin kalabileceği otelleri mercek altına aldı. Sabah saatlerinde kente gelen Genad Surmanıdze (40), Davıt Gabaıdze (46) ve Murat Çiçek (39) girdikleri otelde kayıt yaptırınca ekipler tarafından yakalandı. Emniyete götürülen şüpheliler, suçlamaları kabul etmedi. Ancak polis, Gürcistan uyruklu Surmanıdze ve Gabaıdze'nin olay anında giydikleri şapka, pantolon ve ayakkabılarını sırt çantalarında buldu. Ayrıca şüphelilerin üzerlerinden 4 bin lira para 3 eldiven ve 1 tornavida da çıktı. Manavgat İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle irtibata geçen Adana polisi, gaspçıların yakalanan kişiler olduğunu saptadı. Zanlılar emniyetteki işlemlerinin ardından Manavgat'ta gönderildi.

Görüntü Dökümü
---------------------------
- Zanlıların üstünden çıkan paraların görüntüsü
- Zanlıların üstenden çıkan eldiven ve tornovidanın görüntüsü
- Emniyet Müdürlüğü tabelası
- Zanlıların emniyetten çıkarılması

SÜRE:01'08" BOYUT:209 MB
Haber - Kamera: Çağlar ÖZTÜRK / ADANA, (DHA)

============

Rize'de yaylacılar yüzen adalarla hava tahmini yapıyor

RİZE'nin Çamlıhemşin ilçesi Koçdüzü Yaylası'ndaki Adalı Göl'de yer alan yüzer adalar ilgi odağı oluyor. Kara ve göl tabanı ile bağlantıları olmadığı için rüzgarla birlikte hareket eden adacıkların hareketleri yaylacılar tarafından hava tahmin yönteminde kullanılıyor. Yaylacılara göre, adacıkların rüzgarla güney yönüne hareketi ile hava bozacak ve sis gelecek, kuzey yönüne hareketi ile hava açacak.

Çamlıhemşin ilçesine 40 kilometre uzaklıkta doğal güzellikleri ile büyüleyen Koçdüzü Yaylası'ndaki Adalı Göl'de toprak parçalarının kopmasıyla oluşan 3 yüzer ada ilgi görüyor. Adalar, 10 ile 40 metrekare çapında değişen ve kara ve göl tabanı ile bağlantıları olmadığı için rüzgarla birlikte hareket ediyor. Üzerlerindeki bitkilerin yelken görevi gördüğü adacıkların hareketleri yaylacılar tarafından hava tahmin yönteminde kullanılıyor. Yaylacılara göre, adacıkların rüzgarla güney yönüne hareketi ile hava bozacak ve sis gelecek, kuzey yönüne hareketi ile hava açacak. Yaylacılar, yıllardır hava tahmin yöntemlerinin hiç şaşmadığını ve her defasında tuttuğunu belirtiyor.

'HAVA RAPORUMUZU GÖLDEN ALIYORUZ'

Yaylacı Hakkı Serin, gölde yüzer adalar oluştuğunu belirterek adacıkların hareketi ile hava tahmininde bulunduklarını söyledi. Serin, "Adacıklar karşı yöne geçtiği zaman hava bozmuş oluyor. Bu tarafa yanaştığı zaman ise hava güzel oluyor. Hava raporumuzu gölden alıyoruz. Rüzgar dağdan estiği zaman hava iyi oluyor, denizden estiği zaman da hava bozuluyor. Adacıklar rüzgarla karşıya geçtiğinde hava bozuyor. Adalar şimdi bu tarafta ve hava güzel" dedi.

'BÜYÜKLERİMİZDEN BÖYLE ÖĞRENDİK'

Rabia Karaman ise "Büyüklerimiz bize 'Adacıklar bu tarafa geldiği zaman hava güneşli olur, o tarafa gittiğinden hava yağışlı olur' derlerdi. Onlardan öğrendik. Yıllardır bu yöntem hep doğru çıkıyor. Biz büyüklerimizden böyle öğrendik, çocuklarımıza da anlatıyoruz. Hava durumunu gölden takip ediyoruz. Göldeki adalara bakıldığında havalar bir kaç gün daha güzel olacak görünüyor" diye konuştu.

Göl'ün karakteristik özeliklerinden dolayı üzerinde yüzer adalar oluştuğunu anlatan Bayram Kus da "Bu adacıklar rüzgarla hareket ediyor. Büyüklerimiz adaların yönüne göre rüzgarı hesap ederek hava durumunu kestirmeye çalışırlardı. Bizde onlardan öğrendik" dedi.

YÜZEN ADALAR NASIL OLUŞUYOR?

Rüzgarla hareket eden yüzen adalar, bitki kök ve saplarının, canlı kök ve çürüklerinin birikmesiyle ve birbirine yapışarak organik madde oranı yüksek sıkı keçemsi bir doku oluşturmasıyla meydana geliyor. Birbirine tutunan bu bitkiler, suyun üstünde sal gibi yüzmeye başladıktan sonra üzerinde bitkiler, hatta ağaçlar yetişebiliyor. Rüzgarın estiği yöne doğru yer değiştiren adalar, büyüklüklerine göre sırıklarla da itilebiliyor. Oluşumu yüzlerce hatta binlerce yıl süren adaların bilinçsiz yararlanma sonucu kısa sürede yok olabileceğini ve bu nedenle turizme kazandırılması kadar korunması da önemli sayılıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Yaylanın Drone görüntüleri

Yüzen adacıklar detayı

Göl detayları

Yaylacılarla röp.

Tulum çalan bir yaylacı

Detaylar

KJ: Haber: Muhammet KAÇAR - Kamera: Aytekin KALENDER RİZE-DHA

=================

Son evrede kanseri yenen Egeli bilim insanından çığır açacak buluş

EGE Üniversitesi (EÜ) Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenay Hamarat Şanlıer, 2007 yılında yakalandığı kanserle tam 3 yıl mücadele etti ve son evrede olmasına rağmen 18 kür kemoterapi ve 1 kez de hipertermik kemoterapi tedavisi gördükten sonra savaştan galip çıktı. Aynı hastalık nedeniyle babasını da kaybeden Prof. Dr. Şanlıer, tedavi sürecinde ilaçların yan etkisi nedeniyle olumsuzları başkalarının da yaşamaması için başlattığı çalışmada önemli bir buluşa imza attı. Prof. Dr. Şanlıer, "Manyetik hedefleme yaparak sağlıklı dokuya zarar vermeden doğrudan kanserli bölgeye geçişini sağlıyoruz. Tedavi sırasında sağlıklı hücrelere zarar verilmediği için saç dökülmesi, şiddetli ağrı gibi yan etkiler görülmüyor" dedi.

EÜ Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi aynı zamanda EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma- Uygulama Merkezi (ARGEFAR) Ürün Geliştirme Sorumlusu Prof. Dr. Şenay Hamarat Şanlıer, 2004 yılında babası Ahmet Hamarat'ı mide kanseri nedeniyle kaybetti. Ulusal ve uluslararası akademik birçok çalışmaya imza atan Prof. Dr. Şanlıer'e 2007 yılında kanser teşhisi kondu. Yumurtalık, karın içi ve bağırsaklarında kanserli hücreler tespit edilen Egeli bilim insanı 3 yıl zorlu bir süreç yaşadı. Tedavi sürecinde tam 18 kür kemoterapi ve 1 kez de hipertermik kemoterapi tedavisi gören Prof. Dr. Şanlıer, 3 zorlu ameliyat geçirdi. Saçları dökülen, katlanılmaz ağrılar çeken bilim insanı, tüm bu zorlu süreçte dimdik ayakta kalarak son evrede ve yüzde 5 yaşama şansı olmasına rağmen 2009 yılında kanseri yendi.

'15'İNCİ GÜNDE KANSERLİ HÜCRELER YOK OLDU'

Zorlu kanser tedavisini atlattıktan sonra bilimsel çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Şanlıer, kemoterapi tedavisi gördüğü sırada yaşadığı saç dökülmesi, şiddetli ağrı, ağız içi yaralar gibi yan etkileri başkalarının da yaşamaması için harekete geçti. 'Hedefli nanoteknolojik ilaç tasarım sistemleri' üzerine çalışmaya başlayan Prof. Dr. Şanlıer, bu kapsamda ekibiyle 4 TÜBİTAK projesi tamamladı. Bu projelerden çıkan bulgularla akciğer kanserinin tedavisinde kullanılmak üzere ilaç taşıma sistemi geliştirdi. 'Ultrases Duyarlı Manyetik Hedefli Nano İlaç Taşıyıcı Sistem' ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Şanlıer, "Amacımız akciğer kanserinin tedavisine yönelik bir ilaç tasarım sistemi geliştirmekti. Bu ilaç sisteminde manyetik hedefleme yapıp doğrudan kanserli dokuya, tasarladığımız sistemi yolluyoruz ultrases uygulayarak balonların patlamasını sağlıyoruz ve bu şekilde kanserli dokuda tedavi amaçlıyoruz. Bütün denemeleri gerçekleştirdik ve sonuçta şunu gördük ki akciğer kanseri oluşturduğumuz deney farelerinde 5 ila 15'inci gün arasında tümör tamamen yok edildi. Bizim dual hedef dual terapi mantığımız işlevsel bir hale gelmiş oldu" dedi.

YAN ETKİLERİ ORTADAN KALDIRIYOR

Buluşunu yaptıkları tedavi yönteminin, diğer tedavi yöntemleriyle arasında ciddi farklılıklar bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Şanlıer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hedefe yönelik, manyetik hedefleme yaparak sağlıklı dokuya zarar vermeden doğrudan kanserli bölgeye geçişini sağlıyoruz. Aynı zamanda ultrases duyarlı yaptık ki balonlar patladığı zaman o bölgede ilaç birikimi söz konusu olabilsin. Yani daha düşük dozla ilaç tedavisi mümkün olabiliyor. Tabii ki maliyeti de daha düşük oluyor. Aynı zamanda inhale sistem bu, hastanın hastaneye bağımlılığı ortadan kalkmış oluyor, hasta kendi evinde bile bu sistemi uygulayabilir. Tedavi sırasında sağlıklı hücrelere zarar verilmediği için saç dökülmesi, şiddetli ağrı gibi yan etkiler görülmüyor. Biz ilk etapta akciğer kanserine yönelik ilaçları seçtik, farklı ilaçlarla yine benzer bir tasarım yaparak diğer kanser türlerine karşı da başarı elde edebiliriz. Zaten bu yönde çalışmalarımız da var. Birçok kanser türüne benzer sistemler uygulanabilir. Buluşumuz patent aşamasında. Bundan sonraki aşamada, faz çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve son aşamada da ruhsatlatma sürecimiz var. Ya da bir ilaç firmasıyla iş birliği yapılabilir."

EÜ REKTÖRÜ PROF. DR. NECDET BUDAK'TAN TEBRİK ZİYARETİ

Prof. Dr. Şanlıer ve ekibini ziyaret eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, başarılı bilim insanlarını tebrik etti. Rektör Budak, "Egeli bilim insanlarımız, Türkiye'de belki de dünyada çığır açacak bir gelişmeye imza attı. Özellikle akciğer kanseri başta olmak üzere manyetik alanla ve nanoteknoloik yaklaşımla kanser hücrelerinin doğrudan yok edilmesine yönelik yeni bir sistem geliştirdiler. Bu da aslında ülkemizde özellikle de Ege Üniversitesi'nde bilimsel çalışmaların ne düzeye geldiğini gösteriyor. Hocalarımızın bizzat kendilerinin, asistanlarıyla öğrencileriyle araştırmacılarıyla birlikte yaptıkları bu çalışma Türk bilim insanlarının kendilerine özgüveninin tam olduğunu gösteriyor. Ben bütün hocalarımızı bu anlamda tebrik ediyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

- Prof. Dr. Şenay Hamarat Şanlıer'in geliştirdiği cihaz

- Ultrases Duyarlı Manyetik Hedefli Nano İlaç Taşıyıcı Sistem ile ilgili bilgi vermesi

- EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak'la röp

- Prof. Dr. Şenay Hamarat Şanlıer'in açıklamaları

- Prof. Dr. Şanlıer ve ekibini ziyaret Rektör Budak'ın fotoğraf çekilmesi

Haber- Kamera: İZMİR, (DHA)

======================

Terörün gölgesi kalktı, Birklyen mağaraları huzur ortamıyla ilgi odağı haline geldi

DİYARBAKIR'ın Lice ilçesinde bulunan ve Antik Çağ'da yaşayanların yerleşim yeri olarak kullandıkları Birklyen mağaraları, yürütülen terörle mücadeleden sonra huzurun sağlanması ile özellikle hafta sonları vatandaşların akınına uğruyor. Son aylarda bölgenin terörden temizlenmesi ile birlikte Muğla'nın Fethiye ilçesinde bulunan Saklı kentte benzeyen Birklyen Mağaraları, çevre illerde yaşayanların piknik ve serinleme yeri haline geldi. Birklyen Mağaraları'nda çıkan buz gibi suyun kenarında piknik yapanlar, bir yandan yüksek kayalıklardan atlayarak, suya girip serinlerken, diğer yandan mangal keyfi yapıyor. Birklyen Mağaraları'na gelenler, buranın çok önemli bir tarihi yer olduğunu ifade ederek, turizme kazandırılması gerektiğini belirtiler.

Bölgede terör olaylarının en yoğun yaşandığı yerlerin başından gelen Diyarbakır'ın Lice ilçesi kırsalındaki tarihi zenginlik, son yıllarda düzenenlen kapsamlı terör operasyonları ile oluşan huzur ortamıyla gün yüzüne çıktı. İlçeye bağlı Abalı köyü yakınlarında bulunan ve içerisinden su çıkan tarihi Birklyen Mağaraları'nın doğal güzelliğide böylelikle ortaya çıktı. Bölgede gerçekleştirilen operasyonlarla birlikte Muğla'nın Fethiye ilçesinde bulunan Saklıkentte benzeyen Birklyen Mağaraları da ziyaretçi akınına uğradı.

TURİZME KAZANDIRILMASINI İSTİYORLAR
Başta Diyarbakır ve Bingöl olmak üzere çevre illerden yüzlerce kişi, Birklyen Mağaraları'na sabahın erken saatinde gelerek, piknik keyfi yaşıyor. Mağralardan çıkan buz gibi suyun kenarında kamp kuran piknikçiler, serin sulara, kayaklıklardan atlayarak dalıyor. Son yıllarda bölgeye ziyaret sayısında artış yaşandığı gözlenirken, Birklyen Mağaraları'na gelenler, buranın turizme kazandırılması gerektiğini ifade ettiler. Piknik yapmak için imkanların genişletmesi isteyen ziyaretçiler, çevre düzenlenmesinin yapılmasını talep etti.

'DÜNYANIN BİTTİĞİ YER OLARAK' BİLİNMEKTE
Antik Çağ'da yaşayanların yerleşim yeri olarak kullanılan Birklyen Mağaralarında yapılan ön kazı incelemelerinde elde edilen insan yapımı kalıntıların ışığında bu bölgenin M.Ö. 6000 yılından itibaren kullanıldığı belirtiliyor. Birbirine paralel kayalıkların içinde beş mağara yer alırken, Dicle Nehri'nin Doğu kolu olan Dibni Çayı alandaki mağaraların birinden girip diğerinden çıkıyor. Buraya aynı zamanda Dicle tüneli adı da verilirken, Diclenin doğduğu yer olduğu sanılan bu alana Asur kralları kitabe ve kabartmaları da yer alıyor. Makedonyalı komutan Büyük İskender, Pers ülkesiyle savaş giderken 15 bin kişilik ordusuyla burada konuklandığı da söyleniyor.

Görüntü Dökümü:
-Mağaralardan görüntü
-Suya girenler
-Kayalıklardan suya atlıyanlar
-Piknik yapanlar
-Bölgeden görüntü
-Röportajlar
-Drone görüntüleri
-Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Ahmet ÜN-Burak EMEK/DİYARBAKIR, (DHA)

==============

Gölbaşı'nda kinoa hasadı başladı

ADIYAMAN'ın Gölbaşı ilçesinde, 3 çiftçi tarafından deneme amaçlı ekilen kinoa bitkisinin hasadı başladı.
İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Adıyaman Ziraat Odası Başkanlığı'nca başlatılan projeyle alternatif ürün olarak çiftçilerin özendirilmesi için kinoa tohumunu ücretsiz olarak verdiklerini belirten Gölbaşı Ziraat Odası Başkanı Doğan Güven, Gölbaşı'nda kinoa eken çiftçilerin çok memnun kaldıklarını belirterek, dönümde 200 kilo ürün aldıklarını söyledi.
20 dönümlük tarlasına deneme amaçlı kinoa ektiğini ifade eden Kemal Tükenmez ise "Kinoa arpa ve buğdaydan daha karlı. Dönüme 200 kilo ürün bekliyorum. Şu anda gelecek hasat dönemi için 60 dönüm tarla hazırladım" diye konuştu.
25 dönümlük bir arazide İl Tarım ve Orman Müdürlüğü görevlilerinin öncülüğünde organik olarak deneme ekimi yaptığını belirten Lütfiye Vuruşkan da kinoa bitkisinin protein ve aminoasit yönünden zengin, her ortamda yetişen bir bitki olduğunu kaydederek, "Çiftçilerimize kinoa ekimi yapmalarını tavsiye ediyoruz. Onlara örnek olmak istiyoruz" şeklinde konuştu.
Kinoa bitkisini ekim yapmadan önce alternatif bir ürün olarak 3-4 yıldır araştırdıklarını anlatan Emine Köseler de 60 dönümlük bir arazide kinoa ekimi yaptığını ifade ederek, "Azimle uğraştık. Bu gün de güzel bir sonuç aldık. Kinoa Gölbaşı'nda yeni bir ürün, tarımda çiftçilerimiz buğday arpa ektiklerinde emeklerinin karşılığını alamadığı için kinoanın aradaki farkı kapatacağı düşüncesiyle hareket ettik" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------------------------

- Gölbaşı Ziraat Odası Başkanı Doğan Güven'in konuşması

- Çiftçi Kemal Tükenmez'in konuşması

- Çiftçi Emine Köseler'in konuşması

- Biçerdöver ile kinoa hasadı

- Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ahmet KORKMAZ-ADIYAMAN-(DHA)

================

Fideleri Batman'da, lahanaları Muş'ta yetiştiriyor

Mehmet AYDIN / MUŞ, (DHA)-MUŞ merkeze bağlı Bağlar köyünde lahana üreticiliği yapan Ömer Yenmez, fideleri Batman'ın Sason ilçesinde lahanaları ile Muş'ta yetiştiriyor.
İklim şartları nedeniyle fideleri sıcak olan Sason ilçesinde, lahanaları ise köyünde büyüten üreticilerden Ömer Yenmez, çok karlı olduğunu söyledi. Yenmez, "Bu yıl 3 bin adet fideyi Şubat ayında Sason'da ektim. Nisan ayında ise köye getirip tarlaya ektik ve temmuz sonu ağustos başında lahana hasatını başlattık. Köyümüzdeki lahana üretecileri Haziran ayı ortasında fideleri ekip Eylül ayında hasatına başlıyor. Yani beni ürünü bir ay erken toplamaya başlıyorum. Muş'ta mevsimin en erken lahanasını ben yetiştiriyorum. Lahananın tanesini 7-8 liradan satıyorum. Benim lahanalarım bittikten sonra köy halkı lahanaların hasatına başlanıyor. Köylünün ürünü aynı zamanda yetiştiği için lahananın bir tanesini 4-5 liradan satılıyor. Ben erken yetiştirdiğim için piyasada benim üründen başka ürün olmadığından köylünün satış fiyatının üstünde satarak daha fazla kazanç elde ediyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Ömer Yenmez lahana tarlasında lahana biçmesinden detaylar
-Lahanaların at arabasına taşınması
-Lahana tarlasından detaylar
-Köylülerin henüz yetişmemiş lahana tarlalarından detaylar

(KJ:Haber-Kamera Mehmet AYDIN / MUŞ, (DHA)
HD.

================

Hakkari'de hastane önündeki iş yerlerinde çıkan yangına TOMA'lı müdahale

Mehmet ÖZKAN/HAKKARİ, (DHA)- HAKKARİ Devlet Hastanesi önünde bulunan 4 iş yerinde gece çıkan yangın, polisin toplumsal olaylara müdahale aracı (TOMA) ve itfaiye ekiplerinin yoğun çabası ile söndürüldü.

Korkuya neden olan yangın, saat 00:45 sıralarında Pehlivan Mahallesi'nde bulunan devlet hastanesi önünde meydana geldi. Sağlık Caddesi üzerinde bulunan hastane önündeki 4 işyerinde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangında, alevler kısa sürede iş yerlerini sardı. Alevlerin çevreye sıçramaması için de kısa sürede bölgeye itfaiye ve destek amaçlı TOMA gönderildi. Yapılan müdahalelerin ardından yangın kısa sürede söndürülürken, yangının çıkış nedeniyle ilgili soruşturma başlatıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Alevlere itfaiye ekiplerin müdahale etmesi
-Polis ekiplerinin geniş güvenlik önlemi alması
-Hastane çevresini dumanların sarması
-Genel Detay

================

Koyunu 40 metrelik kuyudan AFAD kurtardı

NİĞDE’de 40 metrelik su kuyusuna düşen koyun, AFAD ekipleri tarafından kurtarıldı.
Niğde merkeze bağlı Ağaçaşar köyünde Mustafa Yörükoğlu'na ait olan koyunlardan biri, 40 metrelik su kuyusuna düştü. Kuyudan gelen ses üzerine Yörükoğlu, yetkililerden yardım istedi.
Olay yerine sevk edilen AFAD ekipleri, koyunu düştüğü kuyudan çıkartılarak sahibine teslim etti.

Görüntü Dökümü
--------------------------
- Koyunun kuyudan çıkarılması
- Koyuna bağlanan halatların çıkarılması

SÜRE:01'48"
Haber - Kamera :Ali KADI / NİĞDE, (DHA)

=============

Erbil'de Peşmergenin silah ve patlayıcı deposu böyle patladı

KUZEY Irak'ın Erbil kenti yakınlarındaki Peşmergeye ait silah ve patlayıcı deposunda dün gece bilinmeyen bir nedenle patlama meydana geldi. Patlama ile birlikte depoyu alevler sararken, patlayan mühimmat ve patlayıcılar çevreden geçenler tarafından cep telefonları ile görüntülendi.
IKBY'nın merkezi Erbil'e 10 kilometre uzaklıktaki Kani Qirjale köyü yakınlarında bulunan Peşmergeye ait silah ve patlayıcı deposunda dün gece saat 23.00 sıralarında bilinmeyen bir nedenle patlama meydana geldi. Patlama ile birlikte depoyu alevler sararken; depodaki patlayıcı ve mühammatlar peş peşe patladı. Yangında depoda bulunan silah ve patlayıcıların büyük kısmı tamamen yanerken, yangın ve patlayan mühimmatlar çevreden geçen vatandaşlar tarafından böyle görüntülendi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Patlama ile birlikte alevlerin sardığı depodan görüntüler
-Patlayan mühimmatlar
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: ERBİL, (DHA)

En Çok Aranan Haberler