HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

DHA YURT BÜLTENİ 7

1)DOKTORU PARKE TAŞIYLA YARALAYAN SALDIRGANA 15 YIL HAPİS İSTEMİ ŞANLIURFA Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi acil servisinde hasta çocuğuna bakmadığı iddiasıyla Dr.

1)DOKTORU PARKE TAŞIYLA YARALAYAN SALDIRGANA 15 YIL HAPİS İSTEMİ

ŞANLIURFA Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi acil servisinde hasta çocuğuna bakmadığı iddiasıyla Dr. Bahattin Ahmet Yalçın'ı kafasına parke taşıyla vurup yaralayan Abdulkadir Keskinli hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
Geçen 17 Temmuz günü Harran Üniversitesi Osmanbey Kampüsü içerisinde yer alan Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Bölümü'nde meydana gelen olayda; yüksek ateş şikayetiyle hastaneye getirilen çocuğuna bakılmadığını iddia eden Abdulkadir Keskinli, kendisine gerekli cevabı vermediğini öne sürdüğü nöbetçi doktor Bahattin Ahmet Yalçın'ı başına parke taşı vurarak yaraladı. Olayın ardından tutuklanan Abdulkadir Keskinli, hakkında savcılık tarafından 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan iddianame hazırlandı.
Savcılık tarafından hazırlanan ve Şanlıurfa 7'nci Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede Keskinli'nin olay anında Yalçın'ın kafasına mermer taşıyla 2 kez vurduğu, 3'üncü kez vurmaya çalışırken çevrede bulunanlar tarafından engellendiği ve böylelikle kasten öldürmeye teşebbüs ettiği bildirerek hakkında 9 ila 15 yıla kadar hapis cezası istendi.
'HALİMİZ PERİŞAN'
İki eşli 9 çocuk babası olan ve asgari ücretle bir şirkette şoförlük yaptığı öğrenilen Abdulkadir Keskinli'nin Gülveren Mahallesi'nde yaşayan ailesi, savcılığın 15 yıla kadar hapis cezası istemesine tepki gösterdi. Keskinli'nin dini nikahlı eşi Ayşe Çelik, hallerinin perişan olduğunu ifade ederek, "Eğer eşim 9-15 yıla kadar yargılanırsa bizim halimiz perişandır. Bize bakacak hiç kimse yok ve mağduruz. Böyle bir şeyi ne vicdan, ne de merhamet kabul etmez. En azında bu çocuklarımıza acısınlar. Beni boş versinler, çocukların durumu ne olacakö diye konuştu.
Olay günü çocuğunun yüksek ateş nedeniyle bayılmasına rağmen doktorun ilgilenmediğini öne süren Ayşe Çelik, şöyle konuştu:
"Benim çocuğum ateşten dolayı bayılmıştı. O doktor benim çocuğuma bakmadığı zaman o doktorun hiç vicdanı yok muydu? Doktor ateşler içinde yanan çocuğuma bakmayarak görevini yapmadı. Benim çocuğum bayıldı, doktor bahçede çayını, sigarasını içiyordu. Hiç oralı olmuyordu. Doktora davranışından dolayı kendisini şikayet edeceğimizi söyledik. Bunun üzerine bizi tehdit edince bu olay yaşandı. Eşim iki eşli ve 9 çocuğu var. Şu anda bize bakacak hiç kimse yok. Doktor vicdanlı olsaydı benim yaşadığım evi ve çocuklarım halini görürdü. Az merhameti olsa kendisi bu şikayetten vazgeçerdi. İlk günden beridir hiçbir şeyi yoktu sadece yoğun bakıma yatırıp rapor almak için öyle yaptılar. İkinci gün doktor ayaktaydı. Eşime ceza vermek için böyle yaptılar."

Görüntü Dökümü
--------------------------------
- Adliye binasından genel görüntü
- Parke taşıyla darp edilen doktorun arşiv görüntüsü
- Harran Üniversitesi Poliklinik binası
- Genel ve detay görüntüler

( Haber -Kamera: Ali LEYLAK- ŞANLIURFA-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 101-322MB

2)BURSA VALİLİĞİNE ATANAN YAKUP CANBOLAT GÖREVİNE BAŞLADI

VALİLER kararnamesi ile Bursa Valiliğine atanan Yakup Canbolat göreve başladı.
Valiler Kararnamesi ile Konya Valiliği görevinden Bursa Valiliğine atanan Canbolat için Heykel Valilik önünde karşılama töreni düzenlendi. Karşılamaya Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş,İl Emniyet Müdürü Osman Ak,Valilik çalışanları, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaşlar katıldı. Canbolat, selamlama ve tanışmanın ardından yaptığı konuşmada, Osmanlı'nın payitaht şehri olan Bursa'da devam ettirme şerefine kavuştuğunu belirtti.

CANBOLAT: "VATANDAŞLARIMIZIN MEMNUNİYETİNİ ÖN PLANA ÇIKARACAĞIZ"

Canbolat konuşmasında "Bunun için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bursa'da görev yaptığım sürece vatandaşlarımızın memnuniyetini her zaman ön plana çıkaracağız. Bu vesileyle görevi devraldığımız bir önceki Bursa valimize ve daha önceki valilerimize yaptığı çalışmalardan ve katkılarından dolayı şükranlarımı sunuyorum. Bursa'yı 2023 hedeflerine ulaştırmak için gücümüzün yettiği yere kadar birlik ruhu ile hareket etmeye gayret edeceğimden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yaptığım bütün görevlerde olduğu gibi Bursa'da görev yaptığım süre boyunca da en büyük şiarım. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerini yaşatmak, milli ve manevi değerleri her zaman ön planda tutmak, insan haklarına, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanıp saygı göstermek olacaktır" dedi.

ŞEFFAF YÖNETİM VURGUSU

"Hesap verebilir ve şeffaf bir yönetim anlayışını ortaya koymaya gayret sarf edeceğiz" ifadesini kullanan Vali Canbolat, ayrıca "Görevim esnasında toplumun her ferdini kucaklayan icraatlarında objektif, tarafsız bulunduğu makamın ideal ve etiğine bağlı en olumsuz şartlarda dahi görev bilinci şuuru içinde kamu hizmetlerini ve ilin kaynaklarını etkin ve verimli bir şekilde kullanarak, Bursa'nın sorunlarının çözümü konusunda tüm kesimlerle birlikte çalışmaya gayret sarf edeceğiz." açıklamalarında bulundu. Vali Canbolat, konuşmasının ardından tebriklerini kabul etmek için makam odasına geçti.

Görüntü dökümü;
--------------------------------
-Valinin gelişi
-Valinin tebrikleri kabul edişi
-Valinin tokalaşması
-Valinin konuşması

Süre: 5 dakika 50 saniye, Boyut: 402 MB
Haber-Kamera: Berktuğ ÖNCÜ/BURSA,(DHA)

=======================================================

3)BAŞKAN KOCAOĞLU'NDAN 'GETTOLAŞMA' UYARISI

İZMİR'de 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü etkinlikleri kapsamındaki 'Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu'nun 42'incisi, Şehir Plancıları Odası tarafından bu yıl Tarihi Havagazı Fabrikası'nda düzenlendi. 'Göç-mekan-siyaset' ana teması ile düzenlenen toplantıda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, artan göç olaylarına dikkat çekerek, önlem alınmaması halinde gettolaşmanın olacağını söyledi.Şehir Plancıları Odası tarafından 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü kapsamında düzenlenen kolokyumda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Aziz Kocaoğlu, tarım ve hayvancılığa gerekli önemin verilmediğini söyledi. Kocaoğlu, "1950'li yıllarda tarım, hayvancılık tukaka ilan edildi. Sanayi, kalkınma deyip, tarım ve hayvancılığı, sanayiyi geliştireceğiz diye öteledik. Tarımla uğraşan insanlar yatağını, yorganını alıp kente geldi. Bu siyasi süreç dayatmadır. Bu süreç böyle başladı. Sanayileşme devam edecekti. Ama şehirleşmeyi destekleyecek kaynak üretmeye, katma değer yaratmasına tarımla devam edecekti. Sonra gecekondulaşma oldu. Avrupa'nın 250 yılda gerçekleştirdiği sanayileşmeyi biz 40 senede halletmeye baktık" dedi.

Yaşanan göçler nedeniyle kentlerde birçok sorunun yaşandığının altını çizen Kocaoğlu, İzmir'in hiçbir mahallesinde gettolaşma olmadığını ifade ederek, uyarılarda bulundu. Kocaoğlu, şunları söyledi:
"Hiçbir şehrimizde 'şunların semti' gibi yaklaşımlar olmadı. Anadolu'da hamur olmuş aynı kültürden insanlar geldiler. Şimdi Suriye'den, Afrika'dan, Afganistan'dan insanlar geliyor. Esas itibariyle de Türkiye'de kalmak istemiyorlar. Gidemeyenler burada kalıyor. Denizlerde yaşadığımız faciaları hepimiz biliyoruz. Acilen çözüm üretilmezse bizim ülkemizde özellikle Suriyeli ve diğer göçmenlerin yaşadıkları yerlerde gettolaşma olacaktır. Bu kaçınılmazdır. Bu büyük kentlerimizi tehdit eden önemli bir olaydır."

'ARTIK AÇTIĞIMIZ DAVALARI KAZANAMIYORUZ'

İzmir'de yasaya aykırı uygulamalar için dava açtıklarını, ancak özellikle 2011 yılından sonra açtıkları davaları kazanamadıklarını ifade eden Kocaoğlu, "Biz niye dava açıyoruz? Kazanma umudumuz yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi planlama birimi başkanı bu planlamaya karşı diye tarihe not düşmek için dava açıyoruz. Dava kazanma şansımız giderek sıfırlanıyor. İzmir için öngördüğüm planlama kentsel dönüşümdür. Bu politikasıyla İzmir'in 2050 yılına kadar bir karış arsa üretmeden kentsel dönüşümden gelecek konut artışıyla beraber doğacak talebi karşılayacak rezervi vardır. Kentsel dönüşüm, bina yıkıp yapmak değil. Rantsal dönüşüm değil" diye konuştu.

'TOPRAĞINI İŞLEMESİN DİYE PARA VERİLİYOR'

Türkiye'de siyasetin tam bir açmaz içerisinde olduğunu öne süren Aziz Kocaoğlu, kendisine kim kızarsa kızsın, gerçekleri konuşacağını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Neoliberal denilen sistem; ütmek, ütülmek üzerine konumlanmıştır. Ben X gelişmiş devletim, ihracat, ithalat üretiyorum. Benim param var. Üretmediğim için para veriliyor diye bir sistem olur mu? Bugün Türkiye'de toprağını kullanmayan adama para veriliyor. Böyle bir teşvik olur mu? Üretmeme teşviki. Ne yapıyorlar? Para satıyorlar. Para kazanıyorlar. Mal satıyorlar, daha zenginleşiyorlar. Bu sistem bize uygun sistem değil. Bunun reklamını yapan ekonomistler doğru yapmıyorlar. 2000 yılında Türkiye'nin dış borcu 35 ila 45 milyar dolar civarındaydı, bugün 475 milyar dolar! Ne oldu? 'Biz finans krizine girdik' deniyor. Biz finans krizine girmiyoruz. Buz dağının görünen yüzü. Biz aslında üretememe krizine giriyoruz. Bizim krizimiz üretememe! Bu acı reçeteyi ölümüne tasarruf, kaynak yaratma ve üretme üzerine yok edebiliriz. Böyle yürümekten başka çaremiz yoktur."

İMAR BARIŞINA DEĞİNDİ

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, imar affına dair de görüşlerini paylaştı. Kocaoğlu, "Başkan olmak için çıkartılan imar affının doğru bir şey olmadığı konusuna girmeyeceğim. İmar düzenlemesini nasıl altüst ettiğini konuşmayacağım. Ne zamandır imar rüşvetini ne zaman verecekler diye düşünüyordum. Seçim bununla kazanılmıştır. Daha büyük problem var. Bu yerel seçimlerde muhalefet, iktidara çok ciddi geri adım attıracak, 'Ben ne yapıyorum, koltuk altımdan kayıyor' dedirtecek bir başarı elde etmediği zaman, 4.5 yıl sonraki başkanlık seçimini hayal bile edemiyorum. Birlik olacağız. Birbirimizin hatasına bakmayacağız. Bu cendereden başka türlü çıkmamız mümkün değil. Yerel seçimlerden sonra gelecek kriz bugüne kadar 1950'den beri yaşanan krizlerin en büyüğüdür. Bu dalga dalga gelecektir" dedi.

ÜNİVERSİTE PROGRAMDAN ÇEKİLDİ

Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Orhan Sarıaltun da, programı Dokuz Eylül Üniversitesi ile birlikte yaptıklarını, ancak üniversitesinin programdan çekildiğini belirterek, "Bu programı üniversiteyle birlikte yapmıştık. Üniversite 'Oda bize desteğinden vazgeçmiştir' açıklaması yaptı. Aslında böyle bir şey yok. Ama bizim bu toplantımız için yer vermediler" dedi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Başkanı Mehmet Emin Koramaz da "Kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile ihraç edilen akademisyenler bu programda var diye Dokuz Eylül Üniversitesi'nin kolokyumdan desteğini çekmesini ve mekanları kapatmasını kınıyorum. Bizim zamanımızda üniversiteler demokrasinin beşiği ve aydınlık geleceğin umuduydu. Bu kararın kendisi bile üniversitelerin ne durumu getirildiğini, YÖK nedeniyle nasıl siyasallaştığını, bilim ve özgür düşüncenin susturulduğunu göstermesi açısından önemlidir. KHK ile ihraç edilen akademisyenler bizlerin onurudur, gururudur. Şimdiye kadar olduğu gibi bilim, teknik, barış, demokrasi, çok kültürü bir toplumu zenginlik olarak kabul etmek için, halkların kardeşliği için çalışan öğretim üyeleriyle omuz omuza durmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Kolokyum, 9 Kasım'a kadar devam edecek.

Görüntü Dökümü;
--------------------------------
- Kolokyumun yapıldığı Tarihi Havagazı Fabrikası'ndan görüntü
-İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun konuşması
-Genel ve detay görüntüler

Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR, (DHA)

======================================

4)DR. OĞUZ: SUÇ ÖRGÜTÜ ÜYELERİNİN IQ SEVİYESİ 130

TÜRKİYE Zeka Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Ekonomi Uzmanı Dr. Şeref Oğuz, İskenderun Teknik Üniversitesi'nde (İSTE) verdiği konferansta KPSS ile devlet dairelerinde işe alınanların IQ seviyelerinin 80-82 seviyesinde, suç örgütü üyelerinin ise IQ'sunun 120-130 olduğunu söyledi. İSTE İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Ekonomi Bölümü'nün konuğu olan Türkiye Zeka Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Ekonomi Uzmanı Dr. Şeref Oğuz, 'Gelin Yetenekli İnsanlarımızdan Kurtulalım' konulu konferans verdi. Her toplumun yüzde 2'sinin zeki ve yetenekli insanlardan oluştuğunu belirten Şeref Oğuz, "Bu Amerika'da da, Türkiye'de de böyle. Ama toplumların kaderini bu yüzde 2'ye nasıl davrandıkları belirliyor. Ya devlet başkanı yapıyorsun, cihan imparatoru oluyorsunuz, uygarların efendisi oluyorsun. Ya kuzgun leşe yapıyorsun. Bir ülkenin en büyük sermayesinin onlar olduğuna inanıyorum" dedi.

Türkiye Zeka Vakfı'nı 26 yıl önce Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile birlikte kurduklarını söyleyen Oğuz Şöyle devam etti:

"Ben bir şey keşfettim. Bu zeki ve yetenekli insanları devlete milletime, şirketlere sokmak için onlardan daha zeki ve yetenekli insanlara ihtiyaç var. Şöyle bir analoji kullandım. Siyah beyaz TV üzerinden renkli reklam yapmak nasıl imkansızsa, ya da sağır birini O Ses Türkiye'de jüri yapıyorsun. Ya da kör birini dünya güzellik yarışmasında jüri üyesi yapıyorsun. Biliyorsunuz KPPS ile devlet insan alıyor. KPSS şu benim baktığım noktada. Birinci şart asla seçenek oluşturma, yeni şeye karşı enteresan bir sosyal gen, direnen gen, asla seçenek oluşturma. Çünkü ben sizin için şuraya 5 tane seçenek koydum. Her biri hijyen. Bunun dışında hasta olduğun zaman asla giremezsin. Çünkü onu eliyor. Bunun dışında bir başka seçenek varsa zaten direk kaybediyorsun. İkincisi yüzde 20 ihtimalle 1/5 'i eder, sallasan bile yüzde 20 ihtimalle bu işe gerekli olan yapıyı bunun arkasına sakladım. Bunun seçtiğiniz zaman devletin ortalama aldığı kişinin IQ seviyesi 80-82. Çok enteresandır Almanya'daki devlet memurları sınavlarına baktık, 96 çıktı. Ve tuhaftır, suç örgütleri ile yapılmış araştırmalar vardır, onlar 120-130 düşünebiliyor musunuz 82 IQ ile aldığı birisi 120-130 IQ'lu bir haydutla ya da bir rakiple savaşmak durumunda. Bu Türkiye için gerçekten çok büyük bir sıkıntı.ö

Görüntü Dökümü
--------------------------
-Katılanlardan görüntüler
-Dr. Şeref Oğuz'un konuşması

Haber-Kamera: Ufuk AKTUĞ/İSKENDERUN(Hatay),(DHA)
SÜRE:5,40 sn BOYUT:258 mb

======================================

5)PROF. DR. ARIKAN: PKK İLE DEVRİYE, GÜVEN BOZUCU UNSUR

ÇUKUROVA Üniversitesi (ÇÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Arıkan, Türk askeriyle birlikte Suriye'nin Menbiç kentinde devriyeye başlayan ABD'li askerlerin, diğer yandan da terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD-YPG'li teröristlerle ortak devriye atmasının iki ülke arasında 'güven bozucu unsur' olduğunu söyledi. Prof. Dr. Arıkan, "Yakın zamanda Türkiye ile ABD arasında mutabık kalınan 'Münbiç Yol Haritası Protokolü'nün uygulanmasında yaşanan son gelişmeler ve özelikle ABD'nin terör örgütü PKK ile ortak devriye uygulamaları, Münbiç mutabakatının amaç ve ilkelerine ters düşmektedir" dedi.

Suriye'deki güncel gelişmelerle ilgili bir değerlendirmede bulunan ÇÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Arıkan, ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Albay Rob Manning'in 'ABD kuvvetleri, SDG'li (Suriye Demokratik Güçleri) ortaklarımızla Suriye'nin kuzeydoğu sınırları boyunca güvence devriyelerine başladı' ifadelerini hatırlattı. Prof. Dr. Arıkan, bu ifadelerin ardından Türk askeriyle birlikte Menbiç'te devriyeye başlayan ABD'li askerlerin diğer yandan da PKK-PYD-YPG'li teröristlerle devriye atmasının iki ülke arasında 'güven bozucu unsur' olduğunu belirterek, "ABD'nin bunu planlı bir şekilde uyguladığını göstermektedir. ABD'nin bu yaklaşımı NATO ilkelerine ve müttefik ilişkilerine ters düşen bir uygulamadır. Münbiç protokolünün sağlıklı bir şekilde uygulanması hem bölgede güvenlik önlemlerinin artırılması hem de inişli çıkışlı seyir izleyen Türk-Amerikan ilişkilerinde güven bunalımın aşılması ve taraflar arasında güven tesis edilmesi açılarından da bir test sahası olarak karşımıza çıkmaktadır" ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE, SURİYE'DEKİ GELİŞMELERDEN EN FAZLA ETKİLENEN ÜLKE'

Suriye'nin toprak bütünlüğüne dayalı kalıcı bir çözümün ortaya konmasının en fazla Türkiye'nin çıkarına olacağına dikkat çeken Prof Dr. Arıkan, şöyle konuştu:

"Suriye'de yaşanan otorite boşluğu nedeniyle bölge, terör örgütlerinin konuşlandığı alanlar olmuştur. Kuşkusuz bu durum Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik çok önemli tehditler oluşturmaktadır. Ayrıca Suriye'de yaşanan iç savaş nedeniyle Türkiye, dünyanın en fazla göçmen barındıran ülkesi konumuna gelmiştir. Bütün bunların dışında, Suriye'de insani bir kriz uzun zamandır yaşanmaktadır. Resmi istatistiklere göre 400 binden fazla insan yaşamını yitirmiştir. Neredeyse Suriye nüfusunun yarısı olan 6 milyona yakın insan, başka ülkelere göç etmek zorunda kalmıştır. Kısaca ifade etmek gerekirse Suriye'de yaşanan çatışmalara barışçıl ve insani bir çözüm bulunması uluslararası toplumun bir yükümlülüğü olmalıdır. Suriye sorununa yaklaşımları sadece ABD-Türkiye arasında sahada yaşanan bir güven testi veya Rusya-Türkiye arasında bir iş birliği örneği olarak değerlendirilmemeli. Aynı zaman da Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği gibi uluslararası toplumun etkin aktörleri açısından bir insani test olarak değerlendirilmelidir."

CENEVRE'DE GÖRÜŞMELER BAŞLAYABİLİR

Diplomatik kaynaklar ve siyasal aktörlerin açıklamalarına göre, yakın bir tarihte Birleşmiş Milletler gözetimi altında Cenevre'de Suriye konulu resmi görüşmelerin başlanmasının beklendiğini kaydeden Prof. Dr. Harun Arıkan, şunları kaydetti:

"Bu görüşmelere küresel ve bölgesel aktörlerin yanı sıra Suriye'deki rejim ve muhaliflerinin katılması da bekleniyor. Görüşmelerde anayasa komisyonunun oluşturulması, Suriyeli mültecilerin geri dönüşü, Suriye'nin toprak bütünlüğü gibi bir dizi konular muhtemelen ele alınacaktır. Bu bağlamda, özelikle Astana süreci ile başlayan, Soçi mutabakatı ve son olarak 27 Ekim'de İstanbul'da gerçekleşen Türkiye, Rusya, Almanya, Fransa dörtlü zirvesi sonuçları değerlendirildiğinde, Rusya ve Türkiye; Suriye konusunda daha görünür ve rol alan taraflar olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşanan bu gelişmeler, ABD'nin Suriye sorununun çözümü konusundaki rolünü ve inisiyatif alma kapasitesini aşındıran gelişmeler olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle ABD'nin Münbiç yol haritasının uygulanması sırasında Türkiye'nin terör örgütü olarak tanımladığı PYD/YPG ve PKK konusundaki hassasiyetini göz ardı eden yaklaşımları, ABD'nin bu örgütleri kullanarak olası Suriye'nin geleceği müzakerelerinde daha görünür ve inisiyatif kullanma girişimi olarak da değerlendirilebilir."

Görüntü Dökümü
------------------------
- Prof. Dr. Harun Arıkan'ın açıklamaları
- Göç eden Suriyelilerden arşiv
- Askeri araçlardan arşiv
- ABD ile Türk askerlerinin ortak devriyesinden arşiv
- Yıkılan binalardan arşiv görüntüler

Haber:Akif ÖZDEMİR-Kamera: Eser PAZARBAŞI/ADANA,(DHA)
SÜRE:05'45" BOYUT: 637 MB

======================================
6)GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞINDA GÖZALTINA ALINANLAR ADLİYEYE SEVK EDİLDİ

YUNANİSTAN adalarına yasa dışı yollardan göçmen geçişi sağladığı belirlenen 8'i yabancı uyruklu 11 şüpheli, Antalya ve İzmir'de yapılan eş zamanlı operasyonda yakalandı. Şüpheliler, adliyeye sevk edildi.
Antalya Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, farklı tarihlerde Kaş ve Demre ilçelerinden Meis Adası başta olmak üzere Yunan adalarına yasa dışı yollarla kaçak gönderildiğini belirledi. Demre- Kaş bölgelerinde göçmen kaçakçılığı suçu işledikleri tespit edilen organizatörlerin yakalanması amacıyla Antalya merkez, Demre ve Kumluca ilçeleri ile İzmir'de geçen cumartesi sabaha karşı eş zamanlı operasyon yapıldı. Baskınlarda, göçmenlerin kaçak geçişini sağladığı belirlenen 8'i yabancı uyruklu olmak üzere 11 şüpheli yakalandı. Şüphelilerin kaldıkları ev ve araçlarında yapılan aramada ise suç unsuru malzeme olarak 2 ruhsatsız av tüfeği, 5 can simidi, 5 can simidi şişirme pompası ve dürbün ele geçirildi.
Antalya'ya getirilen şüpheliler sağlık kontrolü sonrasında sabah saatlerinde adliyeye sevk edildi.

Görüntü Dökümü
--------------------------------
- Zanlıların şubeden çıkışı
- Polis otobüsüne binmeleri
- Emniyet dış plan
- Detaylar
'113 MB// 1.00 DK'

Haber: Bülent TATOĞULLARI- Kamera: ANTALYA,(DHA)

========================================================

7)CİZRE'DE 2 TIR KAFA KAFAYA ÇARPIŞTI: 2 ŞOFÖR AĞIR YARALANDI

ŞIRNAK'ın Cizre ilçesinde seyir halinde olan 2 TIR'ın kafa kafaya çarpışması sonucu meydana gelen kazada araçlarında sıkışan 2 şoför ağır yaralandı. Şoförler, kurtarma ekiplerinin uzun uğraşları sonuçları araçlardan çıkarılarak hastaneye kaldırıldı. Şırnak'ın Cizre ile Mardin'in Nusaybin ilçeleri arasındaki İpek yolunda dün gece seyir halinde olan Yusuf Balık yönetimindeki 73 DD 148 plakalı TIR ile Mehmet Onaç yönetimindeki 47 PF 780 plakalı TIR, belirlenemeyen bir nedenle kafa kafaya çarpıştı. Kazada iki şoför araçlarda sıkışarak ağır yaralandı. Yoldan geçen sürücülerin kazayı görmesi üzerine, Nusaybin, Cizre ve İdil itfaiyelerine ve 112 acil ambulans servislerine haber verildi. Olay yerine gelen Nusaybin Arama ve Kurtarma ve Cizre AFAT ekiplerinin uzun uğraşları sonucu iki Balık ve Onaç, sıkıştıkları araçlarından çıkarılırak Cizre Devlet Hastanesine kaldırıldı.

Kaza ile ilgili soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü:
-Kazadan genel ve detay görüntüler
-Kurtarma ekiplerinin çalışması
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ahmet AKKUŞ/CİZRE,(DHA)

======================================

8)CAMİ İNŞAATINDA DÜŞEN İŞÇİ YARALANDI

ADIYAMAN'da cami inşaatında kubbe bölümünde çalışırken dengesini kaybedip 5 metre yükseklikten düşen Yaşar Şimşek (44), yaralandı.
Olay, öğle saatlerinde Organize Sanayi Bölgesi'nde meydana geldi. Cami inşaatında çalışan Yaşar Şimşek, dengesini kaybederek kubbe kısmında 5 metre yükseklikten düştü. İhbar üzerine bölgeye itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sedyeye alınan Şimşek, itfaiye aracının merdiveniyle bulunduğu yerden indirildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesini olay yerinde yaptığı Şimşek, Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı.

Görüntü Dökümü;
----------------------------------
-Olay yerinden detay görüntü
-112 yaralıya müdahalesi
-İtfaiye ekiplerinin yaralıyı asansörlü merdivenle indirmesi
-Yaralının ambulansa taşınması,
-Genel ve Detay görüntü

Haber-Kamera: MAHİR ALAN-ADIYAMAN-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 537 MB

=======================================================

9)GELİBOLU'DA BALIKÇI KARDEŞLERİN AĞLARINA 1000 LÜFER TAKILDI

ÇANAKKALE'nin Gelibolu ilçesinde balık avlamak için denize açılan Bülent Biçer (42) ve Recep Biçer (39) kardeşlerin ağlarına 1000 lüfer takıldı.
Gelibolu ilçesi Güneyli köyünde, yaklaşık 20 yıldır balıkçılık yapan Bülent Biçer ve Recep Biçer kardeşler, 8,5 metre uzunluğundaki 'Biçer' adlı tekneleriyle, Saroz mevkisinde balık avlamak için denize açıldı. Biçer kardeşlerin denize attıkları ağlara 1000 lüfer takıldı. Tekneye çektikleri ağlarda lüferleri görünce büyük sevinç yaşadıklarını belirten Bülent Biçer, "Ağları tekneye çekmekte zorlanıyorduk. Ağları çektikçe içinin lüferle dolu olduğunu gördük. Bu manzara bizi çok heyecanlandırdı. İlk siftahımızı yaptık. Allah bereket versin" dedi.

Biçer kardeşlerin, teknede kasalara doldurdukları lüferlerin tanesini 17 liradan hale sattıkları belirtildi.

Görüntü Dökümü;
--------------------------------
-Gelibolu'da balıkçı ağlarına takılan lüferlerden cep telefonu görüntüleri.

Haber-Kamera: Doğan ZELOVA/GELİBOLU(Çanakkale), (DHA)

======================================

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler