HABER

Göz Tansiyonu : Nedenleri, belirtileri, tedavisi

Günlük hayatta gerçekleşen birçok rutin aktivitede duyu organları görevlidir. Duyu organlarının eksikliği, çalışmaması veya kaybı ile sosyal yaşamda sorunlar meydana gelir.

Göz Tansiyonu : Nedenleri, belirtileri, tedavisi

Duyu organlarının kaybı doğuştan olabilirken, kaza veya hastalık sonucu da kayıp yaşanabilir. En önemli duyu organlarından biri gözdür. Göz, görme duyusunu yerine getirir. Bazı hastalıkların sonucunda görme duyusunda kayıplar yaşanır. Bu hastalıklardan biri de göz tansiyonudur.

Göz tansiyonu; 65 yaşından sonra oldukça sık rastlanan bir hastalıktır. Halk arasında "karasu hastalığı" da denir. Tıptaki adı glokom olarak bilinen bu hastalık, göz içi basıncının dengesiz bir biçimde yükselmesi ile göz sinirlerinin zarar görmesidir. Gözdeki sinirlerin zarar görmesi sonucunda görme kabiliyeti zayıflar. Glokomun birçok çeşidi vardır. Bu çeşitlere bağlı olarak hastalığın seyri değişir. Ayrıca görme alanı da küçülür. Hastalık sessizce ilerler. Bu yüzden birçok kişide geç fark edilir.

Erken tanıda sinirlerin çoğu tahrip olmadan tedavi edilebilir. Tanının geç konulması durumda maalesef göz duyusundaki kayıplar tedavi ile geri getirilemez. 40 yaşından sonra glokom riski artar. Göz iç basıncı yüksek olan kişilerin bu hastalığa büyük bir aday olduğu bilinir.

Glokom problemi yaşayan kişiler kör olma tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar. Dünyada körlük ile sonuçlanan hastalıklar içinde glokom 2. sıradadır. Katarakt sorunundan sonra en sık görülen göz problemidir. Dünya Glokom Derneği'nin yaptığı araştırmalarda 2020 yılına gelindiğinde dünya üzerinde 76 milyon kişinin glokom hastalığına yakalanacağı tahmin ediliyor. Bu kişilerden 10 milyonunun ise glokoma bağlı körlük yaşayacağı da veriler arasında. Bu sinsi hastalığa dikkat çekmek amacı ile her yıl 12-18 Mart arasında 'Dünya Glokom Haftası' düzenlenir. Bu haftada hastalığın erken teşhisi, tedavisi, korunma yolları ve ciddiyetine dair önemli bilgiler verilerek insanlar bilinçlendirilmeye çalışılır.

Göz Tansiyonu Normal Değerleri

Göz içindeki basıncın yüksek olması sonucu yaş ve diğer hastalıklara bağlı olarak gözde tansiyon meydana gelir. Fakat gözde tansiyon yüksekliği her zaman glokom hastalığına neden olmaz. Bazı kişilerde göz tansiyonunun yüksek olması gözdeki sinirleri tahrip eder. Sinir hücrelerinin kendini yenileme özelliği olmaması dolayısıyla görme yetisi yavaş yavaş kayıp edilir. Gözdeki tansiyonun değişimi biraz sessiz ilerlediği için bu kişilerin sürekli göz tansiyonunu ölçtürmesi gerekir. Normal göz tansiyonunun 10-20 mmHg arasında olması gerekir.

Bu sınırın dışında olan kişilerde gözdeki tansiyon oranı yüksektir. Gözdeki en uygun tansiyon değeri 17 mm Hg olarak kabul edilir. Glokom oluşması için ise gözdeki sinirlerin hasar görmesi gerekir. Hastalık oluşmaması için göz tansiyonu sınırı yoktur. Fakat tansiyonun 24 mm Hg üzerine çıkması sinir hücrelerini harap etmeye yeter. 25 mmHg'ye yükselen tansiyon değerinde ise artık kişinin tedavisinin yapılması gerekir.

Göz Tansiyonu Nasıl Ölçülür?

Gözde tansiyonun değerinin normal değerlerin dışına çıkması sonucunda mutlaka ölçüm yapılmalı. Glokom için risk taşıyan kişilerin, genetik olarak göz tansiyonu düşük veya yüksek olanların, ayrıca 40 yaşından büyüklerin muhakkak düzenli tansiyon ölçümleri yaptırması gerekir. Gözün tansiyonu kliniklerde göz doktorları tarafından 'tonometre' adlı cihaz ile ölçülür.

Bu cihazın göz ile teması olan ve olmayan çeşitleri var. Gözle teması olan cihazdan elde edilen ölçümlerde daha kesin sonuçlara varılır. Tonometre aleti ile gözde tansiyon ölçülmeden önce göze uyuşturucu bir sıvı damlatılır. Bazı durumlarda ise göz sarı renkli bir madde ile boyanır. Bu sayede cihaz göze temas ederek tansiyon ölçülür. Bir diğer yöntemde ise göze hava püskürtülerek göze temas etmeden cihaz ile ölçüm yapılarak tansiyon değeri ölçülür.

Göz Tansiyonu Nedenleri Nelerdir?

1. Genetik

Screenshot_16

Bazı insanların doğuştan gözündeki tansiyon değerlerinde dengesizlikler vardır. Genel olarak ailesinde glokom sorunu yaşayan kişiler yüksek oranda bu hastalığa yakalanır. Genetik faktörünün glokom sahibi olmada en önemli neden olduğu belirtilir.

2. Yaş

Screenshot_17

40 yaşın üzerinde olan kişilerde hastalığın görülme sıklığı artar. 60 yaş sonrasında ise göz ile ilgili şikayetlerin başında gelir. Yaş ile beraber gelen hastalıkların da göze etkisi sonucu glokom ihtimali artar.

3. Şeker hastalığı

Screenshot_19

Şeker hastalığına bağlı kortizon kullanımı artar. Kortizon gözdeki kanallara zarar verir. Bu sebeple diyabet hastalarında glokom görülme ihtimali oldukça fazladır.

4. Bazı hastalıklar (guatr, migren)

Screenshot_3

Vücutta bazı hastalıkların meydana gelmesi glokomu tetikler. Bunların başında guatr ve migren gelir. Hastalıklardan kaynaklı kullanılan ilaçların gözdeki tansiyonu artırma özelliği vardır.

5. Miyop veya hipermetropi

Miyop ve hipermetrop hastalarında glokom görülme olasılığı yüksektir. Daha önce bu tür sorunlar yaşayan kişilerin ilerleyen yaşlarında glokoma yakalandıkları gözlenen bir durumdur. Bu sebeple göz sorunları yaşayan kişilerin sürekli olarak göz tansiyonunu ölçtürerek basıncı kontrol altında tutması önemlidir.

6. Göz travması geçirmek

Screenshot_22

Daha önce göz bölgesinden darbe almış ve buna bağlı ciddi yaralanmalar yaşamış kişiler glokoma yakalanmaya meyillidir. Yine daha önce gözden geçirilmiş cerrahi operasyonlar ikincil glokom durumunu tetikler. Göz travmaları glokom için büyük bir risk taşır.

7. İnce kornea

Bazı genetik sorunlar veya hastalıklar sebebiyle retina ince olur. Bu durum glokoma sebebiyet verebilir. Retina dekolmanı, göz tümörleri veya iritis de glokoma yakalanma ihtimalini artırır.

8. Kortizon tedavisi

Hastalıklara bağlı kortizon kullanımının göz ve göz damarlarına zararı bulunur. Bu yüzden glokom riski artar. Kortizon tablet, pomat olarak ya da burun ve ağızdan sprey şeklinde kullanılabilir. Göz damlası olarak da kullanılan kortizonlar ikincil glokoma neden olur.

9. Kansızlık

Kansızlık ve artan kan basıncı glokoma yakalanmayı tetikler. Gözdeki kılcal damarlarda ve kanallarda kan basıncı değişimine bağlı tansiyon yükselir. Hastalığı taşıyan kişilerde aynı zamanda kansızlık sorunu da gözlenir.

Screenshot_23

10. Üveit (göz içi iltihaplanması)

Üveit yani göz içinde oluşan iltihaplanmalar hastalığın başlıca nedenlerindendir. Gözdeki kanallarda oluşan iltihaplanmalar basıncı artırır. Buna bağlı olarak sıvı boşalmayacağı için tansiyon da yükselecektir.

Göz Tansiyonu Belirtileri Nelerdir?

1. Baş ağrısı

Göz tansiyonu problemlerinin belirtilerinden ilki baş ağrısıdır. Gözde basıncın artmasına bağlı olarak, tansiyon da yükselir. Bu durumda gözdeki dengesizlik baş ağrılarına sebep olur. Ağrılar genel olarak sabahları yaşanır.

2. Mide bulantısı ve kusma

Gözde tansiyonun artmasına bağlı olarak sabahları baş ağrısı gözlenir. Baş ağrısı mide bulantıları ve kusmaya da sebebiyet verir. Şiddetli baş ağrılarında mide bulantısı da şiddetlenir.

3. Bulanık görme

Gözdeki tansiyonun artmasının nedeni gözdeki sıvının boşaltılamamasıdır. Sıvı boşalmadıkça göz içi basıncı artar ve görme yetisi zedelenir. Kişi bulanık görmeye başlar. Glokom ileri safalarında bulanık görme yerini geçici körlüğe bırakır.

4. Işıklı cisim görme

Glokomun en yaygın belirtilerinden biri ışıklı cisimler görmektir. Özellikle gece karanlığında bu tür cisimler sıkça görülür. Gözün önünden çeşitli ışıklı geometrik cisimler geçer. Bu durumla TV izlerken sık sık karşılaşılır.

Screenshot_21

5. Göz çevresinde ağrı

Gözde basıncın artması, gözün arkasında bir acıya sebep olur. Gözün arkasından öne doğru yayılan bir ağrı hissedilir. Bu ağrı bazı zamanlarda göz çevresine de yayılır.

6. Göz kanlanması

Glokom bazı ileri durumlarda gözde kanlanmaya sebebiyet verir. Özellikle gözünde iltihap bulunan hastalarda bu duruma rastlanır. Göz beyazının kanlanması daha sık görülür.

7. Görme kaybı

Glokomun son evresinde görme kayıpları yaşanır. Tansiyonun aşırı düşmesi veya yükselmesine bağlı olarak gözdeki sinirler tahrip olabilir. Bu durumda geçici veya kalıcı körlük gözlenir.

Göz Tansiyonu Tedavisi Nasıl Yapılır?

Gözünde tansiyon değişimine bağlı olarak belirtiler taşıyan kişilerin mutlaka bir sağlık kuruluşuna gitmesi gerekir. Çünkü bu hastalık tedavi edilmediğinde körlük meydana getirir.

Aslında glokom hastalığı iki tipe sahip.

  • Açık açılı göz tansiyonu: Bu tipte sorun kesin ve net olmadığı için teşhis edilmesi zordur. Çünkü en az belirti veren ve sessiz tansiyon tipidir.
  • Kapalı açılı göz tansiyonu: Daha çok belirti verir.

Sabahları baş ağrısı, geceleri ise kişinin gözünün etrafında ışıklı halkalar meydana gelir. Birden yükselen gözdeki tansiyon ile beraber görmede bulanıklık kusma ve gözün arkasında şiddetli ağrı oluşur. Bu gibi şikayetler yaşandığında mutlaka doktora başvurulmalıdır. Aksi halde etkiler çok hızlı bir şekilde artar ve hastanın göz sinirleri kayba uğrar. Glokom tedavisinde 3 çeşit yöntem uygulanır. Bundan önce mutlaka hastalığın teşhisinin konulması gerekir.

Glokom teşhisi göz doktorunun çeşitli muayene ve tetkikleri sonucu konur. İlk olarak hastanın gözünün tansiyonuna bakılır. Bu oranın standardın dışında olması glokom şüphesi doğurur. Hastalığın belirtilerini de taşıyor ise mutlaka konu ile ilgili özel taramalar yapılır. Özel mercekler yardımıyla gözdeki sinirlerin görünümü incelenir. Daha sonra teşhise yardımcı olması için kornea kalınlığı kontrol edilir.

Kesin olarak glokom teşhisi için gözdeki sinirlerin zedelendiğinin kanıtlanması gerekir. Bu amaçla OCT yani ( optik koherans tomografi) cihazı ile görme alanı çekimleri yapılır. Bu çekimde kornea kalınlığı ölçülür, optik sinirler değerlendirilir. Daha sonra ön görme açıcı incelenerek tam anlamı ile bir glokom teşhisi konmaya çalışılır. Bu yöntem ile glokom erken teşhis edilebilir. Aynı zamanda glokom bulunan kişilerde hastalığın seyri de yine bu yöntem ile takip edilir. Yöntemin 2 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanması da uygulanması açısından oldukça pratik. Yöntemin radyasyonsuz olması ilaç ve temas olmaması sağlık açısından da desteklenir. Glokom teşhisi konan hastalara hastalığın evresine göre bir tedavi uygulanır.

Screenshot_20

1. İlaç tedavisi

Hastalığın erken teşhis edildiği zamanlarda tansiyonun dengesi yerine getirilmeye çalışılır. Hastalığın ilk evrelerinde göz sinirleri çok fazla zarar görmez. Bu yüzden sinirleri korumak adına damla uygulaması yapılır. İlaç tedavisinde doktorun hastalığa göre verdiği farklı göz damlaları vardır. Bu damlalar düzenli uygulanarak göz içi basıncı düşürür. Bunun yanında göz içi sıvı üretimini azaltır. Damlalar bir de gözde üretilen fazla sıvının uzaklaştırılmasını sağlar. Fakat göz damlalarını düzenli olarak kullanmak gerekir. Günde birden fazla kullanılan bu ilaçlar glokomun ilerlemesini engeller.

Fakat damlaların kullanımı bazı kişilerde yan etkilere sebebiyet verir. Astım sorunu olanlarda, astım nöbetleri ve solunum bozukluğu yaratır. Bazı hastalarda ise kalp ritmi bozukluğunu da meydana getirir. Bunun yanında alerjen etki yaratabilir. Gözlerde aşırı sulanma ve göz çevresinde kızarıklık da yan etkileri arasındadır. Bu tür yan etkileri doktorunuz ile paylaşarak başka bir damla kullanmalısınız. Bu göz damlaları düzenli ve sürekli kullanıldıkça etkilidir. Damlanın kullanımının aksatılması veya ara verilmesi hastalığın ilerlemesine neden olur.

2. Lazer tedavisi

Gözdeki yüksek tansiyonun damlalar ile düşmediği durumlarda lazer teknikleri ile tedavi yöntemine başvurulur. Bu yöntemin uygulanma amacı ameliyat öncesi bir çeşit önlemdir. Uygulanan bu teknik hastalarda 2 ya da 3 yıl boyunca glokom ilerlemesini durdurur. Göz içi sıvısını dışarı boşaltan damarların tıkalı olması yüzünden sıvı boşalmadığı için basıncı artırır ve gözün tansiyonu yükselir. Lazer teknikleri ile damarların sıvıyı boşaltması sağlanarak göz basıncı düşürülür.Bu sayede gözdeki tansiyon dengeye girer.

Kullanılan lazer tedavisi tekniklerinden ilki ALT yöntemidir. Bu yöntemde açılan tıkalı kanallardaki sıvı boşaltılır. Gözdeki tansiyon düşürülür. Fakat bu teknik kanalları tekrar tıkayarak tedaviyi faydasız kılar. Bu sebeple şimdilerde SLT tekniği uygulanır. Bu teknikte tıkalı kanallar önce genişletilir daha sonra sıvı açılır. Üstelik bu yöntem glokomun en son evresinde olanlara bile uygulanabilir. Bu açıdan FDA onaylı bu lazer tekniği şimdilerde sıkça kullanılır.

3. Cerrahi tedavi

Göz ameliyatları çok büyük riskler taşıyan ve hassas ameliyatlardır. Genel olarak damlalar ve lazer tedavi ile gözdeki tansiyonu düşmeyen ve hastalığı riskli bir biçimde ilerleyen hastalara önerilir. Özellikle yaşlı hastalara ve göz siniri tahribatı hızlı gelişen kişilere öncelik verilir. Göz ameliyatları tecrübeli cerrahlar tarafından yapılmalı. Bu ameliyatlarda gözde biriken ve basınca neden olan sıvıyı uzaklaştırmak için yeni bir kanal oluşturulur.

Ameliyat lokal anestezi altında uygulanır. Kişinin gözüne uyuşturucu bir damla damlatılır. Daha sonra göz dokusundan bir parça kesilip alınır. Bu kesiden sıvının boşalması sağlanır. Ameliyat sonrası 1 hafta boyunca kişinin iltihaplanmayı önlemek için damla ve gerekli koruyucu önlemleri alması gerekir. Cerrahi tedavi bir göze uygulandıktan 4 hafta sonra diğer göze uygulanır. Bu yöntem ile göz tansiyonu % 60 ile 80 oranında düşürür. Daha önce katarakt sorunu yaşayan kişilerde sıkça uygulanan bir ameliyattır. Bu yöntemin de riskleri vardır. Görme kayıpları veya iltihaplanma ciddi sorunlara neden olur.

Göz Tansiyonu Nasıl Düşer?

Gözde yükselen basınç ile beraber artan tansiyon birçok sorunun beraberinde getirir. Bu sorundan şikayetçi hastalar ise göz tansiyonu sahibi olduklarından sonra göz tansiyonu geçer mi diye korkmaya başlar. Şimdilerde tıptaki gelişmeler birçok hastalığa çözüm buluyor. Keza bazı yöntemler ve tedavi seçenekleri ile gözdeki basınç ve tansiyon kolayca düşürülür. Doktor kontrolüne giderek hastalığın ne kadar ilerlediğine dair bilgi edindikten sonra doktorun tedavisine sadık kalınmalı. Eğer damla kullanılması gerekirse aksatmadan kullanması gerekir. Bu sayede tansiyon dengelenir. Lazer tedavisi veya cerrahi ameliyatlar ile de kalıcı olarak gözdeki tansiyon dengeye getirilerek düşürülür.

En Çok Aranan Haberler