Mutlu bir ilişkinin tam formülü henüz bulunmasa da kötü sona yaklaştıran hal ve davranışların hangileri olduğu biliniyor. Uzmanlar, çiftlerin kavgalarının 10 dakikasını izleyerek ilişkinin nereye varacağını tahmin edebiliyor. Peki, bir çifti kötü sona yaklaştıran hal ve davranışlar neler?
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden Uzman Psikolog, Çift ve Aile Terapisti
İnci Canoğulları, mutlu bir ilişki için yapılan hataları ve doğruları belirlemenin aslında zor olmadığını, ilişkiler üzerine uzun yıllar araştırmalar yapmış Gottman örneği üzerinden anlatıyor.
Canoğulları, "Mutlu bir ilişki için yapılması ve yapılmaması gerekenler her zaman ilgimizi çeken bir konu olmuştur. Çünkü hepimiz ilişkilerimizde mutlu olmayı, bunu da mümkün olan en kolay şekilde sağlamayı isteriz. Bu konularda uzun yıllar çalışmış biri olan Gottman, ilişki laboratuvarında yaptığı araştırmalarında tartışan bir çiftin videosunun 10 dakikasını gözlemleyerek boşanıp boşanmayacaklarını yüzde 91 oranında doğru tahmin edebildiğini söylemektedir" diyor.
İlişkinin sonucuna yönelik tüyoların, Gottman'ın belirlediği, ilişkilere zarar veren yanlışların içinde en yıpratıcı olan ve "Mahşerin Dört Atlısı" olarak isimlendirilen hatalara bakarak anlaşılabileceğini anlatan Canoğulları, "Suçlama bunlardan ilkidir.
'Sen her zaman...' ya da 'Sen hiçbir zaman...' diye başlayan cümleler şikâyet değil suçlama içerir. Suçlama doğal olarak savunmayı doğurur. Eşinizi suçlamaya başladığınızda o da kendisini savunmaya başlayacaktır. Yapılan diğer bir hata da aşağılama ya da hor görmedir. Tartışmalar sırasında karşımızdaki kişiyle dalga geçme, alay etme, küçük düşürme gibi sözler ve bazı yüz mimikleri de durumu daha da kötüleştirir. Aşağılandığını, küçük düşürüldüğünü düşünen taraf için problemle ilgili konuşmak ve çözüm aramak imkânsız hale gelir. Mutlu evliliklerde aşağılama, hor görme miktarı neredeyse sıfırdır" diyor.
Mutlu bir evlilik için bunlara dikkat!
Herhangi bir saldırıya maruz kaldığında kişinin kendini savunmaya başladığını, bu durumun kişinin yaptığı hatayı kabul etmemesine yol açtığı gibi karşısındaki kişiyi de suçladığını anlatan Canoğulları, "Bu durumda eşlerden biri, daha çok dinleyici olur, iletişimi keser ve bir duvar örer. Çoğunlukla da ortamı terk eder. Karşımızdaki kişiyi gerçekten dinlediğimizde bunu beden dilimizle, yüz ifadelerimizle ve verdiğimiz tepkilerle belli ederiz. Ancak duvar ören taraf bunlardan hiçbirini yapmaz. Gottman'a göre erkekler bunu kadınlardan daha fazla yapıyor ve oran yüzde 85. Bu yüzden Gottman diyor ki, bunu bir kadın yaptığında bu gerçekten boşanmanın habercisi olabilir. Erkek duvar ördüğünde bu durum kadın için çok üzücü oluyor ve konuyu uzatma eğilimlerini artırıyor. Dolayısıyla erkek için bu konuyu bitirme adına yapılan bir davranış olsa da sonuçta tam tersine hizmet ediyor."
Ancak kötü sona yaklaşan ilişkilerin sinyalleri sadece böyle belli olmuyor. İşte İnci Canoğulları'na göre ilişkiyi zora sokan diğer kusurlu hareketler:
Tartışmalara sert başlamak
"Neden sürekli öfkelisin? Çok kırıcısın. Her zaman bunu yapıyorsun" gibi cümlelerle başladığınızda bu, çok da iyi bir sonuç alınamayacağının göstergesi olabilir. Gottman, tartışmanın ilk on dakikasının devamını belirlemek için yeterli bir süre olduğunu söyler. Dolayısıyla bir tartışmanın ilk 10 dakikasına bakarak, o tartışmanın (evliliğin) nasıl biteceğini kestirmek mümkün.
İlişkide skor tutmak
Bu geçmişte yapılan hataları bulup bunları ortaya çıkarmak ve karşımızdaki kişiyi bunları yaptığı için sürekli olarak suçlamaya devam etmektir. Kavga konusu ne olursa olsun bunlar her kavgada çıkarılır ve ortaya dökülür. Karşılıklı hale geldiğinde taraflar geçmiş yıllar içinde kim daha çok hata yapmış bunları o kişinin hanesine işlerler. Bu durum zamanla ilişkide kişinin kendi haklılığını ortaya koymak için başvurduğu bir yol olur. Ne yazık ki, sorunu çözmediği gibi kişilerin geçmişteki hatalarından dolayı hissettikleri suçluluk ve öfke duygularını harekete geçirir.
İmada bulunmak ve diğer pasif-agresif hareketler
Eşlerden birinin isteğini ya da düşüncesini açıkça söylemek yerine yön göstererek diğerinin bunu kendi kendine anlamasını sağlamaya çalışması anlamına gelir. Bu durum, kişilerin açık bir şekilde düşüncelerini ifade etmekte kendilerini rahat hissetmediklerini gösterir.
İlişkiyi bir rehine gibi kullanmak
"Bu sıralar bana karşı biraz soğuk davrandığını hissediyorum" demek yerine, "Bana soğuk davranan bir kişi ile ilişkiyi sürdüremem" demek arasında fark vardır. Bu üslup gereksiz yere çok fazla drama yaratır ve bağlılığın sorgulandığı bir krize dönüşür. Kişiler, ilişkilerinde yaşadıkları sorunları ya da olumsuz düşünceleri rahatça ifade edebileceklerini bilmeliler, aksi takdirde gerçek duygular ve düşünceler ifade edilemediğinde güvensizlik ve manipülasyon devreye girer.
Sevgi kaynaklı kıskançlık
Bu durum zamanla öfkeye dönüşüp karşınızdaki kişinin davranışlarını kontrol etmeye kadar gittiğinde eşinizin e-mail şifresini çözmeye çalışma ve hesabına girme, duşta iken telefon mesajlarını okuma ve hatta dışarıda takip etme ve beklemediği bir anda ortaya çıkma gibi davranışlara sebebiyet verebilir. Bazı insanların bunu bir sevgi göstergesi olarak sunmaları ve eşleri kıskançlık yapmadığında sevilmediklerini düşünmeleri sıklıkla rastlanılan bir durumdur. Bu tarz davranışlar, kişinin kendiyle ilgili değersizlik duygularına dair göstergeler olabilir. Bireyin kendiyle yüzleşmesi gerekir. Aksi takdirde eşi, kişiden uzaklaşacaktır.
İlişki problemlerini satın alınan çözümlerle çözmeye çalışmak
İlişkinizde herhangi bir problem yaşadığınızda bunu konuşmak yerine alışveriş yapmak ve bir yerlere seyahate gitmek ve bunların sonucunda da iyi şeyler hissediyor olmak, sorunları çözmek yerine sadece üstünü kapattığınızı gösterir. Bu, sadece sorunları halının altına süpürmektir.