Sima Kotecha
Radio 4, Today muhabiri
Genç kadının küçük bedeni siyah bir burkayla örtülü.
Luton'un farklı etnik kökenleri bir arada toplayan Bury Park yolundaki İslam Merkezi'nin hemen dışında, beraber namaz kılacağı bir arkadaşını bekliyor.
Suriye'deki muhalifler ve Beşar Esad hükümeti arasındaki çatışmaları sorduğumda hiç tereddüt etmeden yanıtlıyor: "Yapabilsem bugün giderdim, oradaki ağabeylerime, kız kardeşlerime yardım etmek veya onların yanında savaşmak için, hiç farketmez. İnşallah…"
İsmini vermek istemeyen 20 yaşındaki genç kadın güçlü, akıllı ve tane tane konuşuyor.
Müslümanların "tek bir vücut olduğunu, herhangi bir yerin ağrıması durumunda tüm vücudun ağrıyacağını" söylüyor ve ekliyor:
"Kesinlikle onlar için savaşırdım çünkü başlarına geleni hak etmiyorlar… Gidebilsem bugün giderdim."
'Evlendikten sonra gidiyorlar'King's College London Üniversitesi'ndeki Uluslararası Radikalleşme Çalışmaları Merkezi (ICSR), son birkaç ay içinde Avrupa'dan Suriye'ye giden 40 kadını izlediklerini belirtiyor. Kadınların çoğunun Fransa'dan olduğu ifade edilirken, 8'inin de İngiliz olduğu tahmin ediliyor.
ICSR'da çalışan araştırma görevlisi Melanie Smith, Suriye'ye akın edenler hakkında incelemelerde bulunuyor.
Smith, "Bazı kadınların cihatçılarla ve yabancı savaşçılarla evlendikten sonra Suriye'de savaşmaya gittikleri açıkça anlaşılıyor" diyor ve "Ama yine de evliliğin önemli bir itici faktör olduğuna inanmıyorum" diye ekliyor.
"Bu kadınlar, her şeyin ötesinde [IŞİD lideri] Bağdadi'nin yeni 'İslam devleti'nin bütünleyici bir parçasını oluşturma ve ümmet içinde İslami inançlarına, Müslümanlar arasındaki küresel birliğe göre davranmaları yönündeki çağrısından etkilenmiş görünüyorlar."
Smith ayrıca, bu kadınların çoğunun 'daha iyi bir yaşam için hicret ettiklerini' söylüyor.
Katı İslam kurallarını benimseyen bu kadınlar, erkek savaşçılara temizlik, yemek yapmak, ilk yardım gibi konularda yardım etmek istiyor.
Bu anlayış, ellerinde AK-47 Kalaşnikof tüfekler, üzerlerinde de kamuflajla çekilen fotoğrafları internette dolaşan kadınlarınınkiyle tezat. Fakat o fotoğrafların ender durumları yansıttığı anlaşılıyor.
Luton'da onlarca Müslüman kadınla konuştum. Çoğu, Suriye'ye insani yardım götürmek için gitmek istediklerini fakat evlerindeki önceliklerinin böyle bir seyahate çıkmalarını zorlaştırdığını söylüyor.
'İhtiyar imamları dinlemiyoruz'Cinsiyet ve İslam hakkında yazan bağımsız akademisyen, araştırmacı Elizabeth Pearson, "Araştırma, Müslüman İngiliz kadınların farklı kimliklerle müzakere yeteneklerinin daha iyi olduğunu ve sıkı güvenlik kontrollerine tabi tutulan Müslüman İngiliz erkeklere kıyasla, kadınların İngiltere'ye aitlik hissinin daha güçlü olduğu gösterdi" yorumunu yapıyor.
Küçük bir güzellik salonundaki bir müşteri bunu şu sözlerle açıklıyor: "Eğer oraya gidip ailelerini desteklemek istiyorlarsa, aferin onlara. İhtiyaç duyduklarında, yaralarını sarmak için onlara yardım edebiliyorsanız, neden olmasın? Çok makbul bir gerekçe."
Manchester'dan cihada katılmak için Suriye'ye gittiklerine inanılan 16 yaşındaki ikiz kız kardeşler Zahra ve Selma Halane, yetkililer arasında da endişelere neden oldu.
İngiltere'de 140 imam, Müslümanlara Irak'a veya Suriye'ye gitmemeleri yönünde vaaz verdi.
Fakat konuştuğum bazı genç kadınlar "İhtiyar imamları dinlemiyoruz" diyor.
Luton'daki genç kadınlar arasında savaşın etrafındaki politik gelişmelerle ilgili de kafa karışıklığı var gibi.
Bazılarının kafasını, 'Müslümanlara yardım ederek, aynı inançlara sahip diğer gruplarla çatışma haline girebilecekleri' düşüncesi karıştırıyor.
İnançları ve bağları, dindaşlarını desteklemek üzerine kurulu.
Hükümetin mesajı ulaşmıyorSuriye veya Irak'a giderek kendilerini İngiltere yasaları önünde 'suçlu konumuna düşürme' riskiyle karşılaşma ihtimalleri olduğu sorulduğunda da, kadınların çoğu hükümetin uyarılarından haberdar olmadıklarını söyledi. Bir kadın da, yine de yolundan şaşmayacağını ifade etti ve şöyle devam etti:
"Eğer savaşmaya gitseydim kendimi suçlu konumuna düşürebileceğimi bilmiyordum. Olayın bu kısmıyla ilgili gerçekten konuşmak istemiyorum çünkü çok fazla bir bilgim yok. İşin bu tarafını anlamıyorum ama sırf orası tehlikeli diye geri dönmezdim."
Suriye'ye cihat amaçlı giden İngilizlerin sayısının 500'ü bulduğu tahmin ediliyor. ICSR, kaçının geri döndüğünü tespit etmenin zor olduğunu söylüyor. Geri dönenlerin ülkeye tehdit oluşturabileceklerine dair tartışmalar devam ediyor.
İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın uyarısı açık: "Önceliklerimizin başında, çatışma bölgelerine seyahat etmek isteyenleri vazgeçirmek geliyor."
"Suriyelilere yardım etmenin en iyi yolu İngiltere'de kayıtlı olan ve yardım faaliyetleri düzenleyen vakıflar aracılığıyla bağış göndermek veya onlara bağlı olarak gönüllü çalışmak. Oralara seyahat etmek değil."
İngiltere Savcılık Makamı'ndan yapılan açıklamada da şu ifadeler kullanıldı:
"Savcılık, parlamentonun onayından geçen terörle mücadele yasalarını uygular. Ülke dışında terör eğitimine dahil olmak veya ülke dışındaki bir çatışmada savaşmak yasalar uyarınca potansiyel bir suç. Her bir dava kendi içinde değerlendirilir ve adli takibat yalnızca, kamu çıkarının harekete geçilmesini gerekli kıldığı durumlarda, yeterli kanıt olduğunda yapılır."
Savcılık ayrıca şu açıklamada bulunuyor: "Sağlık desteği gibi, insani yardım çalışmalarına katılmak tabi ki bir suç sayılmaz."
Bu genç Müslüman kadınların ifadeleri, İngiltere hükümetinin mesajlarının herkese ulaşmadığını da göstermiş oluyor…