İYİ Parti TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, "Siyasetin ahlakı, kuralı ve sorumluğu vardır. Türkiye'yi yönetenler, bu sorumluluğu almalı ve geldiğimiz fotoğrafa bakarak Türkiye'yi acilen seçim sürecine sokmalılar." dedi.
Tatlıoğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye Cumhuriyeti'nin çok güçlü bütçe geleneğine sahip olduğunu ancak "partili cumhurbaşkanlığı sistemine" geçilmesinden sonra bunun zayıfladığını iddia etti.
Bütçenin orta vadeli hedeflerinin açıklandığı 6 Eylül 2021'de, 2022 bütçesinin 211 milyar dolar olduğunu dile getiren Tatlıoğlu, bu tarihten 40 gün sonra, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın bütçeyi açıkladığı gün; 2022 bütçesinin, 187 milyar dolara gerilediğini savundu.
Tatlıoğlu, "Bir ay sonra İçişleri Bakanlığının bütçesinin görüşüldüğü 20 Kasım sabahı bütçe 157 milyar dolara, akşam ise 152 milyara düştü. Ertesi gün bütçemiz 143 milyar dolara, şimdi ise 137 milyar dolara indi. Bütçede ortalama yüzde 40 oranında bir erime oldu. Planlandığında 200, görüşüldüğünde 130, uygulanırken de 80 milyar dolar olacak bir bütçenin bir anlamı kalmamıştır. Bu nedenle Cumhur İttifakı'nın, derhal ortaya çıkan yeni ekonomi durumu dikkate alarak yeni bir bütçe planlaması yapması gerekir." diye konuştu.
Tatlıoğlu, Türk Lirası'nın tedavülden kalktığını, "partili cumhurbaşkanlığı sisteminden" sonra izlenen politikaların lirayı korumasız bıraktığını savundu.
Özellikle 128 milyar doları satarak Türkiye'nin yarınlarıyla kumar oynayanlarla ilgili süreci takip ettiklerini belirten Tatlıoğlu, bu konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi.
Bu süreçle ilgili raporların kamuoyuyla paylaşılmasını isteyen Tatlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün tam bir faizci, rantçı, dövizle iş yapanların çok kazandığı, milletin ise fakirleştiği bir dönem vardır. Sorun dövizin değer kazanması değil, Türk Lirası'nın erimesi ve kaçınılan bir para birimi durumuna getirilmesidir. Türkiye'de faizi, dövizi ekonomiyi istikrarlı yapmanın yolu bağırmak, çağırmak ve iki tarafa şuursuzca ateş etmekten geçmez. Marketlere, patates ve soğan satan üreticilere, her gün muhalefete hakaret yağdırmak bir yönetim tarzı değildir. Bu, Cumhurbaşkanlığı sıfatına da yakışmaz. Türkiye bir fakirleşme sürecini yaşıyor. Stokçuları suçlayarak, laftan başka hiç bir şey üretmeyen yönetimin bunu anlaması lazım. Siyasetin ahlakı, kuralı ve sorumluğu vardır. Türkiye'yi yönetenler, bu sorumluluğu almalı ve geldiğimiz fotoğrafa bakarak Türkiye'yi acilen seçim sürecine sokmalılar."
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın Türkiye ziyaretine de değinen Tatlıoğlu, "15 Temmuz'un failleri arasında saydığınız BAE'nin, FETÖ'nün iş birlikçisi olarak saydığınız BAE'nin devlet başkanını, birinci sınıf bir karşılamayla kucakladınız. Bu zat ve arkadaşlarının Osmanlı'yı hırsızlıkla suçlamaları ve Medine müdafisi Fahrettin Paşa'yı hırsızlık ve arsızlıkla suçlamalarını unutmadık. Hiç olmazsa bu nedenle özür dilemelerini talep edebilirdiniz. Etmediniz. İki söz söyleseydiniz de bizim içimiz de biraz olsun soğusaydı." diye konuştu.