Tıp ve kozmetik dünyası modern kadının önemli sorunu selülitin çözümü için yoğun uğraş veriyor. Selülit tedavisi amacıyla birçok ürün ve yöntem öneriliyor. Ancak kozmetik sanayinin pazarladığı selülit kremleri ve güzellik salonlarında uygulanan yöntemlerin etkileri kalıcı değil.
Selülitlerin kesin oluşma nedeni belirsiz
Selülit sıklıkla kadınlarda; uyluk ve kalçalarda yoğun olarak görülen çukurlaşmalara verilen addır. Tıbbi literatürde hidrolipodistrofi olarak bilinir. Deri altında bulunan yağ dokusunun deri içine doğru düzensiz bir şekilde ilerlemesi olarak ifade edilebilir. Nasıl oluştuğu konusunda birbirinden farklı birçok tez ileri sürülse de kesin olarak bir şey söylemek henüz erken. Kadınlarda daha çok görülmesi nedeniyle hormonal ve genetik etkinin varlığı düşünülüyor. Özellikle, son yıllarda yapılan genetik çalışmalarda kadınlarda bulunan yağ lobüllerinin erkeklerden farklı olduğu belirlendi. Yağ hücrelerini birbirinden ayıran ‘septa’ denilen duvarlarda erkek ve kadın arasında belirgin ayrılıklar saptandı. Bu da, bu rahatsızlığın oluşum nedenlerini etkileyen en önemli unsurlardan biri olarak kabul ediliyor.
Kremler gerçekten işe yarıyor mu?
Medicana Çamlıca Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Vefa Gönenç, selülit oluşumu ve tedavi seçenekleri hakkında bilgi verdi. Gönenç, "Bu çukurlaşmalar derece derece görülüyor. Bu sayede bir sınıflama yapmak mümkün. En hafif formunda selülit elle sıkmayla kendini belli eder. Kalça ya da uyluk bölgesinin elle kaba bir şekilde sıkılması sonrası çukurlaşmalar, düzensiz bir şekilde ve portakal kabuğunu anımsatacak bir görünümde belirginleşir. Orta dereceli formunda ise belirginleşme kendini ayaktayken bile gösterir. Daha da ağırlaştığında ise tablo yatar vaziyetteyken bile son derece rahat gözlemlenir. Günümüzde selülit tedavisi amacıyla birçok ürün ve yöntem öneriliyor. Topikal olarak (krem vb) şekilde önerilen ürünlerin içinde sıklıkla metilksantin türevleri bulunuyor. Ayrıca retinoidler, laktik asit vb gibi etken maddeler de kullanılıyor. Bunlar selüliti aktif olarak tedavi etmekten çok görünümdeki bozukluğu azaltma etkisi gösterirler. Ayrıca, son yıllarda kullanılan ve ağız yoluyla alınan bir madde de gittikçe yaygın olarak tercih ediliyorlar" dedi.
Selülit kremlerinde plasebo etkisi
Metilksantin türevleri arasında kafein, teofilin, aminofilin maddeleri bulunuyor. Ayrıca başka bitkisel maddeler de bu gruba girerler; sarmaşık (hedera helix), tatlı yonca (trifolium subterraneum) ve arpa (hordeum) örnek olarak verilebilir. Bu maddelerden yapılan çeşitli kremler kullanıma sunuldu. Ancak plaseboyla (yalancı maddelerle) yapılan karşılaştırmalı denemelerde anlamlı farklılıklar bulunamadı. Çünkü dışardan sürülen bu kremlerin doku içine girmeleri sorunu vardır. Etkinliklerini gösterebilmeleri için deriye iyi nüfuz edip, hedef dokuya ulaşabilmeleri gerekiyor. Bu amaçla çeşitli taşıyıcı proteinler üzerinde (etkili olduğu düşünülen maddeyi hedef dokuya taşıyacak protein yapıdaki maddeler) çalışmalar yapılıyor. Bu yönde yapılan bazı deneyler başarılı sonuçlar vermiş, deri altı yağ dokusunda azalmalar tespit edildi. Burada da olumsuz bir taraf var. Ne yazık ki iki aylık krem kullanımı sonrasında ürün bırakıldığında değerler eski noktasına geri dönüyor. Uzun süreli etkileri konusunda henüz kesin bir yargıya varmak olanaksız. Yani etkilerinin geçici olduğunu söylemek mümkün.
Retinoid maddeleri selüliti gideriyor mu?
Yine etkili olduğu düşünülen bir diğer grup da retinoid adı verilen maddelerdir. Bu maddelerin dışardan kullanımları sonucu etkili olabilecekleri düşünülür, fakat bu tezi kanıtlamış bir çalışma yok. Medyada oldukça popüler, adından sık söz edilen ve ağız yoluyla alınan bir karışım olan; Ginko biloba, tatlı yonca, üzüm çekirdeği yağı, lesitinler ve gece çuha çiçeği gibi şifalı bitkileri içeren bitkisel bir maddenin, plaseboyla karşılaştırmalı olarak yapılan bir çalışması değerlendirildiğinde önemli bir farklılık yaratmadığı görüldü. Hatta araştırmacılar çalışmaya katılan kadınlarda iki ay sonra selülitte subjektif bir artış saptadılar.
Mezoterapi de mercek altında
Günümüzde satıcıların raflarında onlarca selülit kremi bulunuyor. Bu ürünlerin çoğu birbirinden farklı yapılara sahip. Etkili oldukları iddia edilse de kalıcı olma kriterini hiçbirinin yerine getirdiğini söyleyemeyiz. Ayrıca çeşitli kozmetik salonlarında uygulanan birçok yöntem için de aynı şeyi söylemek mümkün. Son yıllarda dermatologlar tarafından yapılan mezoterapi yöntemleri ise görünürde daha mantıklı ve daha etkilidir. Etken maddeleri deri içine, yağ dokusuna direkt vererek daha iyi sonuçlar alma olasılığı söz konusu. Kliniklerde tedavi edilen hastalar da bu yöntemden yararlandıklarını ifade ediyor. Ama mezoterapi için de kapsamlı çalışmalara ihtiyaç var. Çünkü bu değerlendirmeler objektif değil subjektif değerlendirmelerdir. Bilimsel çalışmalar yapıldıkça etkinliği konusunda daha somut bilgiler elde edilecektir.