HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Okinawalıların barış ve kültürel kimlik savaşımı

Japonya devletini oluşturan birçok ada binlerce kilometre karelik, geniş bir alana yayılmış durumda. En güneyde yer alan tropik Okinawa adasını diğer adalardan farklı kılansa, eskiye uzanan tarihi ve kültürel özellikleri. Philippa Fogarty'nin izlenim

Philippa Fogarty

BBC, Naha, Okinawa

Okinawa'nın yönetim merkezi Naha kalabalık, rutubetli bir yer.

Barların, t-shirt ya da Çin makarnası satan dükkanların sıralandığı, neon ışıklarla aydınlatılan uzun ana caddesi Japonya'dan gelen turistlerle dolup taşıyor. Gruplar halinde insanlar, yöreye özgü pirinç rakısının sıra sıra sergilendiği rafları inceliyorlar. Kavonozların dibinde, keskin dişli yılan salamuraları yatıyor.

Kimi turistler de, Okinawa'nın Asya'ya uzanan bağımsız bir krallık olduğu yüzlerce yıl öncesinden kalma bir figür olan aslan-köpek karması "Şisa" heykelciklerinden satın almak için kuyruğa giriyorlar. Şisa figürü, ilk olarak Naha'nın tepelerindeki zarif bir bina olan Şuri Kalesi civarında bulunmuştu. Okinawa'yı yönetenler bir zamanlar burada yaşarlardı.

Krallar çoktan gitti ama, aslan-köpekler hala ortalıkta. Evlerin çatılarında, apartman bloklarında, dükkan ve dairelerde, çifter çifter boy gösteriyorlar. Kötü ruhları, şeytanı uzak tuttuğuna, kovduğuna inanılıyor "Şisa"nın...

Şisa, Okinawa adasındaki benzeri olmayan kültürün de bir simgesi. Ama bu özgün kültür, önemli ölçüde tehlike altında. Okinawa iki büyük gücün tokatını yemiş bir yer: Japon sindirme politikası ve yoğun Amerikan askeri varlığı.

Japon ve Amerikan baskıları Japonya, 19.yüzyılın sonlarında Okinawa'yı ilhak ettikten sonra yerel dillerin kullanılmasını yasaklamıştı. Aradan geçen yıllar ardından çocuklarına adanın kendi dilini öğretmeye devam eden ana babaların sayısı da azaldı.

2. Dünya Savaşı patlak verinceye kadar ciddi bir hasar yaşamıştı zaten ada kültürü. Ardından daha da fazlası gelecekti.

1945 yılında 2.Dünya Savaşı sona ermek üzereyken yaşanan çarpışmalar Okinawa'yı mahvetti. En az 100 bin Okinawalı sivil öldü.

Japonya'nın savaş sonunda teslim olması ardından, Amerika Birleşik Devletleri 27 yıl boyunca Okinawa'yı yönetti. Köylünün elinden alınan topraklara askeri üsler kuruldu. Bu, daha sonra 'Japon-Amerikan güvenlik ittifakı'nın bir parçası olarak, resmiyet kazanacaktı.

Bugün Okinawa, 30'u aşkın Amerikan üssüne, istemeye istemeye ev sahipliği yapmakta.

Adada dev boyutlarda uçak pistleri, sık ormanlık alanlarda eğitim tesisleri ve amfibik savaş kampları bulunuyor.

Okinawa'nın bugünkü görüntüsü, bundan 150 yıl önce adayı ziyarete gelen bir Amerikalı deniz albayının tasvir ettiği tarımsal cennetten çok farklı. Nüfus arttı. Ada halkı Amerikan üslerini çevreleyen yüksek duvarların hemen dibinde öbeklenmiş halde yaşıyor. Trafik hep tıkanıyor. Tepeden sürekli savaş uçakları geçiyor.

Yerel ekonomiye yardım amaçlı devlet desteği, büyük inşaat projelerinde kullanılmış. Dolayısıyla adanın kıyı şeridinde, çirkin beton duvarlar uzanıyor boylu boyunca.

Adada yozlaştırılmamış bir plaj bulabilmek için dağlık ve ormanlık alanları aşıp, kuzeydeki, daha az sayıda insanın yaşadığı bölgelere gitmek gerekiyor.

Yerel dillerse, neredeyse tamamen kaybolmuş durumda. Artık yalnızca emekliler konuşuyor Okinawa dilini. Televizyon ve radyo, neredeyse tamamen Japonca.

Naha'nın ana caddesindeki barlar, coşkulu Japon popu çalıyorlar.

Militan çevreci Man-Chan Ama bu, Okinawalıların kültürlerini unuttukları anlamına gelmiyor.

Kuzeye yaptığım bir seyahatte, neşeli, komik bir çevre militanı olan ve ille kendisine, takma adı Man-Chan diye seslenmemi isteyen Michiru Sakkai'yle karşılaştım. Man-Chan'ın annesi savaşın son aylarında, adanın kuzeyindeki bir mağarada doğmuş.

Man-Chan, soyları tükenme tehlikesi olan dugongların beslendiği çok güzel bir körfezde, yeni bir Amerikan üssü inşa edilmesi planlarını protesto ederek geçiriyor günlerini.

Üssün inşa edilmesi planlanan alanın yakınına kurduğu bir çadırda kalıyor ve yöreyi ziyaret edenleri, "protesto teknesi"yle taşıyarak, yeni üs yüzünden mahvolacak olan deniz bitkilerini ve mercan yataklarını gösteriyor.

Bu eylem 13 yıldır sürüyormuş. Amerikan üssü inşa edilmesi planlarının ilk ortaya atıldığı zamandan beri...

Man-chan ve arkadaşları bu çok değerli, doğal haliyle bırakılmış kıyı şeridi yeniden güvenli hale gelinceye kadar, protesto eylemlerini sürdüreceklerini söylüyorlar.

Bir diğer militan da Byron Fija.

Amerikalı babasını hiç görmemiş. Okinawalı annesiyse, zaman zaman girip çıkmış yaşamına. Teyzesi ve dayısı tarafından yetiştirilmiş; sonra 20'li yaşlarında geçirdiği bir kimlik bunalımı ardından Okinawali köklerine dönmeye karar vermiş.

Her hafta yaşlı bir tiyatro oyuncusunu ziyaret ederek Okinawa dili ve müziği üstüne dersler almış. Şimdi Okinawa dilinin fahri elçiliğini yapıyor, gruplara dil dersi veriyor, lavtaya benzer bir çalgı olan "sanşin"le folk şarkıları çalıyor.

Son beş yıldır Okinawa dilinde radyo programlarının sunuculuğunu da yapmakta. Okinawa dilini yaşatabilmek en büyük tutkusu.

Dilin, sonunda kaybedeceği bir savaş verdiğini düşünse bile.

Protestocu akademisyenler Okinawalı olmaktan gurur duyan bir diğer kişi de, adanın en önemli üniversitesinin Hukuk Fakültesi Dekanı Tetsumi Takara.

Tetsumi Takara, geçen yıl Amerikan başkanı Barack Obama'ya mektup yazarak, adadaki Amerikan askerlerinin sayısının azaltılmasını isteyen önde gelen 19 akademisyenden biri.

Ada halkına ayrımcılık uygulandığını, Japonya'nın güvenlik ihtiyaçları yüzünden adalıların haklarının sürekli olarak geriye itildiğini söylüyor.

Sessiz, şakacı bir adam; her zaman bir şapkayla geziyor. Bunun da nedeni, Japon parlamentosuna şapkalı kişilerin girmesine izin verilmemesi.

Tetsumi Takara'nın amacı, herkesin ayni haklardan yararlanabilmesi; doğruluğu tartışma kabul etmeyen devlet kuralları yüzünden bazılarının kimi haklardan yoksun bırakılmaması.

Bununla Okinawa arasındaki koşutluklar açıkça dile getirilmiyor, ama bariz şekilde görülüyor.

Japonya'da yaşayan yurttaşları, barış içinde yaşamlarını sürdürürken, Okinawalılar, askeri nitelik kazanmış bir adada yaşamak zorunda bırakılıyorlar.

Naha'daki çarşı caddesinde Şisa satan bir dükkan gördüm. Yani şu geleneksel aslan-köpek figürü. Ama bu, Amerikan bayrağının renklerini, çizgi ve yıldızlarını taşıyordu.

Belki de, makul bir benzetme...

Okinawa kültürü, dev Amerikan askeri varlığının gölgesinde olsa da, hala yaşıyor. Ve "Okinawa kimliği"ni korumak için mücadele veren Man-chan, Byron Fija ile Tetsumi Takara gibi insanlar sayesinde, ada halkı, bir anlamda "kendi askerlerine" sahip görünüyor.

Express


En Çok Aranan Haberler