Belki uzun zamandır çocuk sahibi olmak istiyordunuz, belki de hiç beklemediğiniz bir anda hamile kaldınız. Kendinizi bu fikre ne kadar hazırlarsanız hazırlayın, hamile olduğunuzu doktorunuzun ağzından duyduğunuz, ya da o minicik karaltıyı ultrasonda gördüğünüz anda heyecanla birlikte bir endişe de başlar.
* Hamilelikten başlayarak annenin bebeğiyle olan ilişkisi, basit bir etkileşim değil, aslında oldukça karmaşık bir ilişkidir. Hamile olduğumuzu, orada, içimizin bir yerlerinde hiç tanımadığımız, bilmediğimiz bir canlının büyümekte olduğunu öğrenince, bebeğimizle ilişki kurmaya başlarız, onunla yavaş yavaş bir bağ oluştururuz.
* Bebeğin nasıl bir şey olduğu, kime benzediği, neyi sevip neyi sevmediği konusunda aslında hiçbir fikrimiz yoktur, bizim için bir yabancıdır aslında. Üstelik doğumdan sonra da tüm bu sorularımızın yanıtını bulamayız. Dolayısıyla, bu boşluğu kafamızda daha önceden oluşturmuş olduğumuz resimlerle, şemalarla, hayal gücümüz, beklentilerimiz, kaygılarımız, anılarımızla doldurmaya, yani bilinmeyeni bir ölçüde bilinir kılmaya çalışırız.
* Beden imajınızdaki değişim en büyük kaygılarınızdan biridir; "eski görünümüme kavuşabilecek miyim" sorusu hamilelik sırasında olduğu gibi doğum sonrasında da içinizi kemirir. Bir tür kontrol kaybı duygusu yaşayabilirsiniz.
* İlişkiler içinde hamilelik sürecinden en fazla etkilenen, eşiniz ve annenizle olan ilişkiniz olacaktır. Buradaki değişim de yine "iyi", "kötü", "olumlu" ya da "olumsuz" gibi kavramlardan bağımsız olarak, söz konusu ilişkilerde farklı bir sürecin yaşanması ve farklı bir dengeye oturması anlamını taşır. Kocanız da artık sizin için yalnız bir "eş", bir "sevgili", bir "dost" değil, aynı zamanda "çocuğunuzun babası" olacaktır, artık onun için de farklı bir şema, yeni bir resim oluşturmak zorundasınız. Ayrıca, ilişkinizi bundan böyle "iki kişilik" değil, "üç kişilik" bir ilişki olarak yeniden tanımlayacaksınız.
* Gebelik sırasında ve doğum sonrası aylarda depresyon, oldukça sık karşılaşılan sorunlardandır. Kadın, geçmiş yaşantısı, kişilik yapısı, eşi, ailesi ve yakın çevresiyle ilişkileri, çocuk sahibi olma kararında etkili olan nedenler gibi pek çok faktöre bağlı olarak bu süreci daha kolay ve zevkli, ya da daha zor ve huzursuz bir dönem olarak yaşar.
İçinde sevdiğiniz adamdan, sizden bir parça olan bebeğinizin olduğunu düşündükçe ve onu hissettikçe şişen karnınızla övünmeye başlarsınız. İlk başlardaki 'hatlarım değişiyor, çirkinleşiyorum' kaygısı yerini 'melek oluyorum' duygularına bırakır. Kendinizi ve bebeğinizi kabullenmeye başlarsınız.
O içinizde hareket ettikçe daha çok bağlanırsınız. Son 1-2 ay çok yavaş ilerler. Hele son günler geçmek bilmez. Aylardır içinizde yaşayan bebeğinizi kollarınıza almak, şişen göğüslerinizden onu beslemek için adeta can atarsınız. Son dönemlerde tekmelerini, hareketlerini daha çok hissetmeye başladığınız için aranızdaki bağ inanılmaz derecede gelişmiştir.
Annelik hamile olduğunu öğrendiğin an başlayıp son nefesine kadar devam eden süreç. Bebekler ise hep annelerinin kuzusu... Doğdukları gün itibariyle başlayıp hiç bitmeyecek süreç..