Uzmanlara göre, sarılma hem sarılan hem de sarılınan kişide pozitif bir bağ oluşturur, üstelik pozitif etkiler fiziksel kontaktla bitmez sonrasında da devam eder. Sarılırken salgılanan oksitosin hormonu kemiklerin zayıflamasını önleyebileceği belirlendi.
Bilim adamlarının araştırması, "bağ kurma", "aşk" ya da "sarılma" hormonu olarak da bilinen oksitosinin yaşlılarda kas zayıflığının giderilmesini sağlayabileceği ve hatta obeziteyi önleyebileceğini gösterdi.
Sarılmanın aynı zamanda, yaşlanmayı geciktirici bir faktör olduğu da ortaya çıktı.
Bilim adamları ayrıca oksitosinin diğer kas zayıflaması tedavilerinden farklı olarak kanseri tetiklemediğini de belirtti. Yaş ilerledikçe beyinde daha az salgılanan oksitosin anne ve bebeği arasındaki bağı da güçlendiriyor.
Sarılmanın faydaları
Sarılmak, beynin endorfin isimli hormonu salgılamasına yol açan bir eylemdir ki bu da vücut genelinde daha iyi iyileşmeye olanak veren bir hormondur.
Kucaklaşmak refah hissi oluşturan ve kan basıncını düşüren ve hatta kadınlarda menstrual ağrıları azaltabilen bir terapi yöntemidir.
Sarılma, baş ağrısını hafifletebilir ve kaygı, stres veya depresyonu azaltabilir.
Özsaygıyı inşa edebilir, sinirleri sakinleştirebilir, yalnız olmadığınızı size hatırlatıcıdır, uyuyamama problemini tedavi edebilir.
Sarılmak, korkuyu yenmede yardımcı olabilir, duyguları teşvik edicidir, size keyif verir,
Ruhu sakinleştirir ve iştahı kontrolünde etkilidir.
Bir diğer insanı kucaklamak, vücuda ayrıca pozitif psikolojik etkileri de olan bir olaydır. Oksitosin hormonunun gizli gücü bunlardan biridir.
Oksitosin, ilave veya yapıştırma hormonu olarak da bilinmektedir ve sadece çocuklar için değil, her yaştan insan için yaşam kalitesini arttırıcıdır.
”kucaklama terapisi” depresyonu veya diğer psikolojik düzensizlikleri tedavi etmede kullanılmaktadır.
Seratonin ve dopamin gibi başka hormonların da salgılanmasını sağlamaktadır ki bu hormonlar vücuda; huzur, sağlık ve sakinlik vererek yatıştırıcı etki yapmaktadırlar.