İngiliz gazetelerinde bugün Suudi Arabistan - İran arasında gerilen ilişkiler ve bölgedeki etkilerine dair analizler, haberler öne çıkıyor.
Guardian gazetesi uzmanların görüşlerinden derlediği haberde Suudilerin müttefiklerinin de İran'a tepki göstermesiyle bölgedeki olası etkiler ele alınıyor.
Gazetenin haberine göre New York merkezli Soufan Grup'tan açıklamada şu yorum yapılıyor: "Bu durum, Suriye, Irak ve Yemen'deki savaçların çözümünü daha da zorlaştırıyor ve Suudi Arabistan, İran ve onların vekillerinin doğrudan görüşmelere katılması yönünde son haftalarda sağlanan ilerlemenin bir kısmını da geri çekiyor."
Suudi analist Muhammed Haled Yahya'nın da görüşleri şöyle: "İran'ın bölgede istikrarsızlık sağlanması yönündeki zengin tarihi ve Arap ülkelerini istikrarsızlığa sürüklemek isteyen vekil milis gruplara desteğine rağmen, Suudi Arabistan ortak zemin bulunması ve İran'ın yıkıcı faaliyetlerine son vermesi ümidiyle diplomatik ilişkilerin gerilmesinden kaçındı. İran'daki Suudi konsoloslukları ve büyükelçiliklerine saldırılar bardağı taşıran son damlaydı."
Gazetenin Orta Doğu editörü Ian Black'e de konuşan analist Muhammed Halid Alyahya Şii Şeyh Nimr'in odakta olmasının yanıltıcı olduğu görüşünde: "Nimr, diğerleri gibi bir teröristti. 'Reform' veya insan hakları çağrılarını hatırlatanlar aynı retoriğin, idam edilen Sünni El Kaide üyeleri tarafından da kullanıldığını göz ardı ediyorlar. Haklar için çağrıda bulunmak, terörizmle ilişkide olmaya veya güvenlik güçlerine karşı silahlanmaya onay vermiyor."
Independent gazetesinde Suudi Arabistan ile İngiltere arasındaki ilişkilerin irdelendiği bir haber var.
Haberde İngiltere'nin Suudi Arabistan'ı, idam cezasına karşı yürütülen kampanyada dışarıda bıraktığı yazıyor.
Haberin ilgili kısmı şöyle: "İngiliz hükümeti, diplomatları aracılığıyla idam cezası uyguladıkları için meydan okumaya hazırlandığı 30 ülkelik listede, yılda 90'dan fazla kişiyi idam etmesine rağmen Suudi Arabistan'ı dışarıda tuttu."
"Suudi Arabistan, Kuzey Kore'den sonra, Dışişleri Bakanlığı'nın beş yıl içinde idamın kaldırılmasına yönelik hazırladığı 20 sayfalık belgede dışarıda tutulan tek ülke. Öncelik verilen ülkeler arasında Barbados, Singapur ve Ürdün var. Bu ülkeler arasında 2014 yılında idam infazı 10'un altındaydı."
"Geçen gece insan hakları örgütleri ve muhalif politikacılar, milyarlarca sterlinlik savunma kontratlarıyla güvenlik işbirliği için bakanların Suudi rejimine yönelik hassasiyetlerinden kaygı duyduklarını söyledi."
Habere göre İngiltere'nin idam karşıtı mücadele için hazırladığı listede Çin, İran ve Belarus da var.
'Suudilerin hatası'**Independent gazetesinde deneyimli Orta Doğu yazarı Patrick Cockburn**'ün de Suudi-İran ilişkilerine dair analizi var.
"Mezhepsel ateşi körüklemek Suudi liderlerin en büyük hatası olur" başlıklı analiz/haberde, Suudi Kraliyet ailesinin idamlarla ülke içinde destek toplamayı hedeflediği yazıyor.
Analizin bir kısmı şöyle:
"Şeyh Nimr ve çoğu Sünni cihatçı diğer 46 kişinin kitlesel idamının gerekçesi öncelikle ülke içine yönelikti. Suudi Arabistan'da Suud ailesine yönelik tehdit El Kaide'deki Sünni radikallerden ve IŞİD'den geliyor, yalnızca iki vilayette çoğunluk olan Şiilerden değil. Şii toplumların öfkesi iktidardaki aileye Suudi çoğunluk arasında itibar kazandırmaktan başka bir işe yaramayacak."
Orta Doğu ve bölgede Suudi kraliyet ailesinin geleneksel siyasi etkisini kaybetmeye başladığına dair şüpheler olduğuna dikkat çeken Cockburn, Riyad'ın sonunda ne kazanacağını bilmeden dikkatsizce 'siyasi tımarhaneye atıldığını' yazıyor.
Suudi Arabistan'ın Suriye ve Yemen'deki savaşlara dair tutumuna da değinen yazar Riyad'ın krizin çözümüne dair herhangi gerçek bir planı olmadığı yorumunu yapıyor.
Financial Times gazetesi de başyazısında, 'terörist' olmadığını belirttiği Nimr'in idam gerekçesinin açık olmadığını ifade ediyor. Başyazıda şu yorum var:
"Riyad ile Tahran arasında uzlaşı, Suriye'de sona ereceğine dair bir umut varsa iç savaşın çözümüne dair esastır."
Times gazetesinin analizinde "Sünni-Şii çatlağı Orta Doğu'nun en kanlı fay hattıdır" deniyor.
Times gazetesi: Sur, Suriye gibi**Times** gazetesinde Hannah Lucinda Smith imzalı haberde Diyarbakır Sur'dan izlenimler var.
Gazete, son bir ay içinde PKK ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar yüzünden Diyarbakır'ın Sur ilçesini terk edenlerin sayısının 20 bin civarında olduğunu yazıyor.
Muhabir, Diyarbakır'ın merkezi Sur'u 'savaş bölgesi' olarak tanımlıyor.
Haberde, Türkiye'nin birçok yerinde yeni yıla hava fişeklerle girilirken Sur'un ise yeni yıla çatışmalarla başladığına dikkat çekiliyor ve Sur'u terk edenlerden 67 yaşındaki Hamdi
Zengin'in şu sözleri aktarılıyor:
"İstanbul başka bir ülke. Buradan farklı bir dünyada yaşıyorlar. Onlar normal yaşıyor. Bizim burada polis evlerimizi basıyor, çatılarda keskin nişancılar ve her yerde barikatlar var."
Muhabirin izlenimleri şöyle:
"Her gün alacakaranlıkta ezan seslerine tüfek sesleri eşlik ediyor. Sur'ın kalbinde sokağa çıkma yasağı var ve etrafındaki sokaklar kontrol noktaları, kum torbalarıyla çevrili. Çatışma bölgesindeki çoğu dükkân sahibi bırakmış, taksi şoförleri bölgenin yakınına gitmeyi reddediyor."
"Burada yaşayanlar buradaki bu yeni duruma rahatsız edici şekilde alışmış görünüyorlar. Sokakta ilerleyen yaşlı kadınlar hemen yan sokakta çatışma başlayınca duraklamadan ilerlemeye devam ediyor. Hiç kimse bayıltan keskin göz yaşartıcı gaz kokusu hakkında konuşmuyor."
"Sur, hızla, Suriye'nin çatışmaların başladığı ilk günlerinin rahatsız edici bir kopyası gibi, ölüm yeri haline geliyor. Fakat burada PKKlı militanları destekleyenler arasında çok az sayıda kişi sınırın hemen diğer tarafında harap olan Halep'e odaklanıyor, onun yerine Suriye'deki Kürtlerin oluşturduğu yarı-devlet Rojava'yı görüyorlar."
"Yerel Kürt partisinin binasında ihtiyar bir adam 'Biz bunu savaş olarak görüyoruz' diyor. 'Hepimiz IŞİD'e karşı savaşıyoruz, bunu da tüm dünya için yapıyoruz' diyor."
Times gazetesi Diyarbakır'daki çatışma ortamının 'Türkiye'deki Kürt hareketinde en saygın ve en ılımlı ses' olarak tanımladığı Tahir Elçi'nin ölümünden sonra alevlendiğine dikkat çekiyor ve tırmanan şiddet ortamında barışçıl gösteri girişimleriyle diplomasinin giderek kaybolduğunu yazıyor.
Times gazetesine konuşan Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi de şunları söylüyor: "Onun kadar tarafsız şekilde barış isteyen başka hiç kimseyi görmüyorum. Onu hangi gücün öldürdüğünü bilmiyorum ama eğer insanlar ona saygı duyuyorsa, barışa yakın, şiddetten uzak durmalılar."
Times muhabiri Hannah Lucinda Smith ise, "HDP ile AKP arasındaki diyalogun kapanması ve yerini saldırı, misillemeler bırakmasıyla umudun nafile olduğu" yorumun yapıyor.
Haberin devamı şöyle:
"En ılımlı Kürt politikacılar bile PKK'nın şiddetini eleştirmekte isteksiz. Türk devleti bedeli ne olursa olsun militanları ezmekte kararlı görünüyor, bu da öfkeyi alevlendirip PKK'ya halk desteğini artırıyor."
IŞİD'in İngiltere'yi tehdit ettiği videoya dair haberler ve analizler bugün de İngiliz basınında geniş yer alıyor.
Times gazetenin manşeti, videoda görülen çocuğun torunu olduğunu iddia eden İngiliz vatandaşı Isa Dare'nin sözlerine ayrılmış.
Gazetenin iç sayfalarında da videodaki militanın Siddhartha Dhar olduğuna dair arkadaşları ve çevresinden yapılan açıklamalar var.
Times gazetesinde yer alan bir diğer haberde de, IŞİD'in elinde 50 İngiliz çocuk olduğu yazıyor.