Richard Hollingham / BBC Future
Bilim insanları Mars'a gidecek astronotların bu uzun ve zorlu yolculukta karşılaşacağı sorunları incelemek amacıyla Antarktika'da özel simülasyonlar hazırladı.
Britanya Antarktika Araştırmaları'nın Halley istasyonundayız. Pencereden baktığınızda tek gördüğünüz şey, göz alabildiğine bir bembeyazlık.
Şimdi orada yaz ortası ve hava sıcaklığı 3 dereceyi buluyor. Halley'de doktor olarak çalışan Nathalie Pattyn, sert çevre koşullarında küçük bir grup halinde yaşayan insanlarda izolasyonun etkilerini araştırıyor. Avrupa Uzay Ajansı (ESA) da Ay veya Mars'ta yaşamın ya da buralara yolculuğun insan üzerindeki etkileri hakkında bilgi sahibi olmak için bu araştırmayı destekliyor.
Pattyn, "tam anlamıyla duyuların her şeyden yoksun bırakılması” şeklinde tanımlıyor buradaki hayatı. "Sadece dışarıdaki manzara bakımından değil, sosyal manzara bakımından da çeşitlilik olmuyor; kışın burada sadece 12 kişi varız” diyor.
Soyuz uzay aracı
Bir yılı aşkın zamandır burada yaşadığı konuşmasından belli oluyor.
"Yatak odamla işyerim arasındaki mesafe sadece 23 adım. Yakınlarınızla telefonda konuşmak, perspektifinizi kaybetmemenizi sağlayan şeylerden biri. Bilim kurgu romanlarında okuduğunuz distopyan toplum misali.”
Britanya Antarktika Araştırmaları'nın ilanlarında bu tür ifadeler görmüyorsunuz tabii. Pattyn'in işleri arasında uzay aracını uçurma işi de var. Bu iş için Soyuz uzay aracı simülatörü kullanılıyor ve uzun yolculuklarda astronotların becerilerinin nasıl aşınmaya uğrayacağı inceleniyor.
Bu yönüyle Pattyn'in araştırması yeryüzündeki havacılık sektörü için de yararlı bilgiler içerebilir. Özellikle belli bir aradan sonra işe dönen ya da farklı modellerde uçuşa hazırlanan pilotlar açısından.
Bu deneye katılan gönüllüler Soyuz aracını kullanacak ustalığa erişinceye dek eğitim görüyor. Ardından, biri sık eğitim alan, diğeri ise böyle bir eğitime tabi tutulmayanlar olarak iki gruba ayrılıyorlar.
Çabuk unutuluyor
Benzer araştırmalar başka yerlerde de yürütülüyor. Eğitim görmeyenlerin belli beceri kaybına uğrayacağı açık. Ancak bunun ne çabuklukta ve ne derecede olacağına bakılıyor ve bu araştırma sonuçları diğerleriyle kıyaslamaya tabi tutuluyor.
Pattyn bazı sonuçlara varmış bile: "İnsanların farklı şekilde öğrendiğini, kiminin hızlı, kiminin biraz daha zamana yayarak öğrendiğini biliyoruz. Ama işin ilginç yanı şu ki, bunlar hep aynı şekilde işlemiyor. Yani hızlı öğrenen biri çok çabuk unutabilir de.”
Antarktika'daki personel aynı zamanda yazın sürekli gündüz, kışın 24 saat gece ortamında uykusunu alma sorunu ile de karşı karşıya. Uzay istasyonundaki astronotlar da düzensiz uyku durumuyla karşı karşı kalıyor.
Pattyn, bazı insanların ışık yoksunluğundan çok fazla etkilenirken bazılarının pek etkilenmediğini gördüklerini söylüyor. Bu durumu gidermek için gönüllüler üzerinde parlak ışık ve melatonin hormonu uygulamaları deneniyor.
"Melatonin hormonu çevredeki ışığa göre insan vücudunu dengeliyor. Çevredeki ışık değişiminin olmaması melatonin hormonunun salgılanmasında sorun çıkmasına, bu ise uyku sorunlarına yol açabilir.”
İlişkileri etkiliyor
Fakat ister Antarktika'da ister uzay gemisinde olsun izole bir ortamda yaşamanın ve çalışmanın belki de en büyük zorluğu ilişkileri yürütme konusundadır. Küçük çatışmaların büyük kavgalara dönüşmesi nasıl engellenebilir?
1990'larda Antarktika'daki bir üste ekip isyan ederek komutanın talimatlarını dinlememe kararı almıştı. Ayrıca romantik ilişkiler de sorunlara yol açmıştı.
"İnsanlar kolayca perspektiflerini yitirebiliyor. Günlük yaşamı sürdürmek ve acil durumlarda doğru tutum alabilmek için sağlam bir grup yapısı olması gerekiyor, yoksa insanların yaşamını tehlikeye atmış olursunuz” diyor Pattyn.
Bu araştırmaların sonuçları, olağanüstü ortamlarda yaşaması ve çalışması gereken insanlara yardımcı olacak. Antarktika deneyiminden sonra Pattyn'e Mars'a yolculuk için başvuruda bulunup bulunmayacağını soruyorum. "Hayır” diyor, "Dünya'daki yaşantımdan çok memnunum.”
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future sayfasında okuyabilirsiniz.
Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.