Mısır'da bulunan mumyalara yapılan genetik testler, mumyaların Sahra Altı Afrika bölgesiyle genetik paylaşımlarının çok az olduğunu ortaya koydu.
Bilim insanları Salı günü, Mısır'ın başkenti Kahire'nin 115 kilometre güneyindeki Abusir el-Malek bölgesinde bulunan 90 mumya üzerinde yapılan bugüne kadarki en büyük mumya genetiği araştırması gerçekleştirdiklerini açıkladı.
Tutankamun'un laneti ve Mumya efsanesiBugüne kadar mumyalardan DNA örneği almanın mümkün olamayacağı düşünülüyordu. Bilim insanlarının bu düşüncesi yumuşak dokular için doğru çıksa da mumyaların dişleri ve kemiklerinde çok sayıda genetik materyale rastlandı.
Araştırmacılar, milattan önce 1400 ile milattan sonra 400 arasında gömülen mumyaları inceledi. Bu süreçte Mısır, Roma İmparatorluğu'na yenilmiş ve Roma'nın kontrolü altına girmişti.
Günümüzde yaşayanlarla genetik benzerliklerAraştırmanın sonuçlarına göre antik Mısırlıların en fazla genetik paylaşımda bulunduğu topluluklar günümüz Türkiye ve Irak'ında yaşamış olan eski çağ insanları. Bu iki ülkeyi İsrail, Ürdün, Suriye ve Lübnan'da yaşamış topluluklar izliyor.
Bilim insanlarına göre mumyalar yalnızca bu bölgedeki eski çağ insanlarıyla değil, günümüzde yaşayan insanlarla da genetik benzerlikler taşıyor.
Mısır, eski çağlarda bu bölgelerdeki devletlerle çok sayıda savaş yapmanın yanı sıra güçlü ticaret bağları da kurmuştu.
Araştırmanın liderliğini yapan bilim insanı, Almanya'daki Max Plank İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü'nden Johannes Krause, inceledikleri bin 800 yıl boyunca Mısır toplumunun geninde çok büyük bir değişiklik olmadığını söylüyor ve ekliyor:
"Esas değişiklik son 1400 yılda oldu."
Araştırmaya göre Mısır nüfusundaki Sahra Altı Afrika geni oranı sonradan artmaya başladı.
Bugünkü Mısırlılar antik Mısırlılara kıyasla Sahra Altı Afrikalılar ile yüzde 8 daha fazla gen paylaşıyor.
Günümüzdeki Mısır nüfusunun Sahra Altı Afrika ile paylaştığı genlerin oranı yüzde 15 ile 20 arasında.
Krause bunun nedeninden emin olmasa da, ilerleyen çağlarda köle ticaretinin yayılması veya İslam'ın genişlemesi nedeniyle Sahra Altı Afrika ile daha fazla etkileşime girmenin etkisi olabileceğini söylüyor.