HABER

Baykal başbakanı eleştirdi

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gündeme getirdiği türban konusunda sert tepki gösterdi.

AB ile ilişki kurma aşamasında türban tartışmasının yeniden gündeme getirilmesinin ters tepeceğini söyleyen Baykal, "Başbakanın din adına konuşmaya ne hakkı var? Kur'an-ı Kerim'i yorumlamak başbakanın işi mi? Başbakanın çıkıp ailesinin durumunu gündeme getirmesini yadırgıyoruz. Başbakan ortalığı karıştırmaya çalışıyor. Bunu hep birlikte göreceğiz" dedi.

Baykal, başbakanı Güney Asya'ya yaptığı geziden dolayı da eleştirerek, vicdanı olan kişinin Hakkari'ye de gitmesi gerektiğini söyledi.

CHP Grubu bugün TBMM'de toplandı. CHP'nin grup toplantısına muhalifler katılmadı. Sarıgül'cü muhalif milletvekilleri, grup toplantısına katılmak yerine Ankara'ya gelen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün toplantısına katıldılar. CHP'nin grup toplantısına ABD'de tedavi gören İsmail Cem de katıldı. Baykal ve Cem yanyana oturdular.

Genel Başkan Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin şartlarının türban tartışmasına uygun olmadığını söyledi. AB ile ilişki kurma aşamasında tam tersine bir arayışın tahrik edildiğini, bunu üzüntüyle karşıladıklarını belirten Baykal, "Umarım bu, yapay gündem değiştirme politikası olarak kalır. Ciddi tartışma ortamına gidilirse, iktidar beklediği tablonun tam tersi bir durumla karşılaşır. Zina tartışmasında yaşanan durum burada bir kez daha yaşanır" uyarısında bulundu.

Baykal şunları kaydetti: "Başbakan, Alman Gazetesi'ne açıklama yapmış. Kızım ve eşim inançlı Müslümanlar demiş. Japonya'da kimseye dini inancını soramazsın. Bir başbakanın çıkıp da kendi ailesinin durumunu söylemesini yadırgıyoruz. 35 milyon insan inançlı değil mi? Bu kimi ilgilendirir? Biz inançlı Müslümanız, gerisi ne? İslamiyet'te ruhban sınıfı yoktur. İnanç, Allah'la kul arasındadır. Bir başbakan kendi eşi ve kızı da olsa iki kişinin dini akidesini tespit etme ve ayırma hakkına nasıl sahip olabilir? Başbakan devam ediyor. Kur'an-ı Kerim'e göre bir kadının toplumda kapanması gerekir diyor. Kur'an-ı Kerim'i yorumlamak başbakanın işi midir? İslam dünyasında farklı uygulamalar var. Suriye Devlet Başkanı, Ürdün Kralı geldi. Mağripten meşrıka milyarın üzerindeki insanın ayrı bir uygulaması var. Anayasal düzeni, başbakanın yorumuna göre yeniden mi tanzim edeceğiz? Buna başbakanın ne hakkı var, din adına konuşmaya ne hakkı var? Milyonlarca insanı mahkum etmeye başbakanın ne hakkı var? Başbakan ortalığı karıştırmaya çalışıyor. Bunu hep birlikte göreceğiz."

CARİ AÇIKTA TEHLİKE SİNYALLERİ

Baykal, Türkiye'nin uzun süreden beri IMF programlarını uyguladığını belirterek, 20'nci program için müzakerelerin devam ettiğini, dünyada IMF ile bu kadar çok program imzalayan bir ülke daha olmadığını söyledi. Cari açığın 15.6 milyon dolara geldiğini kaydeden Baykal, "Hükümet başka ülkelerde de var, önemli değil, gibi açıklamalar yapıyor. Türkiye en borçlu ülkeler içinde ilk üçüncüdür. Yüksek cari açık ve yüksek borçluluk vardır. 80 milyon dolara yakın borç eklemesini AKP yapmıştır. Bu doğru bir manzara değildir. Bunu böyle sürdüremeyiz. Bir yerden çatlar. Faiz dışı fazla verilmesine rağmen, borçlar azalmıyor. Bu kaygı vericidir" dedi.

Türkiye'de istikrarın pamuk ipliğine bağlı olduğunu belirten Baykal, yüksek reel faizin borçların artmasına yol açtığını, düşük kur uygulamasının da ihracat ve ithalat dengesini bozduğunu, bu durumun işsizliği arttırdığını ve yeni bir patlamanın temellerinin atıldığını söyledi. Baykal, Türkiye'de 22 milyon 874 bin kişinin çalıştığını, ancak 12 milyon 142 bin kişinin sosyal güvencesinin bulunduğunu ifade ederek, yoksulluk düzeyinin altında yaşayan insan sayısının giderek arttığına dikkat çekti. Baykal konuşmasında, "18 milyon kişi gıda içi ve gıda dışı yoksul durumdadır. Toplumun yüzde 27'sini ifade ediyor. 100 bin kimsesiz çocuk sokaklardadır" ifadelerine yer verdi.
Türkiye'nin Irak konusunda tamamen seyirci konumuna düşürüldüğünü söyleyen Baykal, hükümetin emrivaki anlayış içinde olduğunu ileri sürdü. "Hükümet sık sık isteklerimizi açıklıyor. İsteklerimizin niteliği düşüyor. Türkiye etkisizleşen ülke konumuna doğru sürükleniyor. Irak'a yönelik askeri müdahalenin ardından siyasi yapılanma tamamen değişecek. Irak bir parçalanma içine girmiştir" diyen Baykal, "Irak'ın toplumsal bütünlüğü kalmıyor. İnsana en çok koyan da, yetkililerin ağzından duyulan da 'Irak'ın toprak bütünlüğüne saygılıyız' sözleri olmuştur. Irak'ta Irak vatandaşı olduğunu söyleyen neredeyse kalmamıştır, Irak'ta din temelinde bir anayasa talebi vardır. Bu kaygı vericidir. Bölgeyi çatışmaya yönlendirecek gelişmelerdir" şeklinde konuştu.

"BÖLGEYE ASKERİ GÜCÜN YERLEŞMESİ GEREKİRDİ" Baykal, Çekiç Güç uygulamasından bu yana Irak'ta bir ayrışmanın yaratıldığını öne sürdü. Kerkük'te yaşananların etnik çatışma olarak değil, bölgenin barışı açısından ele alınması gerektiğini belirten Baykal, şöyle konuştu:

"Irak'ta bir nüfus hareketi yaşanmıştır. Türkiye bu tabloyu izlemekle yetinmektedir. Hükümet geçtiğimiz günlerde bu kabul edilemez diye açıklama yaptı. Hükümet tam bir uyum ve teslimiyet içinde bu tabloların oluşmasına katkı yapmaktadır. Stratejik ortaklık denilmekte, ancak Türkiye'ye asla görüş sorulmamaktadır. ABD, BM ve uluslararası hukuka aykırı olarak ben uygulama yaparım demektedir. Bu durum karşısında hükümetin tavrını kaygıyla izliyoruz. Biz daha Kasım ayında müdahale olmadan, Türkiye'nin o bölgeye bir askeri güç yerleştirmesi gerektiğini söylemiştik. O tedbir alınsaydı, ne Türk askerinin başına çuval geçirilirdi, ne de ağlaştığımız bu durumlar olurdu. Türkiye'yi kimsenin itip kakmaya hakkı olmazdı. Türkiye'nin dış politikasıuzun süreden beriç bu kadar pasif duruma düşürülmemişti."

Baykal, Fransa Meclisi'nde referandumun kabul edilmesinin Türkiye'nin AB üyeliğini zor durumda bıraktığını, sözde Ermeni soykırımı konusunda da hükümetin ciddi bir çalışması olmadığını öne sürdü. CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'ın sözde Ermeni soykırımı konusunda yaptığı bir çalışmanın yakında meclise getirileceğini kaydeden Baykal, "Türkiye'de bir ırkı tamamen yok etmeye dönük bir yaklaşım asla olmamıştır. İstanbul'da o dönemlerde bile Ermeniler huzur içinde yaşamışlardır" diye konuştu.

Baykal, Hakkari'ye ve İzmit'te SEKA fabrikasına yaptığı ziyaretler hakkında da bilgi verdi. Hakkari'deki depremin ardından izci çadırlarında 15 kişilik iki ailenin kalmak zorunda olduğunu, doğru düzgün temizlik ve yemek yeme imkanı olmadığını, insanların kendi kaderlerine terk edildiğini öne süren Baykal, Hakkari'ye 100 milyar lira yardım gönderilmesine karşın, insanlara bu yardımların ulaştırıldığını öne sürdü. Baykal, "Başbakan, felaket oldu diye Güney Asya'ya gider; ancak vicdanı el veriyorsa Hakkari'ye de gider. Gitsin ve görsün. Başka bir şey istemiyorum. Hakkari'deki bu olayı görmezden gelemezsiniz" diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler