HABER

Baykal istifaya çağrıldı

ANKARA (İHA) - CHP Mersin Milletvekili Ersoy Bulut, "Hırsa dayalı, kavgacı, suçlayarak, tehdit ederek, sindirerek sonuç alma yöntemi demokrasilerde görülen bir yöntem değildir. Siyasi tarihe hiç kimsenin bu yöntemle ayakta kaldığı görülmemiştir. Bu yöntemi kullanma ihtiyacı olan siyasetçiler zaten daha önceden bitmiş ve son noktayı koymuş olan siyasetçilerdir. Deniz Baykal, bu yöntemle, CHP'nin en önemli olmazsa olmazı olan 'Temiz siyaset, temiz toplum' iddiasını maalesef büyük miktarda yaralamış ve yaralamaya devam etmektedir. Kendisinin asılsız suçlamaları sonucunda istediği kararın YDK'dan çıkmaması üzerine bir panik kurultayı çağrısı yapmıştır. Sayın genel başkan kurultay çağrısı yapmak yerine bu görevinden istifa etmesi gerekir. Bizzat kendi elleriyle ve tek listede seçtirmiş olduğu disiplin kurulu üyelerinin bile güvenini yitirmiş olan bir genel başkanın bu görevde durması asla düşünülemez" dedi.

CHP'li muhalifler Muzaffer Kurtulmuşoğlu (Ankara Milletvekili), İsmail Değerli (Ankara Milletvekili), Mehmet Tomanbay (Ankara Milletvekili), Hasan Aydın (İstanbul Milletvekili), Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul Milletvekili) Muharrem Toprak (İzmir Milletvekili), Sefa Sirmen (Kocaeli Milletvekili), Muharrem Eskiyapan (Kayseri Milletvekili), Muhsin Koçyiğit (Diyarbakır Milletvekili) Züheyir Amber (Hatay Milletvekili), Ersoy Bulut (Mersin Milletvekili), Hüseyin Özcan (Mersin Milletvekili), Turan Tüysüz (Şanlıurfa Milletvekili) ve Erdoğan Kaplan (Tekirdağ Milletvekili), bugün TBMM'de bir basın toplantısı düzenlediler.

14 kişilik muhalif grup adına açıklamayı CHP Mersin Milletvekili Ersoy Bulut yaptı. Bulut sözlerine CHP Yüksek Disiplin Kurulu'nun almış olduğu kararların bugüne kadar asla tartışılmadığını belirterek başladı. Bulut, "Ancak Mustafa Sarıgül'e ilişkin alınmış karar, Genel Başkan Deniz Baykal tarafından tartışmaya açıldı ve YDK üyeleri ağır suçlamalara hedef oldu. Baykal CHP tarihinde ilk defa YDK'da rüşvetle karar alındığı şeklinde talihsiz, mesnetsiz ve insafsız suçlamalar yapmaktadır" dedi. Genel Başkan Baykal'ın 'Çalışma arkadaşlarımı kendim belirleyeceğim' iddiasıyla ve kendi iradesiyle belirlediği disiplin kurulu üyelerini, istediği yönde karar vermediği için bu kadar ağır suçlamasının bugüne kadar hiçbir siyasi partide ve siyaset tarihinde rastlanılmadığını ve talihsizlik olduğunu kaydeden Bulut, Baykal'ın ortaya attığı iddiaların da kanıt ve belgeye dayanmadığı için YDK tarafından reddedildiğine dikkat çekti. "Deniz Baykal ne yazık ki bir süreden beri bu tür hayali ve dayanaksız suçlamalarını CHP'lilere karşı yoğunlaştırmıştır" diyen Bulut, Baykal'ın 3 Temmuz 2004 kurultayında, bir milletvekilinin danışmanı aracılığıyla CIA ile ilişki içinde olduğu iddiasını da ortaya attığını, ancak bu çok ciddi ve ağır suçlamanın da bugüne kadar kanıtlanamadığını ve bu yüzden tüm milletvekillerinin zan altında kaldığını kaydetti.

Baykal'ın aynı günlerde daha da ileriye giderek, 4 milletvekilinin kendisine komplo düzenlemek amacıyla biraraya geldiğini ve İsveç bankalarında 1 milyon dolar tutarında hesap açmayı planladıklarını iddia ettiğini ve bunların da hangi milletvekilleri olduğunun bugüne kadar açıklanmadığını belirten Bulut, "Ne yazık ki kendi partisinin milletvekilleri için bu denli ağır bir suçlamada bulunmasına rağmen bu konuda da kamuoyuna hiçbir belge sunamamış, varsa bu denli ağır suç işlemiş milletvekillerini de disiplin kuruluna göndermemiştir. Yine kendisine karşı olan partilileri 'çapulcular' diyerek suçlamış ve böylelikle bir ilki daha gerçekleştirmiştir" ifadelerine yer verdi.

"BAYKAL İKTİDARINI KORUMAK İÇİN KOMPLO TEORİLERİ ÜRETİYOR" Bulut, ayrıca son rüşvet suçlamasında ise Deniz Baykal'ın, MYK'da ve kamuoyu önünde yaptığı açıklamada, önce çikolata paketi içinde verilen dolarlardan, sonra poşet içindeki dolarlardan söz ettiğini, son olarak da rüşvet iddiasının sahibi olduğu söylenen Ergün Aydoğan'ın bugün basına da yansıyan açıklamalarında dolardan değil, Türk lirasından söz edildiğini kaydederek, "Bu denli çelişkili ve gayri ciddi açıklamalar kuşkusuz kamuoyunun ve CHP örgütünün dikkatlerinden kaçmamaktadır. Genel Başkan bu örneklerden de görüldüğü üzere parti içi iktidarını korumak uğruna, kendi partililerini, milletvekillerini ve son olarak da özgür ve bağımsız konumda olan Yüksek Disiplin Kurulu'nun kararlarını tartışabilmekte, bununla da yetinmemekte, yeni komplo teorileri üretmekte, CHP'yi hırsı ve ihtirası uğruna hançerlemekten kaçınmamaktadır" diye konuştu. CHP'nin tarihinde kendisine muhalefet eden üyelerini, milletvekillerini ve belediye başkanlarını gerçek dışı olaylarla suçlayıp onlara 'çapulcular', 'CIA' ajanları ve rüşvet alan ve veren kişiler gibi adlandırmanın ilk defa Baykal döneminde gerçekleştiğini kaydederek Baykal'ı istifaya çağıran Bulut şöyle konuştu:
"Bu hırsa dayalı, kavgacı, suçlayarak, tehdit ederek, sindirerek sonuç alma yöntemi demokrasilerde görülen bir yöntem değildir. Siyasi tarihte hiç kimsenin bu yöntemle ayakta kaldığı görülmemiştir. Bu yöntemi kullanma ihtiyacı olan siyasetçiler zaten daha önceden bitmiş ve son noktayı koymuş olan siyasetçilerdir. Deniz Baykal, bu yöntemle, CHP'nin en önemli olmazsa olmazı olan 'Temiz siyaset, temiz toplum' iddiasını maalesef büyük miktarda yaralamış ve yaralamaya devam etmektedir. Kendisinin asılsız suçlamaları sonucunda istediği kararın YDK'dan çıkmaması üzerine bir panik kurultayı çağrısı yapmıştır. Sayın başkanın kurultay çağrısı yapmak yerine görevinden istifa etmesi gerekir. Bizzat kendi elleriyle ve tek listede seçtirmiş olduğu disiplin kurulu üyelerinin bile güvenini yitirmiş olan bir genel başkanın bu görevde durması asla düşünülemez. YDK'nın almış olduğu karar parti içi demokrasiye ve üye haklarına dönük çok önemli bir katkıdır ve bu anlamda da son derece kutsaldır. Sayın Baykal tarafından yaratılmış olan korku imparatorluğuna bir başkaldırıdır. Bu karar CHP'lilerin genel başkanlarını padişah, kendilerini kul gören bir anlayışa izin vermeyeceklerini ve CHP'nin 'ben yaptım oldu' partisi olmadığını gösteren bir karardır."

Bulut açıklamasında, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün CHP'de değişim ve yenileşmenin simgesi olduğunu da belirterek, "Bütün yaşanılanlar, milyonlarca insanın desteğini arkasına alan ve partimizde değişimin ve yenileşmenin simgesi ve lideri konumuna gelen Sayın Mustafa Sarıgül'ün gelişiyle ilgilidir. Artık kimse halkın ve örgütümüzün yarattığı bu rüzgarın önünde duramaz. Hiçbir güç CHP'nin, yenileşmenin, özgürlükçü ve demokratik çağdaş bir sosyal demokrat partiye dönüşmesinin önünü kesemez" dedi.

En Çok Aranan Haberler