Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bediüzzaman'ın, Nurs köyünde toprağa ektiği İstanbul'da yeşerttiği, hapislerde, sürgünlerde büyük bir çınara dönüştürmeyi başardığı düşünce dünyası, bugün dünyanın bütün coğrafyalarına kök salmıştır'' dedi.
Arınç, Sinan Erdem Spor Salonu'nda, ''İnsanlık Onuruna Layık Bir Gelecek İçin İlim, İman, Ahlak'' konusu ile 9'uncusu bu yıl düzenlenen, Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu'nun açılış törenine katıldı.
Bu toplantıların aksatılmadan bugüne kadar getirilmesinin büyük bir memnuniyeti dile getiren Arınç, Said-i Nursi'nin saltanat, meşrutiyet, cumhuriyet ve çok partili dönemleri idrak ettiğini, çağının tanıklığını yapmış, çağlar üstü mesajı modern zamanlarda yeniden hatırlatmış çilekeş bir bilge olduğunu anlattı.
Ülke topraklarında geçmişten bu günlere kadar yetişmiş, fikirleri ile öğretileri ile topluma örnek olmuş tüm ilim insanlarını büyük bir sevgiyle yüreklerinde taşıdıklarını anlatan Arınç, şöyle devam etti:
''Gökteki her yıldızın yeryüzünde görünüşü muhteşemdir. Hepsi gökyüzünün sönmeyen kandilleri gibidir. Ancak bazıları gökyüzünde daha bir başka gözükür. Onların ziyaları daha parıltılı, yaydıkları ışık daha bir farklıdır. İşte Said-i Nursi Hazretleri de böyledir. Bediüzzaman, insanın akıl ve gönül dünyasına aynı anda nüfuz eder. İnsanların vicdanlarında yer bulur. Çünkü planlı bir şekilde yok edilmeye çalışılan bu toprakların vicdanının daha doğrusu vicdanın ta kendisidir.
Said-i Nursi, 'Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam' diyen bir özgürlük savaşçısıdır. Kendisini ziyarete gelenlere yol ücretlerini taktim edecek, bakkaldan getirilen ekmeği açıkta getirildiği için göz hakkı olur kaygısıyla yiyemeyecek, dağlarda, kırlarda talebeleriyle gezerken, yaban meyvelerinden yemek isteyen öğrencilerine 'Onlar dağlarda yaşayan hayvanların rızkıdır, sakın yemeyiniz, bizim rızkımız şehirlerdeki bağ ve bahçelerdedir' diyecek kadar varlığın hukukunu korumuş bir adalet aşığıdır. Kendisine eziyet eden, hukuk dışı uygulamalarla hayatını zindana çeviren, keyfi ve cebri bir istibdatla yaşamını dayanılmaz kılanlara beddua etmek bir yana, ıslahları için dua edecek kadar bir merhamet abidesidir.''
''Said-i Nursi, Tanrısız, materyalist batılı düşüncelere karşı, Allah inancını ve İslam irfanını savunmuş, insanlığın ancak bir Allah'a iman etmek ile huzur bulacağını işlemiştir'' şeklinde konuşan Arınç, Said-i Nursi'nin bu durumun ancak bilim ve akıl süzgecinden geçirilerek başarılabilineceğini ortaya koyduğunu belirtti.
Said-i Nursi'nin ''aklı, hakikate ulaşmada güvenilir bir araç'' olarak gördüğünü aktaran Arınç, şöyle devam etti:
''Modern bilime karşı durmamış bizzat bilim ve fen yolu ile insanlığa hizmet edileceğine işaret etmiştir. 'Akıl ve fikir ve kalbimizle hakaik-i imaniye gidiyoruz' diyerek, bilime ve teknolojinin önemine vurgu yapmıştır. Nereden bir acı feryat geldi ise ona kulak kesilmiş, nerede hakikatin önüne bir engel konuldu ise hep üstüne gitmiştir. Bundan dolayı da ömrü sürekli sürgünler, tecritler, hapisler, gözaltılar ve işkencelerle geçmiştir.''
-''CUMHURİYET'İN EN TUTKULU SAVUNUCUSU''-
Said-i Nursi'nin, Cumhuriyet düşüncesinin en tutkulu savunucularından olduğunu ancak buna rağmen, ''rejim düşmanı, laiklik karşıtı, irticacı'' olarak ilan edildiğini söyleyen Arınç, ''O, dönemin iktidarı tarafından tümüyle karalama kampanyasına tabi tutulmuş, aleyhindeki propaganda ile halkın gözünde değersizleştirilmek istenmiştir ancak milletine, ülkesine, tüm insanlığa duymuş olduğu derin ve tarifsiz sevgi karşısında her türlü komplo çaresiz kalmıştır'' dedi.
Said-i Nursi'nin tüm insanlık için sözleri ve düşünceleri olduğunu ve dünyanında onun sözlerine ihtiyaç duyduğunu çünkü Said-i Nursi'nin evrensel bir huzur ortamında, insanlığın top yekun kurtuluşundan bahsettiğini belirten Arınç, Nursi'nin kimsenin inancına ve düşüncesine pranga vurulamayacağını savunduğunu ve ülkeninde insanlığında hür ve özgür ortamlarda yaşayacağını düşündüğünü dile getirdi.