ŞEHİR : İSTANBUL
YER : CITY'S ALIŞVERİŞ MERKEZİ
MEKAN: GOOD FOOD
BAŞARILI... GÜZEL... İYİ NİYETLİ... ESPRİLİ... SAMİMİ...
Ben Siren Ertan'ı böyle tanıdım... Bakalım okuduktan sonra siz ne düşüneceksiniz? Merak ettiklerinizi sordum, Siren ERTAN tüm samimiyetiyle cevapladı...;)
"...O günleri, bana ve aileme çektirdikleri acıları hatırlamak bile istemiyorum..."
Sizin gözünüzdeki Siren Ertan kimdir?
Ah Burcu'cuğum ben böyle sorulara hiç cevap veremem ki! İnsanları çok seven, sayan, çok çalışkan, kendimi ve çevremi beslemek için uğraşan biriyimdir. Sadece iyi bir insan olarak hatırlanmak isterim aslında...
Gerçek Siren Ertan'la basının tanıttığı Siren Ertan arasındaki farklar neler?
Hangi bir detayı anlatayım ki... O günleri, bana ve aileme çektirdikleri acıları hatırlamak bile istemiyorum. Neyse ki yıllar içinde ben yaşlandım, basın kendine yeni malzemeler buldu. Bazıları yazdıklarından, yaptıklarından hicap duydu ve barıştık. Bazılarını ise; sırf sayfalarını doldurma, popüler haber yaratma, birilerinin sırtlarını sıvazlaması uğruna yaptıklarıyla genç ve korumasız bir insanın hayatıyla oynadıkları için asla affetmeyeceğim. Zaten ahım da onlara yetecektir.
Masal Prensesi gibisiniz... Bu prensesin bir günü nasıl geçer?
Ben kendimi hayatımın hiçbir günü prenses gibi hissetmedim. Her insanın kendine göre derdi, kederi var bu dünyada. Üstelik pek her şey de altın tepside sunulmadı bana, emek vermek gerekti. Belki de bu yüzden herkesi, her şeyi seviyorum. İnsan emek verdiği şeyi daha çok seviyor, daha çok bağlanıyor.
Günlük yaşantıma gelince; inan anneciğininkinden ya da çalışan bir çok kadınınkinden pek de farklı değildir. Sabah eşim işine gittikten sonra evin rutin işleyişini kontrol eder, ofisime gitmek üzere yola çıkarım. 8 yıldır İstanbul'da olup da çalışmadığım bir günüm yoktur. Haftada 6 gün, en erken 19.30'da kapattığımız bir işim var. Onlarca aile bu atölyeden ekmek yiyor.Onların sorumluluğunu omuzlarımda hissederim, Allah da eksik etmesin.Yolda maillerime bakar, telefon görüşmelerimi yapar,bazen de kumaşçılara uğrarım. Ofisime girdiğim andan itibaren beni çok yoğun bir gün bekliyordur; asistanımla ofis işlerimiz, müşteri randevu, prova ya da teslimatları, yeni tasarımlar için atölye mesailerim, işimle ya da sosyal sorumluluk çalışmalarımla ilgili toplantılarım... Bu arada bir dost sohbetine vakit ayarlayabilirsem kendimi çok şanslı sayarım. Akşam eve dönerken eşimle konuşur, durumumuza göre akşamki programımıza karar veririz.
Yemek yapar mısınız? Mutfağa ne sıklıkla girersiniz?
Yaptığımda iyi yaptığım söylenir ama yemek yapmaya pek vaktim yok. Bu konuda yardımcılarımdan destek alıyorum. Üstelik çok iştahlı olduğumdan mutfakta çok zaman geçirmek de istemiyorum. Çok iyi bir yöneticiyimdir çok şükür...(Gülümsüyor)
"Genelde 36 beden giyiyorum. Zaman zaman yemeği abartıp 38 olduğum da olur."
Röportajın devamını okumak için: yasamintatlari.blogspot.com