BİZE ULAŞIN
Koç, CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin bugün sabah yine bir operasyon haberiyle güne başladığını anımsatarak, şöyle konuştu:
"Bazı yazılı ve görsel medya organlarına bir polis baskını düzenlendiği ve bazı yazarların, bazı dizi oyuncularının şu anda gözaltına alındığını öğreniyoruz. Biz, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlemesini şiar edinmiş bir parti olarak, hiçbir medya organına bu şekilde bir baskı oluşturulmasını asla kabul etmiyoruz. Geçmişte Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Oda TV gibi kurgulanmış, tezgahlanmış davaların hukuk içerisinde nasıl çürüdüğüne Türkiye tanık oldu. Bugün de benzer sonuçların, aynı şekilde bir çürümeyle sonuçlanacağını da görüyoruz. Bir hukuk devleti, iktidarların günlük ihtiyaçlarına göre özel hukuk düzenledikleri, hukuku kullanarak kendi üzerindeki şaibeleri dağıttığı bir rejimin adı hiçbir zaman olamaz. Haksızlık, kimin kapısını çalarsa çalsın, CHP olarak buna karşıyız ve mağdurun yanında oluruz. Bu gelişmeler aslında şunu gösteriyor; dün bu sürecin içinde yer alanların da bağımsız bir yargıya ihtiyaç duyacaklarını tarih bize gösteriyor. Onun için bağımsız yargı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin olmazsa olmazı olmalıdır."
"MİNAREYİ ÇALDINIZ, KILIFINA SOKAMIYORSUNUZ, TÜKENİYORSUNUZ"
Geçen hafta yaptıkları açıklama sonrasında yüz binlerce KPSS mağdurunun ayağa kalktığını söyleyen Koç, şunları ifade etti:
"AK Partili birçok bakan ve milletvekilinin yakınlarının, KPSS'ye hiç uğramadan, kapısından bile geçmeden istisnai birtakım özel kadrolara atanarak, bu kadrolarda 1-2 gün, bazen birkaç saat durdurulup başka kadrolara geçirildiğini belgeleriyle ortaya koymuştuk. İlk şaşkınlıktan sonra, inkar edemeyecekleri bazı gerçeklerle karşı karşıya kaldıklarını gördüler. 1-2 canhıraş ses yükseldi. Hiçbiri söylediğimiz durumu çürütemedi, reddedemedi. Bu bir başlangıçmış meğerse. Vatandaşın o kadar çok bağrı yanmış ki bu konuda, o tarihten itibaren CHP'ye ihbar yağmaya başladı. CHP Sözcüsü, 'paralel yapı'nın papağanı olmuş, AKP Sözcüsü Beşir Bey söylüyor bunu. Kim Beşir Bey? Şu Deniz Feneri Davası'nda Kırıkkale'deki zanlılara telefon ederek, 'Aman arazi olun, bilgileri belgeleri yok edin, polis geliyor' diye köstebeklik yapan ve bu marifeti de yargı kararıyla açığa çıkartılan kişi. Bak Beşir Bey, biz paralel, dikdörtgen, kare, üçgen bilmeyiz. Bizim o taraklarda bezimiz yok. Paraleli en iyi bilen sensin, iş tutan da sensin. Beraber düşüp kalkan da sensin. Bu ihbarlar, senin eski milletvekillerinden, bürokratlarından, senin parti teşkilatlarından geliyor. Sade vatandaşlardan geliyor. Daha da artmaya devam ediyor. Yani minareyi çaldınız, kılıfına sokamıyorsunuz. Çürümeye başladınız, tükeniyorsunuz. Kendi içinizden bağırıyorsunuz, 'Biz kirliyiz, biz vicdani suç işledik.' Dolanıp duruyorlar, lafı çevirmeye çalışıyorlar. CHP Genel Başkanı'na birtakım suçlamalarda bulunmaya çalışıyorlar. Kendi pisliklerini örtmek için bir algı oluşturmaya çalışıyorlar."
24 KİŞİLİK LİSTE
Sayıştay'ın 2005 yılında verdiği kararda, "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Merkez Saymanlığı hesaplarının incelenmesi sırasında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun, istisnai memuriyet kadrolarına atananların KPSS'ye katılmadıkları halde, bir süre sonra sınavla girilebilecek memur kadrolarına atandığının" tespit edildiğini vurgulayan Koç, şöyle devam etti:
"Şimdi kendi içlerinden gelen ihbarlarla bazı isimler daha söyleyeceğim size:
-Tuğçe Özer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafçısı Kayhan Özer'in kızı. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nda iki gün basın müşaviri olarak görev yaptırılıyor. Bu sayede memuriyete açıktan atanmış oluyor.
-Yasin Ekrem Selim, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, örtülü ödeneğin başında olan Maksut Selim'in oğlu. Açıktan atama ile AB Bakanlığı'nda müşavirlik kadrosunda.
-Ali Taha Koç, Eski Kültür Bakanı Atilla Koç'un oğlu, sınavsız olarak Başbakanlıkta Başmüşavir yapılıyor. Ardından da başkan olarak atanıp sarayın bilişim biriminin başına geliyor.
-Fatma Erten, Mehmet Ali Şahin'in teyzesinin kızı. KPSS puanı yetmeyince, önce sözleşmeli olarak Meclis'e bağlı devlet arşivlerine, sonra istisnai kadroyla Meclis'te müşavir yapılıyor.
-Nurettin Şah, Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan'ın milletvekilliği döneminde danışmanlığını yapıyor. Önce TÜRKSAT direktörlüğüne, kısa bir süre önce de sınavsız olarak TİB Yönetim Sistemleri Koordinatörlüğüne getiriliyor. Her biri keşfedilmemiş bir cevher bunların.
-Ahmet Can Turpçu, yeni AB Bakanı Volkan Bozkır'ın Özel Kalem Müdürü Anıl Turpçu'nun kardeşi. Kısa süre önce AB Bakanlığı'nda müşavir yapılarak açıktan memuriyete atılıyor.
-Latif Çelik, Hüseyin Çelik'in yeğeni. KPSS puanı yetmeyince, TBMM'de istisnai kadro ile memur yapılıyor.
-Sadi Kunduroğlu, Egemen Bağış'ın Amerika'dan arkadaşı. Önce Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'ne alınıyor, daha sonra AB Bakanı Müşavirliği'ne geçiriliyor. Yani Egemen Bağış'ın 'arkadaş kontenjanı'ndan danışmanı.
-Ayşe Kunduroğlu, Sadi Kundoğlu'nun eşi, AB Bakanlığı'nda açıktan atama ile başkan yapılıyor, sonra Bakanlığa bağlı Ulusal Ajans'ta görevlendirilerek maaşı iyileştiriliyor. Arkadaş açıköğretim mezunu.
-Mehmet Safi Öztekin. Yine Egemen Bağış'ın Özel Kalem Müdürü İbrahim Bayram'ın arkadaşı. Zafer Çağlayan döneminde, Ekonomi Bakanlığı'nda Özel Kalem Müdürü olarak açıktan memur yapılıyor.
-Dolunay Yüksel, elinde belge Arapça yazılı harflerin önünde gülümseyerek hangi çağda yaşadığını unutmuş, Başbakan'ın eşi Sare Hanım'a halterci bir danışman atanıyor. Dolunay Yüksel, 3600 ek göstergeli ve yüksek maaşlı Başbakanlık Müşavirliği'ne atanıyor.
-Adil Murat Alan, AKP Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil'in danışmanı. TİB'e sınavsız olarak uzman yapılıyor.
-Çağla Seymenoğlu, AKP Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu'nun kızı. Herhangi bir sınava girmeden Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nde memur yapılıyor.
-Tuba Nur Ciğeroğlu, Eski AKP Uşak Milletvekili'nin kızı. İktisat Fakültesi mezunu. Üniversitede akademisyen olmak istiyor ve baba devreye giriyor. Önce Karahallı Meslek Yüksekokulu'nda kadro açılıyor; fakat eski vekilin kızı sıralamada ilk 4'e giremiyor. Ardından Eşme Meslek Yüksekokulu'nda yeni bir kadro açılıyor ama bu kadro, Bankacılık ve Sigortacılık mezunu olmayı gerektiriyor. İlan süresinin dolmasına iki gün kala alım şartları değiştiriliyor ve bu değişiklik kamuoyuna duyurulmuyor. Eski vekilin kızı nihayet üniversiteye kapağı atıyor.
-Mustafa Erken, eski AKP Uşak Milletvekili Mustafa Çetin'in eşinin yeğeni. Uşak Valiliği Özel Kalem Müdürlüğü'ne atanarak istisnai kadrodan memur yapıldı.
-Zeynep Sezal, eski AKP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Sezal'ın kızı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından KPSS'si olmadığı halde Kahramanmaraş'a öğretmen olarak atandı.
-Çiğdem Erdoğan Atabek, AKP Sakarya İl Kadın Kolları Başkanı iken Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcılığına atandı. 1981 doğumlu. KPSS'ye hiç ihtiyaç duyulmaksızın 8000 ek göstermeli makama paraşütle oturtuldu.
-Zafer Tarıkdaroğlu, Erzurum AKP Genlik Kolları Başkanı iken dönemin Sağlık Bakanı ve Erzurum Milletvekili Recep Akdağ tarafından Sağlık Bakanlığı'na müşavir olarak atandı.
-Selim Terzi, AKP Üsküdar Gençlik Kolları başkanıydı. Açıktan atama ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'ne getirilerek memur olması sağlandı.
-Alperen Karaosmanoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uzun yıllar Özel Kalem Müdürlüğünü yapan, şimdiki Bilim, Sanayi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu'nun oğlu. AB Bakanlığı'nda açıktan atamayla memur yapıldı. Bir süre sonra da maaşların oldukça yüksek olduğu Başbakanlık Yatırım Destek Ajansı'na geçiyor.
-Talha Yanılmaz, Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz'ın yeğeni. Belediyenin istisnai memurluk kadrosu olan Özel Kalem Müdürlüğüne getirilerek memur yapıldı. Bu göreve getirilmeden öncesi esnaflık yapıyordu.
-Elif Öztürk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri eski Daire Başkanı Hüseyin Öztürk'ün kızı. AB Bakanlığı'na açıktan atamayla müşavir yapıldı.
-Mustafa Seçen, AKP'li Nevşehir Belediye Başkan Yardımcısı Atilla Seçen'in oğlu. Önce Nevşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğüne getirilerek açıktan memur olması sağlandı. Ardından da TRT'ye geçiş yaptırılarak, Televizyon Daire Başkanlığı'nda işe başlatıldı.
-Tuna Bekleviç, AKP'nin iktidarda olduğu 2007 yılında bir eşeğin boynuna 'Ben bile bu ülkeyi daha iyi yönetirim' yazılı pankart asmıştı. 2011'de bu şekilde ağır eleştiriler yönelttiği AKP'nin Edirne'den 2. sıra milletvekili adayı olup seçilemedi, avucunu yaladı. Ödülünü AB Bakanlığı'nda Danışman yapılıp açıktan memur olarak aldı. O eşek ne yapıyor şimdi, sormak zaman."
"BİR WEB SİTESİ OLUŞTURDUK"
Koç, "Zaman zaman iyi polisi oynayan, 'Haluk Koç'un bütün söylediklerine yalan diyemem' diyen ama dün Bursa'da coşan, iyi polisliği bırakan çift kimlikli siyasetçilerden birisi Sayın Arınç, sana bir soru; yeğenin ve abin veya kardeşin, TBMM'de Milli Saraylar Koruma danışman kadrosuna senin döneminde atandılar mı, atanmadılar mı? Bırak iyi polisliği. Var mı yok mu, çık söyle bakalım" dedi.
Bu ihbarların hepsinin eski AK Parti milletvekillerinden, bürokratlardan, AK Parti yandaşlarından geldiğini kaydeden Koç, şunları ekledi:
"Şimdi yani siz çürüdünüz, birbirinizi ihbar ediyorsunuz. Değerli yurttaşlarım, bu şekilde tüm duyumlarınızı ve haksız memur alımlarını duyurmak için bir web sitesi oluşturduk; 'www.haksizatamalar.com' Bütün duyumlarınızı bildirin. Bunlar kendi kaynaklarımızla doğrulandıktan sonra teşhir edileceklerdir. Ayrıca TBMM'ye araştırma önergesi vereceğiz. 2002'den itibaren KPSS'ye girmeden kaç kişi, hangi bakanlıkta memur yapıldı ve nerelere yükseltildi... Ayrıca bu hafta içinde de ben bir TV programında söylediklerim için 'Suç duyurusunda bulunuyorum' demiştim. Bu ülkedeki namuslu savcıları göreve çağırmıştım. Çıt yok, o zaman Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na biz suç duyurusunda bulunacağız. Geldiğimiz süreç budur. Çürüyen bir devlet, rüşveti, yolsuzluğu bırakın kayırmayla vicdanların sömürüldüğü bir yapıya dönüşmüş durumdayız. Çalıyorlar da iş yapıyorlar diyebilen hala vicdanlarını köreltmemiş, AKP'ye inanarak oy verenler, sizin de hakkınız yeniyor, siz de bu işin mağdurusunuz. Bu hukuk tanımazlara, bu akraba kayırmacılarına hep beraber bir yanıt vermek durumundasınız."
(ANKA)
