Tabii bu cümle anneler babaların ağzından değil de genelde büyük kardeşlerin ağzından çıkıyor. Ve küçük kardeşlerimizden duyduğumuz kadarıyla çocukluk anılarının en beteri olarak akılda yer ediyor, hayat boyu silinmeyen bir korku hissine dönüşüyor. Abiler ablalar, kabul edin! Hepimiz etmedik mi bu lafı!?
İlk paragrafımız kişisel yaşanmışlıklarla ilgili de olsa, küçük kardeşlerimizin zorlamalarıyla da yazılsa, yazımızın geri kalanı öyle değil. Psikologların önerileriyle, çocuk psikolojisinden örneklerle dolu bir liste hazırladık sizlere. Buyrunuz;
Ya da ''Ağlayıp durma be...'', ''Ay hemen de küser bu zaten!'' gibi formasyonları da var bu cümlenin. İşte o formasyonların hiçbirini kurmayın, çocuğunuzun hassaslığına yönelik alaycı tavırlara katiyen girmeyin. Çünkü:
Çocukların sinir sistemleri, bizlere göre çok daha hassastır, daha ince ayarlıdır. Bu yüzden hemen her şeye, çok hızlı şekilde tepki verebilirler. Kendilerini tutmadan gülerler, sinirlenirler, küserler, ağlarlar. Bu ince ayar yaş ilerledikçe zaten kendiliğinden azalır. Bu hassaslığı zamanından önce ehlileştirmeye çalışmak ebeveynlerin sıkça yaptığı bir hatadır.
Bir çocuğu hassas olmakla suçlamak, baskılamak, çocuğun ilerleyen yaşlarında empati yeteneğini kaybetmesine, dolayısıyla da başarılı ilişkiler kuramamasına sebep olur.
Ya da ''Hayat bu...'', ''N'apalım kısmet...'', ''Boşver artık...'' . Bu cümleleri 25 yaşında bir yetişkine kurmak gayet normal olabilir, hattâ bu boşverme önerisinin rahatlatıcı etkisi de vardır. Velhasıl, bunu bir çocuğa söylemek çok yanlış. Çünkü:
Çok çalışmasına rağmen matematik sınavı kötü geçen, boyu kısa olduğu için basketbol takımına alınmayan, anaokulda hoşlandığı kız başka bir erkek çocuğun elini tuttu diye üzülen minik oğlunuza bu cümleleri kurmanız yatıştırıcıdan ziyade, yıkıcı etkiler yaratır. Bu cümleler, çocuk psikolojisinde ''Senin yaşadıklarının hiçbir özel tarafı, yeni tarafı yok'' anlamına gelir. Ancak çocuk bu neticede; yolun henüz başındadır ve beyni henüz yaşadığı şeyin alışıldık, klasik bir şey olduğunu kavrayacak seviyede değildir. Fiziksel olarak mümkün değil yani.
Böyle cümleler kurduğunuzda çocuğunuzda suçluluk ve hakkı yenmişlik hissiyatını körükler, onun kafasını karıştırırsınız.
Ya da ''Anneye itiraz mı ediyorsun sen!?'', ve benzeri daha birçok cümle... Ondan yapmasını istediğiniz şeyin sebebini açıklamadığınız, kasamadığınız ya da sinirlendiğiniz için başvurduğunuz o yüksek sesli ifadelerden, tartışmayı noktalayacağınızı sandığınız sözlerden bahsediyoruz.
Bu cümle çocuğunuzun kestirip atılan her şeyi kabullenmesine, sorgulama güdüsünün gelişmemesine sebep olur. Daha da kötüsü, bu sebepsiz otoriter yaklaşımınız yüzünden çocuğunuz önemli olanın otoriter güç olduğuna ikna olur, kendini ilerleyen yaşlarında bu kestirip atma, baskı yapabilme gücüne erişmeye programlar.
Sevgili ebeveynler; tartışma adabını, fikir alışverişinde bulunmanın önemini öğrenmiş çocuklar lazım bu dünyaya. Dikkat edelim lütfen!
Kaynaklar: Davidwolfe.com, Positiveparentingsolutions.com, Psychologytoday.com & Naturalchild.org